.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 154 Numaralı Sicil (H. 1237-1246 / M. 1822- 1831)
cilt: 88, sayfa: 220
Hüküm no: 89
Orijinal metin no: [35b-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Muhallefat tahririne getirilen yasak ve yeni düzenlemeler

Bâ-sah.

İstanbul kādısı fazîletlü efendi.

Muhallefât külliyen kalkdığını müş‘ir emr-i âlî.

Hazret-i Rabbi’l-âlemîn zât-ı şevket-simât-ı hazret-i şehinşâhî hâmi-i dîn-i mübîn ve imâmü’l-Müslimîn buyurup Devlet-i aliyye ebediyyü’d-devâmı dâim-i şer‘-i şerîf ile ilâ-kıyâmi’s-sâ‘a muhalled ve pâyidar buyurmuş olduğundan felâ-cerem her hâlde ve her bir husûsa muktezâ-yı şerî‘at-ı mutahhara-i Muhammedi’ye ve sünnet-i seniyye-i Ahmedi’yeye kemâliyle ittibâ‘ ve mutâba‘at ve zıll-ı zalîl-i mülûkânede mustazıl olan kâffe-i ibâdına iltizâm-ı hüsn-i hâl ve refâh-bâllerine i‘tinâ ve dikkat kılınmak akdem-i merâm-ı merâhim-ittisâm-ı cenâb-ı pâdişâhî olup ma‘a hazâ bunca sinîn ve a‘vâmdan beri Yeniçeri tâifesinin fart-ı cehâlet ve adem-i itâ‘atıyla her şeye gulüv ve istîlâları ve emr-i cihâda mahsûs olan Beytülmâl-ı Müslimîn’in bî-hûde telef ve hasâretine bâ‘is olan metâlib-i nâ-bercâları sebebiyle şimdiye kadar ekseri umûrun merkez-i lâyıkında görülmemesine bâdî olageldikleri derkâr ve ez-cümle bu âna kadar ba‘zı muhallefâtların cânib-i mîrîden zabt ve tahrîri seyiyyesi dahi bunların yüzünden olan telefât-ı Beytülmâl’e cebr ve noksan için zarûret hissetmesinden neş’et ede geldiği bedîhî ve bedîdâr iken bu def‘a mahz kudret-i kâhire-i hazret-i İlâhî ve mu‘cize-i bâhire-i cenâb-ı risâlet-penâhî eser-i celîli olmak üzere [36a] muktezâ-yı kitâb ve şerî‘at ve ittifâk-ı umûm ve icmâ‘-ı ümmet ile Yeniçeri eşkıyâsının kahr ü tedmîri ve fîmâ ba‘d rû-yi arzdan yeniçerilik nâmının mahv ve ilgāsı ile saltanat-ı seniyyenin bu seyyieden tathîri müyesser-kerde-i hazret-i Rabb-i Kadîr olduğunu müte‘âkib mübârek karîha-i sabîha-i mülûkâneden şeref-sudûr buyrulan tenbîhât-ı mekârim-âyât-ı hazret-i hilâfet-penâhî muktezâ-yı münîfi üzere lillâhi’l-hamd ve Devlet-i aliyye ve cümle ümmet-i Muhammed tâife-i merkūmenin vizr-i vebâl ve şürûr i‘mâllerinden kurtulup yüzlerinden olan telefât-ı mîrîye seyyiesi dahi ber-taraf olmak cihetiyle inşâallâhu te‘âlâ bundan böyle kâffe-i umûr ve husûsda hablü’l-metîni şerî‘at-ı mutahharaya el birliğiyle yapışılıp behemehâlde kitâb ve sünnet üzere davranılıp ser-i mû inhirâfa cevâz gösterilmemesi ve ale’l-husûs bu günki günden sonra zabt-ı muhallefât seyyiesine külliyen terk ve imhâ olunarak gerek vüzerâ ve mîr-i mîrân ve ricâl-i devlet ve bi’l-cümle hademe-i saltanat ve gerek Dersa‘âdet’de ve taşralarda müte‘ayyin zevât ve vücûh ve a‘yân ve voyvoda ve mütesellim ve tüccâr vesâir Müslim ve re‘âyâdan her kim olur ise vefât edip eytâm ve veresesi olanların cüz’î ve küllî zuhûr eden kâffe-i muhallefât ve emvâl ve emlâk ve bi’l-cümle terekeleri eytâm ve vereselerine “alâ-mâ-farazallâhu te‘âlâ” tevzî‘ ve taksîm olunarak cânib-i mîrîden ve taraf-ı âhardan kat‘â dahl ve ta‘arruz olunmaması ve taşralarda bu misilli eytâm ve veresesi olarak vefât eden vüzerâ ve mîr-i mîrân vesâirenin evvelki gibi hâne ve konak ve dâireleri mühürlenmemesi ve hükkâm-ı şer‘ taraflarından dahi vâris-i sagīr ve sagīresi olmayanların terekelerine cebren tahrîr teklîfi olunmayıp sagīr ve sagīresi olup ma‘rifet-i şer‘le tahrîri lâzım geldiği hâlde dahi mesâğ-ı şer‘î üzere fakat guruş başına birer para resm-i kısmet alınarak zinhâr ve zinhâr ücret-i kâtibiye ve hüddâmiye ve çukadâriye ve kalemiye ve resîdiyye ve âhar dürlü nâm ve vesîle ile ziyâde bir akçe ve bir habbe alınmayıp mesârif-i tahrîriyye resm-i mezkûrdan idâre ve iktifâ kılınması ve bu makūle ma‘rifet-i şer‘le tahrîri îcâb eden terekeler Memâlik-i mahrûsede fakat hükkâm-ı şer‘ ma‘rifetiyle yazılıp vüzerâ ve mîr-i mîrân ve mütesellimîn ve voyvodagân ve a‘yân ve zâbitân vesâirleri taraflarından kat‘â bir akçe ve bir habbe istenilmeyerek lakırdısına bile karışılmaması mazmûnlarında emr ü irâde-i kātı‘a-i pâdişâhâne sahâ-i pîrây-i sudûr olup muktezâ-yı münîfinin icrâsına ihtimâm ve dikkat olunmak üzere Anadolu ve Rumeli’nin üçer kollarına mahsûs fermânlar ısdâr ve tisyâr olunmuş ve keyfiyet Sadr-ı Rumeli ve Anadolu izzetlü fazîletlü efendiler hazerâtına ve Eyüb ve Galata ve Üsküdar kādıları efendilere ve Haremeyn ve evkāf ve Hadîka-i hâssa müfettişleri efendilere başka başka buyruldular tastîriyle ifâde ve iş‘âr olunmuş olmağla imdi siz dahi işbu irâde-i ma‘delet-ifâde-i hazret-i şehinşâhîyi lâzım gelenlere ifâde ve tefhîm ve sicillâta dahi bi-ibâretihî sebt ve terkīm-birle ilâ-mâşâallâhu te‘âlâ infâz ve icrâsına i‘tinâ ve nezâret ve hilâfı hareket vukū‘a gelmemesine dikkat eyleyesin deyü.

Fî 18 Ra sene [12]41.