.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadareti Mahkemesi 56 Numaralı Sicil (H. 1042-1043/M. 1633)
cilt: 14, sayfa: 295
Hüküm no: 318
Orijinal metin no: [66b-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Mustafa Efendi b. Şemseddin’in menzil vakfiyesi

El-hamdü li-veliyyihî ve’s-salâtü alâ nebiyyihî Muhammed ve alâ âlihî ve sahbihî ecma‘în. Ve ba‘d işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîr ve inşâ ve tastîr ve imlâsına sebeb budur ki, merhûm kutbü’l-ârifîn ve senedü’l-vâsilîn hazreti Akşemseddin evlâdından olup mahmiye-i İstanbul’da Ekmekçioğlu mahallesinde sâkin sekbanlar kitâbetinden mütekā‘id olan sâhibü’l-hayrâti’l-hisân fahrü’l-a‘yân Mustafa Efendi b. Şemseddin nâm kimesne hâl-i sıhhat-i zât ve kemâl-i nefâz-ı tasarrufâtında meclis-i şer‘-i şerîfde, vakf-ı âti’l-beyânı üzre emr-i tescîl ve maslahat-ı itmâm ve tekmîl için mütevellî nasb eylediği Mehmed Çelebi b. Hüseyin nâm kimesne mahzarında ikrâr ve sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı sarîh-i mer‘î eyleyip hâlâ silk-i mülk-i sahîhimde dâhil olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafı Ümmühâni Hâtun bt. ( ) mülkü ve tarafeyni Mehmed Çelebi b. Ömer Halîfe mülkü ve taraf-ı âharı tarîk-i âm ile mahdûd dâhiliyesi iki bâb tahtânî ve bir bâb fevkānî oda ve iki sofa ve bir matbah ve bi’r-i mâ ve eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmireyi hâvî bahçesi ve kenîfi müştemile menzili, hasbeten lillâhi te‘âlâ vakf ve habs edip şöyle şart eyledi ki: Mâdemki hayâtda olam menzil-i mezbûrda kendim sâkin ve mutasarrıf olam, benden sonra zevcem Râbia Hâtun bt. Himmet mutasarrıfa ola. Ba‘dehâ ikimizin evlâdı ba‘dehüm evlâd-ı evlâdı mutasarrıf olalar. Ba‘de’l-inkırâz şâkirdim mütevellî-i mezbûr Mehmed Çelebi ve emekdârım Mehmed Beşe b. Abdullah ve ba‘dehümâ evlâdları mutasarrıf olalar. Ve hâriciyesi kapı üzerinde bir bâb oda ve onun üzerinde dehlizi müştemil olup bir bâb şehnişînli odası ve ahırı ve fevkinde bir bâb odayı hâvî olan menzili dahi vakf eyledim. Mâdemki hayâtda olam kendim sâkin ve mutasarrıf olam, benden sonra evlâdım ve evlâd-ı evlâdım ile’l-inkırâz mutasarrıf olalar, ba‘dehüm mütevellî-i müşârunileyh Mehmed Çelebi ve mezbûr Mehmed Beşe sâkin olup ba‘dehümâ evlâdları ve evlâd-ı evlâdları ve ba‘dehüm zevce-i mezkûre Râbia Hâtun mutasarrıfa olup ba‘dehümâ evlâdı ve evlâd-ı evlâdı ve ba‘de’l-inkırâz li-ebeveyn kız karındaşım Hatice Hâtun ve li-üm kız karındaşım Râbia Hâtun bt. el-Hâc Keyvan mutasarrıfa olalar. Ba‘dehümâ evlâdları ve evlâd-ı evlâdları mutasarrıf olup, ba‘de’l-inkırâz utekām ve zevcem merkūme Râbia Hâtun’un utekāsı ve evlâdları ve evlâd-ı evlâdları mutasarrıf olup, ba‘de’l-inkırâzi’l-kül menzil-i mezbûrda ulemâ-i sâlihîn ve meşâyih-i müfessirînden bir kimesne sâkin ve mutasarrıf ola. Ve vakf-ı mezbûrun hasbî tevliyetine hayâtımda kendim mutasarrıf olam. Ba‘dehû menzil-i mezbûrda her kim sâkin olursa mütevellî olup, lede’l-hâce mâlından imâret ve meremmet ve ba‘de salâti’l-işâ on İhlâs-ı şerîf ve bir Fâtiha-i şerîfe tilâvet edip sevâbını rûhuma hibe eyleye. Ve bi emrillâhi’l-mukarrer icrâ-i şerâyit-i mezkûre müte‘azzire olursa, mutlakā fukarâ-i Müslimîn’e vakf ola. Ve şurût-ı mezkûrenin tebdîl ve tağyîri merreten ba‘de uhrâ yedimde ola ve mahalle-i mezbûre ahâlîsi hasbî nâzır ola ve menzil-i mezbûru cümle tevâbi‘ ve levâhıkıyla fâriğan ani’ş-şevâgil mütevellî-i mezbûra teslîm edip ol dahi tesellüm ve sâyir evkāf mütevellîleri tasarruf eyledikleri gibi tasarruf eyledi dedikde, mütevellî-i mezbûr vâkıf-ı merkūmu cemî‘ kelimâtında vicâhen tasdîk edip, emr-i vakf tâmam oldukdan sonra vâkıf-ı mûmâ-ileyh vakf-ı mezbûrdan rücû‘ ve istirdâda şurû‘ edip, vakf-ı akār sultân-ı eimme-i kibâr hazreti Ebî Hanîfe Numan b. Sabit el-Kûfî -cûziye hayre’l-cezâ’ ve kûfiye- mezheb-i şerîf ve re’y-i münîfi üzre gayr-ı lâzım olduğundan mâ‘adâ vâkıf menfa‘ât-i vakfı nefsine iştirât zevâl-i mülkü mâni‘ olduğu cihetten İmâm Muhammed ve Hilâl katlarında asl-ı vakfı ibtâl etmeğin menzil-i mezbûrun vakfiyetinden rücû‘ etdim, yine ke’l-evvel silk-i mülküme idhâl murâdımdır dedikde, mütevellî-i mezbûr cevâb-ı bâ-savâbına mütesaddî olup eğerçi vakf-ı akār hazret-i İmâm-ı A‘zam -aleyhi’r-rahme- re’y-i şerîfi üzre gayr-ı lâzım olup İmâm Yusuf hazretleri vâkıf galle-i vakıfda nefsini gayr üzerine takdîm cevâzına zâhib olmuşdur ve onun katında [vâkıf] mücerred ’’vakaftü’’ kavli ile vakfa lüzûm ve devâm-ı emr mütehattim olduğu beyne’l-ulemâ ma‘lûm ve fî zamâninâ müftâ-bihâ kavl imâm-ı mezbûr olup, vakf-ı mezkûrun teslîmden imtinâ‘ ve nizâ‘ edip hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb hazretlerine terâfu‘ ettiklerinde, hâkim-i müşârunileyh cânib-i vakfa nazar ve mennâ‘un li’l-hayr olmakdan hazer edip, âlimen bi’l-hilâf akd-i mezkûrun sıhhat ve lüzûmuna ve şerâit-i muharrerenin sıhhatine hükm-i şer‘î edip ba‘de’l-yevm vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım ve müseccel olup nakz ve naksına mecâl muhâl oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘âhû fe-innemâ ismuhû ale’l-lezîne yübeddilûne innallâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm. Cerâ zâlike. Hurrire fî evâili Cemâziyelevvel li sene selâsin ve erba‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Umdetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Mustafa Efendi b. Ali Bey kâtib-i yeniçeriyân-ı dergâh-ı âlî sâbıkan, Umdetü’l-a‘yân Safâyî Mustafa Efendi b. Mehmed kâtib-i fodula, Fahrü’l-akrân Emrullah Efendi b. Budak Bey rûznâmeci sâbıkan, Fahrü’l-akrân Mehmed Ağa b. Mahmud an tekā‘üdân-ı ocak, Fahrü’l-küttâb Memi Çelebi b. Emrullah Efendi kâtib-i cây-ı kethüdâ.