Rumeli Sadâreti Mahkemesi 127 Numaralı Sicil (H. 1090-1091 / M. 1679-1680) cilt: 55, sayfa: 247 Hüküm no: 220 Orijinal metin no: [57b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Osman Paşa b. Mehmed Bey’in el koyduğu Ahmed b. Mehmed ile Murtaza b. Osman’ın evlerinden el çekmesi
Fi’l-asl Vilâyet-i Anadolu’da Karahisar Sancağı’nda Bayramlı kazâsı sükkânından Ahmed b. Mehmed b. Ahmed b. Halil kendi tarafından asâleten ve li-ebeveyn karındaşı Muslı tarafından husûs-ı âti’l-beyâna vekîl olup vech-i şer‘î üzre vekâleti sâbite olmağla vekâleten ve yine karye-i mezbûre sükkânından Murtaza b. Osman b. Ömer b. Halil asâleten Dîvân-ı Hümâyûn-ı şevket-makrûnda meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde zikri âtî hâriciye-i menzile vâzı‘u’l-yed olduğu lede’ş-şer‘i’l-enver zâhir ve mukarre[r] ve hâlâ Ankara vâlîsi olan emirü’l-ümerâ Osman Paşa b. Mehmed Bey mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip medîne-i Hazret-i Ebî Eyyûbi’l-Ensârî -radıye anhü’l-Bârî- mahallâtından Şah Sultân Mahallesi’nde vâki‘ bir tarafı yine Şah Sultân Câmi‘-i Şerîfi haremi ve bir tarafı merhûm Monla Hüsrev vakfı olan bostan ve bir tarafı tarîk-ı âm ile mahdûd deryâ tarafında olan dâhiliyesi büyût-ı adîde ve bahçe ve tarîk-ı âm tarafında hâriciyesinin süflâsı bir kebîr ahır ve havlu ve vustâsı dört bâb oda ve dehliz ve kapı üzerinde bir oda ve ulyâsı kezâlik dört bâb odayı müştemil olan menzil zamanında sadrazam olup mütekā‘iden mahalle-i mezkûrede sâkin iken bundan akdem vefât eden merhûm ve mağfûrun-leh Boynueğri Mehmed Paşa b. Halil’in ile’l-vefât silk-i mülkünde münselik ve cedlerimiz mezbûrân Ahmed ve Ömer merhûm-ı mezkûr Mehmed Paşa ile li-ebeveyn karındaşlar olup ba‘de-vefâtihî verâseti zevcesi Âişe bt. Abdullah ile bize münhasıra iken merhûm-ı mezkûrun vefâtında biz âhar diyârda bulunmağla zevcesi mezbûre Âişe’den gayrı zâhirde vâris-i ma‘rûfu ol[ma]mak zu‘muyla selâse-i erbâ‘-ı terekesini beytü’l-mâl için kabza me’mûr olan silâhdâr kâtibi Mehmed Efendi b. Ahmed sâir tereke ile menzil-i mezbûrun selâse-i erbâ‘ına vaz‘-ı yed etmekle biz dahi sitte ve seb‘în ve elf senesi Ramazanü’l-mübâreki selhinde bi’l-fi‘il Rumeli Kādıaskeri olan Abdurrahim Efendizâde Mehmed Efendi huzûrunda biz merhûm-ı müşârün-ileyhin ber-vech-i muharrer vârisleri olup hatta merhûm-ı müşârün-ileyh hâl-i hayatında bizim için mezbûrân Ahmed ve Muslı benim li-ebeveyn karındaşım Ahmed’in sulbî oğlu Mehmed’in sulbî oğulları ve mezbûr Murtaza dahi âhar li-e[beve]yn karındaşım Ömer’in sulbî oğlu Osman’ın sulbî oğlu ve vârislerimdir deyü ikrâr ve bizi tasdîk edip merhûm-ı mûmâ-ileyh musırrân [ve]fât etmekle mukarrun-leh bi’n-neseb cihetinden vârisi olduğumuzu mezbûr silâhdâr kâtibi Mehmed Efendi muvâcehesinde da‘vâ ve müdde‘âmızı yine paşa-yı müşârün-ileyhin etbâ‘ından Mehmed Efendi b. İsa [ve] Mustafa Bey b. Ahmed ve Yusuf Bey b. Abdullah ve Mehmed Ağa b. Sefer ve Murtaza Bey b. Abdullah şehâdetleriyle şer‘an isbât eylediğimizde hâkim-i müşârün-ileyh dahi ba‘de’t-ta‘dîl ve ve’t-tezkiye şehâdetlerini kabûl ve mûcebiyle verâsetimize hükmedip yedimize hüccet-i şer‘iye dahi verilmiş-iken mezbûr Osman Paşa zikrolunan hâriciye-i menzil[e] bi-gayr-ı hakkın vaz‘-ı yed eder suâl olunup zikrolunan selâse-i erbâ‘-ı hissemizden kasr-ı yed ve bize teslîme tenbîh olunmak matlûbumuzdur deyü müşârün-ileyh Mehmed Efendi’nin imzâsıyla mümzât ve hatmiyle mahtûme ve târih-i mezkûr ile merhûme [müverrah] hüccet-i şer‘iye ibrâz edip fi’l-hakīka mazmûnu min-külli’l-vücûh takrîr-i meşrûhlarına muvâfık bulunmağın gıbbe’s-suâl paşa-yı müşârün-ileyh cevâbında fi’l-hakīka menzil-i mahdûd-ı mezbûr merhûm-ı müşârün-ileyhin ile’l-vefât mülkü olup vefât eyledikde Erzurum Sancağı’nda Orduy? kazâsına tâbi‘ Fâlcılı? nâm karye sükkânından Mustafa Ağa b. Ahmed nâm kimesne ihdâ ve semânîn ve elf senesi Cemâziyelûlâ’sında merhûm-ı müşârün-ileyhin vâlidesi Döne bt. Durmuş’un [li]-ebeveyn kız karındaşı Râbia’nın sadrî oğlu ve zî-rahm cihetinden vârisi olduğunu paşa-yı müşârün-ileyh hâl-i hayatında ikrâr edip mukarrun-leh bi’n-neseb vechi üzre verâsetini hasm-ı câhid muvâcehesinde ba‘de’l-isbât menzil-i mezbûru ahz ve hâriciyesini Osman Ağa nâm kimesne[ye] semen-i ma‘lûma bey‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’t-tesellüm elli beş bin akçe semen-i makbûza bana bey‘ ve teslîm ben-dahi iştirâ ve tesellüm edip sâir emlâk gibi mutasarrıfım mezbûrûn ber-vech-i meşrûh merhûm-ı müşârün-ileyhin verâsi [vârisi] olduğu ma‘lûmum değildir deyü mazmûn-ı hüccet-i mezkûreyi bi’l-külliye inkâr ettiğinden mâ‘adâ müdde‘iyân-ı mezbûretân [mezbûrân] bundan akdem paşa-yı [58a] müşârün-ileyh hâl-i hayatında menzil-i mahdûd-ı mezbûru ba‘de’t-tahliye âhar li-ebeveyn karındaşımız olup hizmetinde olan diğer Ahmed’e hîbe ve temlîk ve teslîm ol dahi ittihâb ve kabûl ve kabz edip menzil-i mezbûr merkūm diğer Ahmed’in mülk-i mevhûbu oldukdan sonra karındaşımız mezkûr diğer Ahmed dahi fevt olup menzil-i mezbûr ırsen bize intikāl etmişdi deyü merhûm-ı müşârün-ileyhin zevcesi merhûme Âişe muvâcehesinde da‘vâ eylediklerinde mezbûre inkâr edip menzil-i mezbûrun hâriciye ve dâhiliyesi beyninde Haremeyn-i Şerîfeyn vakfından olan arsa üzerindeki binâ ile ebniye-i memlûke mümtâz olmayıp mâni‘-i kabz olmağın isbât edememekle bâlâda tafsîl olunan minvâl üzre paşa-yı müşârün-ileyhden kendülere ırsen isâbet eylediğini müfettiş huzûrunda tekrar da‘vâ etdiklerinde müterâfe‘un-ileyh da‘vâları tenâkuz oldu deyü mezbûrları men‘ edip hüccet dahi vermişdir deyü def‘le mukābele ve hüccet-i mezbûreyi ibrâz eyledikde gıbbe’l-istintâk mezbûrân cevâblarında fi’l-vâki‘ merhûm-ı müşârün-ileyh hâl-i hayatında menzil-i mezbûru karındaşımız mezbûr diğer Ahmed’e ba‘de’t-tahliye hîbe ve teslîm ol dahi ittihâb ve kabûl ve kabz edip ba‘dehû [ba‘de]-vefâtihî bi-tarîkı’l-irs mezbûr Ahmed’den bize intikāl etmişidi deyü da‘vâ ve müdde‘âmızı isbât edemeyip ba‘dehû merhûm-ı müşârün-ileyhden müntakil mûrisimizdir deyü da‘vâ eylediğimizde hâkim-i müterâfe‘un-ileyh da‘vânız tenâkuz oldu deyü bizi men‘ edip hüccet dahi vermişidi lâkin husûs-ı mesfûru hâlâ şeyhülislâm müfti’l-enâm hazretlerinden istifsâr etmişidi deyü fetvâ-yı münîfe ibrâz edip nazar olundukda Zeyd-i müteveffânın terekesinden olmak üzre zevcesi Hind’in yedinde olan bir menzil için Amr ve Bekir ve Bişr gelip Zeyd sıhhatinde menzil-i mezbûru müteveffâ karındaşımız [Halid’e] hayatında ba‘de’t-tahliye hîbe ve teslîm edip ba‘dehû Halid fevt oldukda hasren vârisleri olmağla bize irsle intikāl eyledi deyü kādı huzûrunda da‘vâ ve Hind inkâr eyledikde mezbûrlar müdde‘âlarını isbât edememekle dönüp Zeyd bizim için sıhhatinde li-e[beve]yn karındaşım oğullarıdır deyü ikrâr ve bizi dahi tasdîk ettikden sonra Zeyd musırrân vefât edip vâris-i ma‘rûfu olmamağla mukarrun-leh bi’n-neseb cihetinden vârisleri olmağla menzil-i mezbûrun selâse-i erbâ‘ı Zeyd’den bize intikāl etmişidi deyü da‘vâ eyleseler mesmû‘a olur mu el-cevâb olur, bu sûretde mürâfa‘a oldukları kādı Amr ve Bekir ve Bişr’e siz menzil-i mezbûru Halid’den kendinize irsle intikāl ettiğini da‘vâdan sonra Zeyd’e verâset tarîk ile da‘vânız tenâkuz olur deyü mezbûrları da‘vâlarından men‘ edip Hind’e bir hüccet verse hüccet-i merkūme ma‘mûlün-bihâ olur mu el-cevâb olmaz deyü buyurulmağın merkūm Osman Paşa’nın def‘-i meşrûhuna iltifât olunmayıp müdde‘iyân-ı mezbûretândan [mezbûrândan] mazmûn-ı hüccet-i mezkûreye beyyine taleb olundukda zeyl-i hüccet-i mezkûrede mektûbü’l-esâmî olan udûl-i ahrâr-ı ricâl-i Müslimînden olup mahmiye-i mezbûrede Mi‘mâr <> Ayas Mahallesi’nde sâkin Hüseyin Çelebi b. Ahmed ve mahrûse-i Üsküdar’da Reis Mahallesi’nde sâkin Mehmed Çelebi b. Pîrî nâm kimesneler li-ecli’[ş-şehâde] meclis-i mezbûra hâzırân olup isre’l-istişhâd fi’l-vâki‘ müdde‘ân-ı [müdde‘iyân-ı] mezbûretân [mezbûrân] Ahmed ve Muslı sene sitte ve seb‘în ve elf Ramazanü’l-mübâreki selhinde bi’l-fi‘il Rumeli Kādıaskeri olan Abdurrahim Efendizâde Mehmed Efendi huzûrunda paşa-yı müşârün-ileyhin ber-vech-i muharrer vârisleri olup hatta merhûm-ı müşârün-ileyh Mehmed Paşa hâl-i hayatında mezbûrûn için mezbûrân Ahmed ve Muslı benim li-ebeveyn karındaşım Ahmed’in sulbî oğlu Mehmed’in sulbî oğulları ve mezbûr Murtaza dahi âhar li-ebeveyn karındaşım Ömer’in sulbî oğlu Osman’ın sulbî oğlu ve vârislerimdir deyü ikrâr ve mezbûrûndan [58b] tasdîk edip merhûm-ı mûmâ-ileyh musırrân-ileyh fevt olup mukarrun-leh bi’n-neseb cihetinden verâsetlerini vaz‘-ı yed eden silâhdâr kâtibi mezbûr Mehmed Efendi muvâcehesinde da‘vâ ve müdde‘âlarını paşa-yı müşârün-ileyhin etbâ‘ından Mehmed Efendi b. İsa ve Mustafa Bey b. Ahmed ve Yusuf Bey şehâdetleri ile şer‘an isbât ettiklerinde müşârün-ileyh Mehmed Efendi dahi ba‘de’t-ta‘dîl ve ve’t-tezkiye şehâdetlerini kabûl ve mûcebince bizim huzûrumuzda verâsetlerine hükmedip işbu hüccet-i şer‘iye tahrîr olundukda imzâ edip yedlerine vermişidi biz bu mazmûn-ı hüccet-i mezbûreye şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iye eylediklerinde şâhidân-ı mezbûrân ta‘dîl ve tezkiye için savb-ı şer‘den irsâl olunan Mustafa Efendi b. Abdülaziz evvelâ zikrolunan Mi‘mâr Ayas Mahallesi’ne varıp ahâlîsinden İmâm Abdüllatif b. Ahmed ve Mehmed Efendi’[den] Hasan’ın [Hüseyin’in] keyfiyet-i hâlini istikşâf etdikde mezbûr adl ve makbûlü’ş-şehâde olduğunu her biri haber verdiklerinden sonra zikrolunan Reis Mahallesi’ne varıp ahâlîsinden Hatîb Davud Efendi b. Abdullah ve Müderris Ahmed Efendi b. Mehmed’[den] Mehmed’in keyfiyet-i hâlini istihbâr etdikde şâhid-i mezbûrun adl ve makbûlü’ş-şehâde olduğunu her biri haber vermeğin vâki‘ hâli mezbûr Mustafa Efendi mahâllinde ketb ü terkīm edip ba‘dehû cânib-i şer‘den ma‘an irsâl olunan Hasan Beşe b. Cum‘a ile meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr etmeğin emr-i ta‘dîl ve tezkiye tamam ve şehâdetleri makbûle olmağın mûcebiyle ba‘de’l-hükm zikrolunan selâse-i erbâ‘-ı menzilden kasr-ı yed ve mezbûrâna teslîme merkūm Osman Paşa’ya tenbîh birle mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’l-işrîn min-Saferü’l-hayr li-sene ihdâ ve tis‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Umdetü’l-erbâbü’[t-tahrîr] ve’l-kalem Ali Efendi Tezkire-i evvel, zübdetü’l-erbâbü’t-tahrîr ve’l-kalem Mustafa Efendi Tezkire-i sânî, Çavuşbaşı Mehmed Ağa, Muhzır Mehmed Ağa, Mehmed Efendi Kâtib Çavuşu, Ahmed Ağa, Mehmed Ağa Çavuş b. Çavuş, el-Hâc Kemâleddin b. Müyesser, Süleyman Çavuş el-Mübâşir, el-Hâc Mehmed Ağa b. Mehmed, Yusuf Ağa tâbi‘-i Mehmed Efendi, Ahmed Ağa el-Bosnevî, Osman Ağa Muhzırân, Hüseyin Ağa el-Kethudâ.
|