.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Bab Mahkemesi 54 Numaralı Sicil (H. 1102 / M. 1691)
cilt: 20, sayfa: 103
Hüküm no: 76
Orijinal metin no: [12b-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Müezzin Mehmed Çelebi b. Ali’nin menzil vakfiyesi

Elhamdü li veliyyihî ve’s-salâtü alâ nebiyyihî Muhammed ve âlihî ve sahbihî ecma‘în. Ammâ ba‘d işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîrine bâdî oldur ki, mahmiye-i İstanbul’da Debbâğ Yunus mahallesinde sâkin sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât Müezzin Mehmed Çelebi b. Ali meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihu’l-imâdda, zikr-i âtî vakfına li ecli’t-tescîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği Sefer Beşe b. Hasan mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip, silk-i mülkümde münselik olup, mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafı Ali Bey menzili ve bir tarafı el-Hâc İbrahim tasarrufunda olan menzil ve bir tarafı ba‘zan Saraç İbrahim Çelebi mülkü ve ba‘zan tarîk-i hâs ve bir tarafı el-Hâc Mehmed menzili ile mahdûd fevkānî bir bâb oda ve tahtânî bir bâb oda ve bir sofa ve müşterek kenîf ve bir mikdâr avluyu müştemil mülk menzilini, bi cümleti’l-hudûd ve’l-hukūk hasbeten lillâhi te‘âlâ ve haseneten li rûh-ı rasûlihi’l-mu‘allâ vakf-ı sahîh-i mü’ebbed ve habs-i sarîh-i muhalled ile vakf ve habs edip, şöyle şart ve ta‘yîn eyledim ki, mâdemki hayâtda olam menzil-i mezbûrda kendim sâkin ve mutasarrıf olam, vefâtımdan sonra zevcem Fâtıma bt. Ali nâm hâtun sâkine ve mutasarrıfe ola. Ba‘de vefâtihâ menzil-i mezbûr alâ cerâ’l-âde icâre-i mu‘tâde ile îcâr olundukdan sonra icâresinden yevmî iki akçesin mahmiye-i mezbûrede Tüfenkhâne kurbunda vâki‘ mescid-i şerîf avlusunda müceddeden li vechillâhi te‘âlâ vaz‘ eylediğim musluğa su getiren kimesneye vazîfe olmak üzre verile, icâreden ziyâde kalırsa ta‘mîr ve termîm-i menzile sarf oluna ve sulbiye kızlarım Rukiye ve Sâliha ve dâmâdlarım Mehmed Çelebi ve Süleyman Beşe ve zikr olunan Tüfenkhâne’de olan tüfenkçi ve kundakcı ustaları zikr olunan vakfa hasbî nâzır olalar. Ve mürûr-ı eyyâm ile şurût-ı mezkûreye ri‘âyet müte‘azzir olursa mutlaka fukarâ-i müslimîne vakf ola ve tebdîl ve tağyîr merreten ba‘de uhrâ yedimde ola deyu menzil-i mezbûru fâriğan ani’ş-şevâgil mütevellî-i mezbûra teslîm, ol dahi tesellüm ve kabz ve sâir mütevellîlerin evkāfda olan tasarrufları gibi tasarruf eyledi dedikde, gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î vâkıf-ı mezbûr taht-ı vifâkdan cânib-i şikāka âzim olup, vakf-ı akār muhtâr-ı eimme-i ahyâr? olan İmâm-ı A‘zam ve imâm-ı efhâm Ebû Hanife el-Kûfî -cûziye bi’l-hayr ve kûfiye- katında sahîh ve câ’iz, lâkin müstelzim-i lüzûm olmayıp ve vâkıf menâfi‘-i vakfını nefsine şart etse ba‘zı eimme-i kirâm katında mubtıl-ı vakf olmağın vakf-ı mezbûrdan rücû‘ eyledim, menzil-i mezbûru mülküme istirdâd eyledim dedikde, mütevellî-i mezbûr cevâb-ı bâ-savâba mütesaddî olup, eğerçi hâl bâlâda bast olunan minvâl üzredir, lâkin inde’l-imâmeyn-i hümâmeyni’l-mükerremeyn siyemâ ba‘de’t-teslîm ile’l-mütevellî İmâm Yusuf katında şart-ı mezkûra müsâdife olursa vakıf sahîh ve sıhhat müstelzim-i lüzûmdur, ana binâ’en red ve teslîmden imtinâ‘ ederim deyu husûmet ve nizâ‘ ve ol vechile fasl u ve hasma tâlib olduklarında, hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb-tûbâ-lehû ve hüsnü me’âb- hazretleri dahi tarafeynin kelâmında zikr-i dakīk ve te’emmül-i enîk edip, cânib-i vakfı evlâ ve ahrâ görmeğin, âlimen bi’l-hilâf ve mürâ‘iyyen limâ yecîrü mürâ‘âtihî fî tescîli’l-evkāf vakf-ı mezbûrun sıhhat ve lüzûmuna hükm-i sahîh ve kazâ-i mer‘î etmeğin, min ba‘d vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecru’l-vâkıfu ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm cerâ zâlike, Ve hurrire fi’l-yevmi’l-ışrîn min Cemâziyelevvel li sene isneteyn ve mi’e ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Mehmed Efendi b. Mustafa, es-Seyyid Abdülmu‘tî Efendi, İbrahim Çelebi b. Ahmed, İbrahim Çelebi b. Mehmed, Ali b. Bâli.