.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Bab Mahkemesi 54 Numaralı Sicil (H. 1102 / M. 1691)
cilt: 20, sayfa: 328
Hüküm no: 393
Orijinal metin no: [68a-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hüseyin b. Receb b. Ahmed’in terekesinin varislerine teslimi

Vilâyet-i Anadolu’da hâlâ Gedegıra kadısı olan Ahmed Efendi b. Abdülbâki b. Eyüb imzâsıyla mümzâ ve hatmi ile mahtûm ve târih-i kitâb senesi Cumâdelûlâsı evâsıtı târihiyle müverrah nakl-i şer‘î vârid olup, mazmûnu kazâ-i mezbûra tâbi‘ Bağcı nâm karyede sâkin Hasan ve Mahmud ve Meryem evlâd-ı Receb b. Ahmed asâleten ve karındaşları Mustafa ve Ahmed nâm sagīrlerin tesviye-i emirleri için kıbel-i şer‘îden mansûb vasîleri olan mezbûr Mahmud dahi vesâyeten da‘vâ-yı sahîh-i şer‘iyye ile mesbûk istişhâd-ı şer‘î sudûrundan sonra udûl-i müslimînden Ahmed b. Ali b. Durmuş ve Mustafa b. Mustafa b. Abdullah nâm kimesneler li ecli’l-nakl ve’t-tahvîl mahall-i cerh ve ta‘dîle hâzırân olup isre’l-istişhâd, şöyle edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediler ki, mahmiye-i İstanbul’da sâbıkan Defterdâr olan izzetlü Yusuf Efendi’nin hizmetinde iken fevt olan Hüseyin b. Receb b. Ahmed ile mezbûrûn Hasan ve Mahmud ve Meryem ve Mustafa ve Ahmed li ebeveyn karındaşlar olup, babaları ismi Receb b. Ahmed ve anaları ismi Mümine ve maskat-ı re’sleri medîne-i mezbûredir. Müteveffâ-yı mezbûrun verâseti mezbûrûna münhasıradır, gayrı vârisi ve terekesine müstahık olduğu ma‘lûmumuz değildir, tereke-i müteveffâ-yı mezbûru vaz‘-ı yed edenlerden mezbûrûn için hakk-ı taleb ve ahz vardır. Biz bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz, şehâdet dahi ederiz deyu her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye ettiklerinde, gıbbe’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle oldukdan sonra mezbûrûn Hasan ve Meryem tereke-i müteveffâ-yı mezbûrûn hisse-i irsiyelerin taleb-i da‘vâ ve ahz u kabz ve kendilere îsâle ve husûs-ı mezbûr mütevakkıf olduğu umûrun küllîsine vasiyy-i mezbûr Mahmud’u taraflarından vekîl eylediklerinde, ol dahi kabûl ve hizmet-i lâzımesin kemâ-yenbağī edâya ta‘ahhüd ettiğini hâvî bulunmağın mezbûr tereke-i müteveffâ-yı mezbûra bi’l-emâne vaz‘-ı yed eden Mehmed Çelebi b. Ali mahzarında feth ve kırâ’at ve istintâk olundukda, mezbûr Mehmed Çelebi tereke-i müteveffâ-yı mezbûre vaz‘-ı yedini ikrâr, lâkin nakl-i mezbûrun mevlânâ-yı mezkûr kıbelinden vürûdunu inkâr edicek, mezbûr Mahmud’dan nakl-i mezbûrun mevlânâ-yı mezbûr kıbelinden vürûduna beyyine taleb olundukda, zeyl-i nakl-i mezkûrda mektûbü’l-esâmi olan udûl-i müslimînden el-Hâc Ahmed Efendi b. Hasan ve Abdülkādir b. Musa nâm kimesne li ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup isre’l-istişhâd, fi’l-vâki‘ işbu nakil hâlâ Gedegıra kadısı olan mezkûr Ahmed Efendi b. Abdülbâki b. Eyüb kıbelinden vârid olup, biz huzûrumuzda imzâ edip ve mühürleyip hat ve hatmine bizi işhâd etmişlerdi. Biz bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz, şehâdet dahi ederiz deyu her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde, gıbbe’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olmağın, mûcebiyle tereke-i müteveffâ-yı mezbûru merkūm Mahmud’a red ve teslîme mezbûr Mehmed Çelebi’ye tenbîh olunup, mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’s-sânî ve’l-ışrîn min Cumâdelâhire sene 1102.


Şuhûdü’l-hâl: Abdullah Efendi b. İbrahim el-imâm, Mustafa b. Osman, el-Hâc Mustafa [b.] Hüseyin, Ahmed Çelebi b. Mustafa, Ali Bey b. Abdi.