.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadareti Mahkemesi 21 Numaralı Sicil (H. 1002-1003/M. 1594-1595)
cilt: 12, sayfa: 152
Hüküm no: 138
Orijinal metin no: [35a-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Mahmud b. Ahmed’in korsanlar tarafından ele geçirildikten sonra kurtarılan ve İstanbul’da sahipsiz olduğu gerekçesiyle Beytülmâl emini tarafından el konulan gemisini geri alması

Mahrûsa-i Selânik ahâlîsinden işbu râfi‘ü’l-kitâb Mahmud b. Ahmed nâm yeniçeri Dîvân-ı refî‘ü’l-bünyâna hâzır olup emâcid-i kirâm defterdârân-ı zevi’l-ihtirâm huzûrlarında hâlâ mahmiye-i Kostantıniyye’de beytülmâl-ı hâssa emîni olan kıdvetü’l-a‘yân Mehmed Çelebi mahzarında takrîr-i kelâm edip bundan akdem Karamürsel dimekle ma‘rûf yirmi iki zirâ‘ boylu bir mülk sefîneme İzdin nâm kasabadan milh ve asel tahmîl edip mahmiye-i İstanbul’a getirirken Eşkinoz Adası limanında iki harbî kâfir gemisi zuhûr edip benim sefînemi basdıkda ben firâr edip sefînemi kâfirler alıp giderler iken Tireli Hasan Reis nâm kimesne yolda rast geldikde kâfirler benim sefînemi bırakıp kaçmağın mezkûr Hasan Reis benim sefînemi alıp İstanbul’a getirdikde emîn-i müşârun-ileyh beytülmâla âiddir deyû sefîne-i mezkûreye vâzı‘u’l-yed olmuşdur, mülkümdür taleb ederin dedikde gıbbe’s-suâl emîn-i müşârun-ileyh sefîne-i merkūme müdde‘î-i mezkûr Mahmud’un mülkü idiğini inkâr edip istişhâd olundukda sefîne-i mezkûre meclis-i şer‘a ihzârı mümkün olan menkūlâtdan olmamağın üzerine varıp istimâ‘-ı şuhûd için Malkara kazâsından munfasıl Mevlânâ Muhammed Efendi irsâl olunup mevlânâ-yı mezkûr sefîne-i merkūmenin üzerine varıp emîn-i mûmâ-ileyh tarafından husûs-ı mezkûr için vekîl-i şer‘î olan Receb Çelebi b. Hamza mahzarında udûl-ı Müslimînden Abdi Reis b. Nebi ve Timur b. Abdullah er-râcil ve Memi Reis b. Abdullah ve el-Hâc Halil b. İlyas ve Cafer Bey b. Abdullah nâm kimesneler sâlifü’z-zikr Hasan Reis getirdiği sefîneye işâret edip fi’l-vâki‘ işbu sefîne müdde‘î-i merkūm Mahmud’un mülk-i mahzı ve hakk-ı hâlisidir, biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyû edâ-i şehâdet-i şer‘iyye edip şehâdetleri ta‘dîl ve tezkiye olundukdan sonra müdde‘î-i mezkûr ve emîn-i müşârun-ileyh şuhûd-ı mezkûrûnla mahfil-i kazâya udûl-ı Müslimînden el-Hâc Hasan b. Abdullah ve el-Hâc Mustafa b. Abdurrahman nâm kimesneler hâzırân olup müdde‘î-i mezbûrdan da‘vâ ve istişhâd-ı şer‘î sâdır oldukda, sâlifü’z-zikr olan beş nefer şuhûd sefîne-i mezkûreyi işâret tarîki üzre ta‘yîn edip müdde‘î-i mezkûr Mahmud’un mülk-i mahzı ve hakk-ı hâlisidir deyû şehâdet etdiklerine şâhidleriz deyû bi’l-muvâcehe şehâdet edip, şehâdetleri ba‘de’t-ta‘dîl hayyiz-i kabûlde vâkı‘a olup vâki‘-i hâl gıbbe’s-suâl ketb olundu. Tahrîren fî 23 Ramazan sene 1002.


Şuhûdü’l-hâl: Hacı Osman b. Abdullah et-tâcir, Hacı Mustafa b. Hüseyin et-tâcir, Cafer b. Abdullah er-râcil, Ali Beşe b. Abdullah er-râcil, Ali Reis b. Derviş, Hasan Reis b. Hüseyin, Mehmed b. Yusuf.