İstanbul Mahkemesi 154 Numaralı Sicil (H. 1237-1246 / M. 1822- 1831) cilt: 88, sayfa: 391 Hüküm no: 215 Orijinal metin no: [74a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Galata’da bulunan salaş kasap sergilerinin kapatılması
Kasaba dâir ilmuhaber
İstanbul kādısı efendi tarafına
Galata’da salaş ta‘bîr olunur on üç aded kasab sergileri ashâbının atîk ve cedîd celeb tâifesine külliyetli deynleri olup edâ edemediklerinden tâife-i merkūm alacaklarını mutâlebesiyle ta‘cîzden hâlî olmadıklarını ve fi’l-hakīka tâife-i merkūm küllî gadr olmuş idüğünü beyân-birle husûs-ı mezbûr hâssa kasabbaşısı ve kassabân kethüdâsı ve esnâfı hâzır oldukları hâlde ma‘rifet-i şer‘le faysal verilerek sâir kasab dükkânları misillü nizâm-ı müstahseneye idhâliyle tanzîmi husûsunu kapudan paşa hazretleri bâ-takrîr inhâ etmekle mûcibince kuyûd-ı lâzimesi ba‘de’l-ihrâc iktizâsı dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından hâssa kasabbaşısı sa‘âdetlü el-Hâc Mustafa Ağa’dan lede’l-isti‘lâm ol dahi ihrâc olunan kuyûdu mütâla‘a ve erbâb-ı vukūf ile müzâkere eyledikde kalyoncu tâifesi fi’l-asl ağnâm bey‘ ve fürûhtundan men‘ olunup ona dâir kasab esnâfıyla münâza‘aları eksik olmayarak nihâyet yüz doksan sekiz târîhinde bâ-emr-i âlî on üç aded sergi tahsîsiyle tanzîm olunmuş olduğu kuyûddan müstebân ve zikr olunan sergiler ashâbından yedi neferinin celebâna otuz bin guruşdan mütecâviz deynleri olup edâya muktedir olmadıkları erbâb-ı vukūfun ihbârlarından nümâyân olduğuna binâen celebâna mûcib-i gadr olmamak için alacaklarının esnâf-ı merkūme nizâmına tatbîkan istihsâli çâresi kethüdâ ve söz anlar ihtiyârlarından lede’s-suâl kasab esnâfından mâl celbi edâya muktedir olmayanların dükkânları esnâf ma‘rifetiyle fürûht olunarak esmânı dâyinlerine i‘tâ olunmak nizâmlarından ise de sergiler hakkında nizâm-ı mezbûr cârî olmadığından esnâfça fürûht edemeyeceklerini ve fürûhtuna müsâ‘ade buyrulmak gelse bile vakf-ı hümâyûn şerefiyle kasab dükkânlarında olan i‘tibâr sergilerde olmayıp ekserîsi dahi birer salaş olduğundan mecmû‘unun bahâsı deynlerinin nısfına vefâ etmeyeceğini ifâde eylediklerine ve meâl-i inhâya nazaran fi’l-hakīka işbu sergiler sâir kasab dükkânları misillü taht-ı nizâma idhâl olunmadıkça bundan böyle dahi celebânın hasârdan vikāyesi mümkün [74b] olmayacağı ve fi’l-asl kalyoncu tâifesi ağnâm bey‘ ve fürûhtundan memnû‘ ve hâricden dahi medâr-ı ta‘ayyüşe muhtâc olduklarından sâir köşe ve bucakda lahm fürûhtuyla ihtilâl-i nizâma bâ‘is olmamaları için ol vaktin îcâbına göre on üç aded sergi tahsîsiyle tanzîm olunmuş ve el-hâletü hâzihî altı adedi harâb ve metrûk olduğundan başka Donanma-yı Hümâyûn’da istihdâm olunan kalyoncular sâye-i Devlet-i aliyyede muvazzaf olarak hâricden medâr-ı ta‘ayyüşe ihtiyâcları kalmamış olduğundan sergilerin def‘ u ref‘inde gadri mûcib bir şey olmadığı ecilden el-hâletü hâzihî ve ba‘de’l-yevm celebân tâifesi hasârdan masûn olmaları için zikr olunan on üç aded sergilerin kaydı terkīn ve bilâ-mu‘accele vakf-ı hümâyûna ilhâk ve sâir kasab dükkânları misillü icâre-i müeccelesiyle ashâbının uhdesine kaydolundukdan sonra îcâb eder ise el-yevm oldukları mahalde ve yâhud derûn-ı Galata’da münâsib mahallerde iktizâ eden ebniyesi müstecirleri bedenlerinden i‘mâl ve inşâ olunmak üzere tâliblerine fürûht ve hâsıl olan esmânı celebâna deynlerinden ziyâde bahâ eder ise ziyâdesi ashâbına i‘tâ olunmak ve ba‘de’t-tanzîm kasab esnâfı hakkında cârî olan nizâm onların haklarında dahi cârî olmak sûretiyle tanzîmi muvâfık-ı irâde-i seniyyeleri buyrulur ise iktizâ edenler hâzır oldukları hâlde ma‘rifet-i şer‘le rü’yet olunmak için İstanbul kādısı fazîletli efendi tarafından isti‘lâm olunması husûsunu i‘lâm etmekle mûcibince mevlânâ-yı mûmâ-ileyh tarafından i‘lâm olunmak husûsu bâ-takrîr lede’l-arz sâdır olan fermân-ı âlî mûcibince derûn-ı Galata’da kâin salaş ta‘bîr olunur on üç aded kasab sergilerinden zikr-i âtî yedi aded sergi ashâbından Karaköyü’nde yağhâne dibinde vâki‘ bir aded sergide kasab Alâiyeli es-Seyyid Mustafa b. Hüseyin ve francalacı karşısında su terâzîsi kurbünde bir aded sarraf dükkânı yanında bir aded ki iki aded sergilerde kasab Trabzonî Mustafa Çavuş b. Mehmed ve garb kapısında çeşme meydanında vâki‘ bir aded sergide kasab Hasan Çavuş b. Halil ve Yenicami kurbünde sebzeci dibinde vâki‘ bir aded sergide kasab Giridî Mustafa Çavuş b. Ali ve Sandıkçılarbaşı’nda vâki‘ bir aded sergide kasab Hasan Çavuş b. Yusuf ve Çömlekçiler’de vâki‘ bir aded sergide kasab İbrahim b. Hasan nâm kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde hâlâ hâssa kasabbaşısı ağa-yı mûmâ-ileyh tarafından mürsel Yedikule kasabları kethüdâsı es-Seyyid Hasan Efendi ve kasab esnâfından el-Hâc Mahmud Ağa ve es-Seyyid Lütfullah Efendi ve es-Seyyid Ali Ağa ve el-Hâc Mehmed Ağa ile Rumeli celebânından Edirneli Ostoyan ve diğer Ostoyan ve Aristati ve Sonko ve Nedelko nâm zimmîler ve sâirleri hâzır oldukları hâlde işbu takrîr ve diğer takrîr ve başında muharrer diğer derkenârları mantûklarınca kalyoncu tâifesi fi’l-asl ağnâm bey‘inden memnû‘ ve hâricden medâr-ı ta‘ayyüşe muhtâc olduklarından bin yüz doksan sekiz târîhinde sâlifü’l-beyân derûn-ı Galata’da bâ-emr-i âlî on üç aded sergi tahsîsiyle tanzîm olunmuş ve mürûr-ı ezmine ile mârru’z-zikr on üç aded sergilerin mevâzi‘-ı ma‘lûmede vâki‘ altı adedi külliyyen harâb ve metrûk olduğundan başka kasablık eden kalyoncular dahi sâye-i Devlet-i aliyyede muvazzaf olarak taşradan medâr-ı ta‘ayyüşe ihtiyâcları kalmamış olup mâ‘adâ bizler zikr olunan yedi aded sergide bir müddetden beri celeb tâifesi hâzirûn-ı mersûmûndan ve sâirlerinden ağnâm iştirâsıyla kasablık ederek bizim ve sâir celebân-ı hâzirûn-ı mersûmûna otuz bin guruşdan mütecâviz düyûnumuz olup ve eğerçi kasab esnâfından mâl-i celebi edâya muktedir olmayanların gedikleri esnâf ma‘rifetleriyle fürûht olunarak bahâsı dâyinlerine i‘tâ olunmak nizâmlarından ise de sergiler hakkında nizâm-ı merkūm cârî olmadığından esnâfça fürûht olunamayıp velev fürûhta müsâ‘ade olsa dahi vakf-ı hümâyûn şerefiyle kasab dükkânlarında olan i‘tibâr sergilerde olmayarak ekserîsi dahi birer salaş olduğundan mecmû‘unun bahâsı düyûnumuzun nısfına vefâ etmeyip bizler medyûn ve hem mâl-i celebân telefden gayr-ı masûn olmağla el-hâletü hâzihî ve ba‘de’l-yevm celeb tâifesi hasârdan masûn ve bizler dahi vâreste-i kayd-ı düyûn olmamız için zikr olunan on üç aded sergilerin kuyûdu ref‘ ve terkīn ve sâlifü’z-zikr yedi aded sergilerimiz derûnlarında mevcûd mâlımız olan başka başka yedi aded kasab gediği âlât-ı lâzimeleri bilâ-mu‘accele vakf-ı hümâyûna ilhâk ve sâir kasab gedikleri misillü icâre-i mümâseleleriyle taraf-ı vakf-ı müşârun-ileyhden bize îcâr ve uhdelerimize ba‘de’l-kayd altı adedi derûn-ı Galata ve bir adedi Beyoğlu’nun münâsib mahallerinde iktizâ eden dekâkîn ebniyesini müstecirîn bedenlerinden inşâ etmek üzere tâliblerine fürûht ve hâsıl olan bahâları celebâna ve düyûndan ziyâdesi bize i‘tâ olunmak ve ba‘de’t-tanzîm esnâf-ı kasab hakkında cereyân eden nizâm bi-ibâretihâ cârî olmak üzere fermân-ı âlî sudûru bâbında ruhsat-ı seniyye erzân buyrulması niyâzımızdır deyü takrîr ve istid‘â ettiklerinde zikr olunan on üç aded sergiler mukayyed olduğu derkenârlardan müstefâd ve fi’l-hakīka kalyoncular dahi sâye-i merhamet-vâye-i hazret-i hilâfet-penâhîde muvazzaf olarak medâr-ı ta‘ayyüşe ihtiyâcları kalmamış idüğü işbu takrîr ve ser-kassabân-ı mûmâ-ileyhin takrîri meâlinden ve mârru’z-zikr sergilerin kuyûdları ba‘de’t-terkīn sâir kasab dekâkîni misillü mukaddemâ verilen nizâm-ı müstahseneye idhâliyle tanzîmi husûsunu hâlâ kapudan-ı deryâ devletlü Ahmed Paşa hazretlerinin inhâ eyledikleri takrîrlerinden nümâyân olduğundan mâ‘adâ hakīkat-i hâl makrûn-ı mezbûrûnun takrîr-i meşrûhları üzere olup kasab esnâfından mâl-i celebi edâya kudret-yâb olamayanların gedikleri esnâf ma‘rifetiyle fürûht olunarak bahâları dâyinlerine i‘tâ olunmak şürût-ı nizâmlarından idüğünü makrûn mezbûrûnun istid‘âları vechile yedi aded gedikleri sâir kasab gedikleri misillü vakf-ı hümâyûna ilhâk ve îcâr ve uhdelerine kaydolunmadıkça düyûnlarına mukābil mu‘teber gedikleri olmayıp bir vechile mâl-i celebi edâya muktedir olamayarak tâife-i celebâna gadr ve hasârı mûcib ve ber-vefk-i istid‘â tanzîm olunduğu sûretde vakf-ı hümâyûn-ı müşârun-ileyhe hayır ve menfa‘ati müstevcib olacağını ve kalyoncu tâifesi dahi sâye-i mülûkânede nânhâr ve vazîfedâr olduklarından taşradan medâr-ı ta‘ayyüşe hâcetleri kalmamağla sâlifü’l-beyân on üç aded sergilerin kaydları ref‘ ve terkīn olunmakda bir gûne mahzûr ve kimesneye gadr olmayacağını ve makrûn-ı mezbûrûnun kasab ustalığına ehliyet ve istihkāk ve liyâkatleri olduğunu kethüdâ-yı merkūm ile sâir kasab ustaları hâzirûn-ı mezbûrûndan her biri alâ-tarîkı’ş-şehâde ihbâr ve celeb tâifesi hâzirûn-ı mesfûrûn dahi ber-vech-i muharrer alacakları olduğunu tasdîk etmeleriyle bu sûretde meâl-i takrîrât ve ihbâra nazaran makrûn-ı mezbûrûnun istid‘âları üzere sâlifü’l-beyân sergiler derûnlarında mevcûd yedlerinde mülkleri olan yedi aded kasab gedikleri ber-nehc-i şer‘î vakf-ı hümâyûna ilhâk ve icâre-i mümâseleleriyle cânib-i vakf-ı müşârun-ileyhden merkūmûna îcâr olunmakda mahzûr-ı şer‘î ve sâlifü’z-zikr on üç aded sergilerin kuyûdu ref‘ ve terkīn kılınmakda dahi kimesneye gadr sûreti olmadığını hâlâ İstanbul kādısı fazîletli es-Seyyid Musa Efendi memhûren i‘lâm etmekle imdi keyfiyet ma‘lûm olmak için [75a] bâ-takrîr rikāb-ı hümâyûn-ı şâhâneye lede’l-arz meâl-i takrîr ve i‘lâma nazaran mahzûr-ı şer‘î ve kimesneye gadr sûreti olmadığı ecilden ol vechile tanzîm ve icrâsına ibtidâr olunsun mazmûnunda hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn-ı mülûkâne levha-i tırâz-ı sudûr olmağla mantûk-ı münîfi icrâya mübâderet olunmak bâbında fermân-ı âlî sâdır olmağın mûcibince Koyun Kalemi’ne kaydolunup on üç aded sergilerin kaydları terkīn olunup müceddeden emri ve iktizâ eden mahallere ilmuhaberleri i‘tâ olunmak deyü fermân-ı şerîf sâdır olmağın mûcibince mahalline kaydolunup emri ve iktizâ eden mahallere ilmuhaberi verilmekle keyfiyet ma‘lûm olmak için İstanbul kādısı fazîletli efendi tarafına dahi Koyun Kalemi’nden işbu ilmuhaber kāimesi verildi.
Fî 3 Muharrem sene 1245
|