.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 191 Numaralı Sicil (H. 1000-1027 / M. 1591-1617)
cilt: 44, sayfa: 264
Hüküm no: 277
Orijinal metin no: [59a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Mihman Hatun bt. Ömer ile Hüseyin Çavuş arasında ki ev davası

Mahrûse-i Kostantıniyye’de Gümrükhâne kurbünde Ali Paşa-i atik mahallesi sâkinlerinden Mihman Hatun bt. Ömer nâm hatun meclis-i şer‘-i şerîfde sâbıkā zevci ve mutallıkı olan silahdârlar zümresinden fahrü’l-emâsil ve’l-akrân Hüseyin Çavuş b. Şaban muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip mahalle-i mezbûrede vâki‘ olup iki beyt-i süflî’i ve iki sofa’i ve kenîfi ve muhavvata’i müştemil olup bir cânibi Sinan Bey b. Abdullah mülküne ve bir cânibi Aynî Hatun bt. Cafer mülküne ve bir cânibi Muhibbe Hatun mülküne ve bir cânibi Mehmed [b.] Abdullah ve Hümâ Hatun ve Saka Hüseyin mülklerine ve bir cânibi tarîk-i hâssa mühtehî olup sâbıkā mezbûr Hüseyin Çavuş’un mülkü olan menzili mezbûr Hüseyin Çavuş sâbıkā on iki bin akçeye bana bey‘ edip sekiz bin akçesini kendi kabz edip ve dört bin akçesini dahi el-Hâc Hasan vakfına olan deyni için benden havâle edip bu vech üzere hüccet etdirip menzil-i mezbûr benim mülküm olmuşdur deyü lâkin mezkûr Hüseyin Çavuş menzil-i merkūmu oğlum Mehmed’e yirmi <> altı bin akçeye bey‘ edip merkūm Mehmed dahi menzil-i mezbûru benden da‘vâ ve taleb edip ben dahi mezbûr Hüseyin Çavuş menzil-i mezkûru mukaddemâ bana bey‘ eylediğini oğlum Mehmed yüzüne isbât etmiş iken hâlâ mezbûr Hüseyin Çavuş menzil-i mezbûru bana bey‘ etdiğini bi’l-külliye inkâr edip ve oğlum Mehmed’e bey‘i dahi muvâza‘a tarîkiyledir deyip muvâza‘a tarîkiyle idiğini benim yüzüme isbât etdikden sonra oğlum Mehmed dahi muvâza‘aya mu‘terif olup elhâsıl elimde olan mübâya‘a hüccetinin mazmûnunu merkūm Hüseyin yâ benim yüzüme isbât et veyâ menzilimi bana teslîm eyle deyip mâ-beynimizde münâza‘a-i kesîre ve muhâsama-i şedîde vâki‘ olmuş idi. El-hâletü hâzihî muslihûn tavassut eyleyip menzil-i mezbûr vech-i meşrûh üzere mülk-i müşterâm olmağla müte‘allik cemî‘ de‘âvîmden beni otuz bin nakd-i râyic fi’l-vakt akçeye sulh etdiklerine binâen ben dahi vech-i meşrûh üzere olan sulhu kabûl eyleyip bedel-i sulh olan meblağ-ı mezbûr otuz bin akçe-i mezbûru Hüseyin Çavuş yedinden bi’t-tamam ve’l-kemâl alıp kabz eyleyip zimmetini menzil-i mezkûre müte‘allık cemî‘ de‘âvîden ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt eyledim menzil-i mezbûr benim mülk-i müşterâm idiği sâbit ve zâhir olduğu takdîrce dahi menzil-i mezbûr benim mülküm olmağla <> müte‘allik cemî‘ de‘âvîden ferâgat eyledim. Menzil-i mezbûr mezkûr Hüseyin Çavuş’un mülk-i mahzı ve hakk-ı sırfıdır. Ba‘de’l-yevm benim bi-vechin mine’l-vücûh medhalim ve alâkam yokdur. Keyfe mâ şâ’ ve yahtâr tasarruf eylesin. Ba‘de’l-yevm benden bizzât ve bi’l-vâsıta menzil-i mezkûr benim mülküm olmağa müte‘allik da‘vâ sâdıra olur ise lede’l-hükkâmi’l-kirâm mesmû‘a ve makbûle olmaya deyü bi’t-tav‘ ve’r-rızâ ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı sarîh-i mer‘î kıldıkda mukırre-i merkūmenin ikrâr-ı meşrûh[unu] mezbûr Hüseyin Çavuş bi’l-muvâcehe tasdîk etdikden sonra merkūme Mihman Hatun’un oğlum mezbûr Mehmed dahi meclis-i şer‘-i şerîfe hâzır olup mezkûr Hüseyin Çavuş muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip bundan akdem menzil-i merkūmu mezbûr Hüseyin Çavuş muv[â]za‘a ile bana bey‘ edip ben dahi anam mezbûre Mihman’dan taleb ve da‘vâ edip ba‘dehû bana vâki‘ olan bey‘ muvâza‘a etdiğini mezbûr Hüseyin Çavuş şer‘an isbât edip ba‘dehû ben dahi bey‘-i mezbûr muvâza‘a tarîkiyle <> etdiğine mu‘terif olmuş idim. Hâlâ dahi ol i‘tirâfım üzereyin menzil-i mezbûra müte‘allik bi-vechin mine’l-vücûh ve sebebin mine’l-esbâb mezkûr Hüseyin Çavuş ile da‘vâ ve nizâ‘ım yokdur. Menzil-i mezbûr merkūm Hüseyin Çavuş’un mülk-i mahzı ve hakk-ı sırfıdır benden ba‘de’l-yevm bizzât veyâ bi’l-vâsıta menzil-i merkūm benim mülk-i müşterâm olmağla da‘vâ ve taleb sâdır olur ise lede’l-hükkâmi’l-kirâm mesmû‘a ve makbûle olmaya dedikde mezbûr Hüseyin Çavuş dahi mezkûr Mehmed’i kelâm-ı meşrûhunda tasdîk ve tahkīk etdikden sonra gıbbe’t-taleb ketb olunup yed-i tâlibe vaz‘ olundu ki lede’l-hâce kâşif-i mâ-cerâ ola.

Tahrîren fî-evâhiri Cemâziyelevvel sene elf.

Şühûdü’l-hâl: Yunus Kethudâ b. Abdullah, Mehmed b. Süleyman el-imâm, Mahmud b. Süleyman, Yunus b. Abdullah el-cündî, Ali b. Aydın, Ömer Bey b. Abdullah, Ahmed Bey b. Abdullah, Mehmed Çelebi b. Hüseyin, Hasan Bey b. Abdullah, Mehmed Bey b. Hüseyin, Bekir Bey b. Hüseyin, Kabil b. Abdullah, Receb b. Abdullah ve gayruhum.