Rumeli Sadâreti Mahkemesi 127 Numaralı Sicil (H. 1090-1091 / M. 1679-1680) cilt: 55, sayfa: 190 Hüküm no: 159 Orijinal metin no: [40b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Süleyman b. Aydın’ın yarı hissesine sahip olduğu bağı Mehmed Çelebi b. Halil’e sattığı
Mahrûse-i Üsküdar kazâsına tâbi‘ İstavros nâm karye sükkânından Süleyman b. Aydın nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîf-i enver ve mahfil-i dîn-i münîf-i ezherde işbu sahibü’l-kitâb Mehmed Çelebi b. Halil mahzarında bi’t-tav‘i’s-sâf ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip yine kazâ-i mezbûra tâbi‘ Çengel nâm karye bağları dâhilinde ayazma kurbünde Miroz Deyresi demekle ma‘rûf mahâlde vâki‘ bir tarafı Takyeci Kiryako bağı ve bir tarafı Karakaş zimmî bağı ve iki tarafı tarîk-ı âm ile mahdûd kırk dönüm eşcâr ve kürûmu mülk bir kıt‘a bağın nısf-ı müfrezi akd-i âtî sudûruna değin silk-i mülk-i sahîhimde münselik olmağın zikrolunan nısf hisseyi cemî‘ tevâbi‘ ve levâhıkı ve kâffe-i hukūk ve merâfıkı ile mezbûr Mehmed Çelebi’ye yüz altmış bir esedî guruşa tarafeynden îcâb ve kabûlü hâvî şurût-ı müfsideden ârî bey‘-ı bâtt-ı sahîh-i şer‘î ile bey‘ ve temlîk ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabûl ve temellük ve tesellüm eyledikden sonra semeni olan meblağ-ı mezbûr yüz altmış bir esedî guruşu merkūm Mehmed Çelebi yedinden bi’t-tamam ve’l-kemâl ahz ü kabz ve tesellüm eyledim semen-i mezkûrdan bir akçe hakkım kalmayıp ve mârrü’z-zikr bağ Bağcı Mustafa nâm kimesnenin ile’l-vefât mülkü olup târih-i kitâbdan on üç sene mukaddem vefât eyledikde mârrü’z-zikr li-ebeveyn karındaşı ve hasren vârisi olan müşteri-i mezbûr Mehmed Çelebi’ye ırsen isâbet edip lâkin mezbûr Mehmed Çelebi sagīr bulunmağla vasîsi olan gāib ani’l-meclis Mehmed Efendi nâm kimesne sagīr-i mezbûrun zarûret-i nafakası olmak üzre bana yüz altmış bir esedî guruşa bey‘ ve kabz-ı semen etmekle mezbûr Mehmed Çelebi zarûret-i nafakası olmadığından mâ‘adâ bey‘-ı mezbûr gabn-i fâhiş ile olmuşidi deyü benden da‘vâ ve hâlâ mârrü’z-zikr bağın mahsûlüne ve husûs-ı mezbûra müte‘allik âmme-i da‘vâdan beni ibrâ etmekle ben-dahi mârrü’z-zikr bağdan gabne müte‘allika âmme-i de‘âvî ve muhâsamât ve eymân ve mutâlebâtdan mezbûr Mehmed Çelebi’yi ibrâ-i âmm-ı kātı‘u’n-nizâ‘la ibrâ ve ıskāt eyledim fîmâ-ba‘d her birimizin âhar ile bi-vechin mine’l-vücûh da‘vâ ve nizâ‘ımız kalmamışdır dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ-hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’l-hâmis min-Saferü’l-hayr li-sene ihdâ ve tis‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Ahmed Efendi b. Hürrem, Mehmed Çelebi b. Hasan Efendi, el-Hâc Mustafa b. Abdullah, Mehmed Çorbacı b. Mahmud, Abdullah Çelebi b. el-müezzin.
|