.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadâreti Mahkemesi 127 Numaralı Sicil (H. 1090-1091 / M. 1679-1680)
cilt: 55, sayfa: 93
Hüküm no: 52
Orijinal metin no: [13b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İki adet değirmenin vakfedildiğine dair vakfiye

El-hamdü lillâhi’llezî beddele kulûbe (...) hâl ilâ (...) (...) (...) hayrü’s-sahâbe ve hayrü’l-âl. Ammâ ba‘d işbu kitâb-ı sıhhat (...) (...) (...) ve bâdî oldur ki Vilâyet-i Anadolu’da Hamid Sancağı (...) (...) (...) Mahallesi ahâlîsinden sahibeyi’l-hayrât ve’l-hasenât (...) (...) (...) nâm kimesneler meclis-i şer‘-i hatîrde vakf-ı âti’z-zikre (...) (...) (...) eyledikleri kasaba-i mezbûrede vâki‘ merhûm Sultân Alâaddin (...) (...) (...) Memi Çelebi b. Bâkī mahzarında her biri bi-tav‘ihiikrâr (...) (...) (...) el-yevm mülk-i müşterâmız olup (...) mezbûra (...) (...) (...) bir tarafı Mehmed Efendi âsiyâbına ve bir tarafı arz-ı hâliyeye (...) tarîk-ı âm (...) (...) değirmenin ve muttasıl Nuh Efendi Ocağı demekle ma‘rûf lede’l-ahâlî ve’l-cîrân ma‘lûmü’l-hudûd değirmenin yirmi dört sehimden bir sehm-i şâyi‘ini târih-i kitâbdan iki ay mukaddem hasbeten lillâhi’l-Aliyyi’l-Azîm ve haseneten li-rûhi Resûlihi’l-kerîm vakf ve habs ve mütevellî-i mezbûra teslîm eyleyip ol dahi vakfiyet üzre tesellüm eylediğinden sonra şöyle şart ve ta‘yîn eyledi ki zikrolunan iki değirmende hâsıl olan dakīkin yirmi dört sehimden bir sehme isâbet eden dakīk mütevellî-i mezbûr yediyle beher hafta Cum‘a günü câmi‘-i mezbûrda vâ‘iz ve nâsıh olan kimesneye verilip vâ‘iz-i mezbûr beher yevm vech-i meşrûh üzre bir sehme isâbet eden dakīka mutasarrıf ola dediklerinde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘iyi’l-vicâhî vâkıfân-ı mezbûrân semt-i vifâkdan taraf-ı hilâfa atf-ı inân edip vakf-ı akār imâm-ı hümâm muktedâ-yı eimme-i fihâm İmâm Ebû Hanife Numân b. Sâbit -efâza’llâhu siccâle rahmetihî aleyhi bi-adedi’s-sevâbit- katında lâzım olmadığından gayrı imâm-ı rabbânî Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybânî katında vakf-ı şâyi‘ sahîh olmamağla bizim için vakf-ı mezbûrdan rücû‘ emr-i meşrû‘ olmağın rücû‘ ederiz deyü istirdâd-ı mülk edicek mütevellî-i mezkûr mütevekkilen ala’llâhi’ş-Şekûr dahi cevâb-ı bâ-savâba mütesâddî olup fi’l-hakīka hâl zikrolunan minvâl üzredir lâkin imâm-ı hümâm Ebû Yusuf Yakub b. İbrahim mezheb-i şerîfinde şâyi‘in vakfı sahîh ve lâzımdır deyü red ve teslîmden imtinâ‘ ve bu vechile difâ‘ eyleyip her biri hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb -tûbâ-lehû ve hüsnü-meâb- hazretleri huzûrunda müterâfi‘ân olduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh -dâmeti’l-ahkâmü nâfizeten beyne yedeyh- dahi tarafeynin kelâmını ısgā ve taraf-ı vakfı tercîhi ahrâ görüp İmâm Ebî Yusuf mezhebi üzre vakf-ı mezbûrun sıhhat ve lüzûmuna hükm-i sahîh-i şer‘î ve kazâ-i sarîh-i mer‘î kılıp min-ba‘d vakf-ı merkūm bi’l-hükmi’l-merkūm sahîh ve lâzım olup efrâd-ı âferîdeden bir ferde nakz ü tahvîl ve tağyîr ü tebdîl mümteni‘ü’l-ihtimâl oldu. Fe-men beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıfı ale’l-Hayyi’l-Cevâdi’l-Kerîm.

Cerâ zâlike ve hurrire fi’l-yevmi’s-sâlis aşer min-Şevvali’l-mükerrem li-sene tis‘în ve elf.

Şuhûdü’l-hâl: Süleyman b. el-Hâc Sunullah, es-Seyyid Ahmed Çelebi b. Ali Efendi, el-Hâc Mustafa b. Hamza, Mehmed Beşe b. el-Hâc Nasrullah, el-Hâc İsmail b. Abdurrahman, Mustafa b. İsmail, el-Hâc Cafer b. el-Hâc Mahmud, el-Hâc Receb b. Receb, Ahmed b. el-Hâc Hüseyin.