.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadareti Mahkemesi 21 Numaralı Sicil (H. 1002-1003/M. 1594-1595)
cilt: 12, sayfa: 122
Hüküm no: 98
Orijinal metin no: [26b-4, Arapça]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Vakfiye-i Genc-âsâ Hatun, beş oda ve altı dükkan

Hamdele ve salvele. Ammâ ba‘d, işbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh ve şer‘î bir hüccet, sarîh ve mer‘î bir vesîkadır. Dârü’s-saltanati’l-aliyye mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Hoş-kadem mahallesinde sâkine olan mefharü’l-muhadderât zahrü’l-muvakkirât sâhibe-i hâze’-sakki’ş-şer‘î râgıbetü’l-hayrât râtibetü’l-meberrât Genc-âsâ bt. Abdülmennân -eskeneha’llahü bi fazlihî fî gurafi’l-cennât- kıbelinden âtiyyü’z-zikr vakıf ikrâra ve rücû‘ da‘vâsına vekâleti Handan Bey b. Abdullah ve Mehmed b. Yusuf’un şehâdetleri ile sâbit olan mefharü’l-emâsil ve’l-akrân el-Hâc Pervâne b. Abdülmennân meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmih-i bünyân ve mahfil-i dîn-i münîf-i râsih-i erkânda hâzır olup müvekkile-i mezbûresinin işbu ikrârın kendisinden sudûruna kadar sâhibi ve mâliki olduğu, mahalle-i merkûmede vâki‘, altında altı dükkân bulunan, birbirine bitişik fevkānî beş odayı, ahırı, su kuyusunu, abdesthâneyi, helâyı ve müşterek kapılı avluyu hâvî, bir taraftan merhûm Ahmed Bey b. Mustafa Paşa vakfı, diğer taraftan Mustafa Bey b. Abdullah el-hayyât mülkü, öteki taraftan vâkıfe-i mersûme mülkü, diğer taraftan da tarîk-ı âm ile mahdûd cemî‘-i ebniyesini cümle tevâbi‘ ve levâhıkı ve kâffe-i merâsim ve mürâfıkı ile, niyet-i kâfiye ve azîmet-i vâfiye ile silk-i mülk-i sahîhinden ifrâz ve temyîz ile habsedip vakfettiğini vekâlet-i mahkiyyesi hasebiyle ikrâr ve i‘tirâf etti. Vâkıfe-i mezbûre sonra hucurât-ı mesfûrenin ve dekâkîn-i mezkûrenin icâre-i sahîha-i mu‘tâde üzre icâreye verilmesini şart etti. Allah’ın fazlı ve atâsı ile icâre-i vakıfdan ve nemâsından rızık olarak verdiğinin tamâmını istediği şekilde tasarruf etmesi üzre müddet-i hayâtınca kendisine şart etti. Ölüm şerbetini içip vefât ettiğinde ücret-i merkūmeden yevmî üç akçenin vakfa mütevellî olacak kimesneye verilmesini şart etti. Tevliyeyi müddet-i hayâtınca Süleyman Bey b. Abdullah’a, sonra kızı Belkıs Hanım’ın vakfına mütevellî olan kimesneye şart etti. Ücret-i merkūmeden yevmî iki akçenin vakfa nâzır olacak kimesneye verilmesini şart etti. Nezâreti de müddet-i hayâtınca Ferruh Çavuş b. Abdullah nâm zevcine, sonra el-Hâc Pervâne b. Abdullah’a, sonra Eski Bezzâzistân kethüdâsı diye ma‘rûf kimesneye şart etti. Yevmî bir akçenin vakıf câbîsine verilmesini şart etti. Câbîliği müddet-i hayâtınca Handan b. Abdullah’a, sonra kızının vakf-ı merkūmunda câbî olacak kimesneye şart etti. Yevmî bir akçenin inde’l-ihtiyâc ebniyenin tamir ve termîmi için sarf edilmesini şart etti. Ücret-i merkūmenin kalanının, mahmiye-i Kostantıniyye sûr kapılarından Edirnekapı hâricinde vâki‘ olan merkūme kızının türbesinde hamele-i Kur’ân ve Furkānın sabâh namazından sonra toplanıp her birinin bir cüz’ okuyup sevâbını vâkıfe-i merkūmenin rûhuna hediye etmeleri kaydıyla kārîlerden her birine yevmî bir buçuk akçe verilmesini şart etti. Mürûr-i eyyâm ile bu şurûta ri‘âyet mümkün olmazsa vakfın gelirinin fukarâ-i müslimîn ve müslimâta sarf edilmesini şart etti. Vâkıfe-i mezbûre sonra cemî‘-i ebniye-i merkūme ve hucurât-ı mersûmeyi mütevellî-i mezkûra teslîm etti. O dahi tesellüm ve kabz edip sâir mütevellîler evkāfta tasarruf ettikleri gibi tasarruf eyledi. Hâl bu minvâl üzre iken vekîl-i mezbûr ebniye-i merkūme ve hucurât-ı mersûmenin vakfiyetinden Hz. İmâm-ı A‘zam katında vakf-ı akārda lüzûm yokdur diye rücû‘ edip müvekkilesinin mülkiyyetine istirdâdını taleb etti. Mütevellî-i mezbûr imâmeyn-i hümâmeyn kavline istinâden redden imtinâ‘ etti. Münâza‘a ve muhâsama edip hâkim huzûrunda murâfa‘a olunduklarında hâkim-i mûmâ ileyh vakfın sıhhat ve lüzûmuna cevâz veren eimme-i eslâfın re’ylerine ri‘âyeten vakfın sıhhatine ve lüzûmuna hükmetti. Vakıf bu sûretle hiç kimesne tarafında tebdîli ve tağyîri câ’iz olmayacak şekilde lâzım, müebbed ve müseccel bir vakıf hâline geldi. “Fe-men beddelehû ba‘de mâ sem‘ihî fe-innemâ ismuhû ale’l-lezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf el-merkūm ale’llâh el-hayy el-kerîm.” Cerâ zâlike ve hurrire fî evâili Şa‘bâni’l-mu‘azzam sene isneteyn ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Rıdvan Hâce b. Abdullah el-İmâm, Siyami b. İlyas el-müezzin, Hacı Keyvan b. Abdullah, Üstâd Receb b. Durmuş