|
İstanbul Mahkemesi 191 Numaralı Sicil (H. 1000-1027 / M. 1591-1617) cilt: 44, sayfa: 256 Hüküm no: 266 Orijinal metin no: [56a-3, Arapça] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Mustafa b. Abdullah’ın cariyesini vasiyet yoluyla azat ettiği
Cerrâh-ı hâs Hasan Bey b. Abdullah ve Mustafa Bey b. Ahmed nâm kimseler meclis-i şer‘a hâzırân olup Kadırga Limanı kurbündeki Şehsuvarbey mahallesinde bundan akdem vefât eden Mustafa nâm müteveffânın Ali nâm sagīr oğluna vasîyy-i muhtâr olan ve vesâyeti bimâ hüve nehcü’s-sübût şer‘an sâbit bulunan Hüseyin b. Abdullah el-kâtib nâm hasm-ı münkir mahzarında, hâmil-i hâze’l-kitâb Hüseyin b. Abdullah’dan sâdır olan da‘vâ-yı sahîha-i şer‘iyede gıbbe’l-istişhâd şöyle şehâdet ettiler ki, orta boylu açık kaşlı, kara gözlü, buğday tenli, Rusiyyü’l-asl, burnunda eser-i cerh bulunan hâmiletü hâze’l-kitâb Mülayim bt. Abdullah’dan sâdır olan da‘vâ-yı sahîha-i şer‘iyede gıbbe’l-istişhâd şöyle şehâdet ettiler ki, müteveffâ-yı mezkûr Mustafa b. Abdullah ölümümden sonra hürsün diyerek câriye-i memlûke-i mevsûfe-i mezbûreyi tedbîr-i mutlak ile tedbîr eyledi. Şehâdeten sahîhaten şer‘iyeten ba‘de ca‘li şerâiti’l-kabûl mer‘iyeten. Mevlâ-yı merkūm ölüp rabbine kavuştuğunda hâkim-i muvakkı‘ a‘lâhu, câriye-i mezbûre sâir harâir-i asliyât-ı mükellefât gibi hürre olduğuna hükmetti.
Cerâ zalike ve hurrire fî-evâsıtı Cumâdelûlâ min-şühûri sene elf.
Şühûdü’l-hâl: Es-sâbikūn
|