.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Bab Mahkemesi 92 Numaralı Sicil (H. 1120-1121 / M. 1709)
cilt: 60, sayfa: 471
Hüküm no: 539
Orijinal metin no: [75a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hoca Üveys Mahallesi’nden Kamer Hatun bt. Sinan Bey’in emlak ve para vakfiyesi

Hamd-i bî-had ve sipâs-ı bî-kıyâs ol Hâlık-ı cinn ü nâs olan mübdi‘-i bî-âlet ve muhteri‘-i bî-illet -alet kudretühû ve cellet hikmetühû- cenâbına maksûrdur ki nev‘-i bedî‘ü’ş-şân olan insanı merâtib ve derecât üzere ihtirâ‘ ettiğinden sonra nisâ ve ricâlden ba‘zına envâ‘-ı mülk ve mâl mukadder edip eyâdî-i müeyyedelerin menâhic-i hayrât ve meberrâta makarr ve mâl ü menâllerin mesârif-i hasenâta ve sadakāta mazhar kılmağın mesûbât-ı celîle ve ucûr-ı cezîle mukadder kılmışdır ve sılât-ı salavât-ı vasılât ol mu‘ayyin-i kemmiyyet ve keyfiyet-i savm u salât ve mübeyyin-i evzâ‘-ı envâ‘-ı sadakāt olan Şâri‘-i meşâri‘-i şer‘-i mübîn ve Mürsel-i “ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l-âlemîn” hazretine ki Makām-ı Mahmûd’un sāhibi ve livâ-i ma‘kūdün sâhibi olup dalîlân-ı evdiye-i taleb olanları levâmi‘-i envâr-ı şer‘-i mübîn ile sûy-ı selâmete da‘vet eyledi ve dürûd-ı bî-kerân Âl-i izzet-mâl ve siyâdet-nisâb ve sevâbit-i felek-i hidâyet olan Ashâb-ı izzet-nisâbına ki turuk-ı hakka hâdîler ve sübül-i tevfîka münâdîlerdir.

Hüve hasbî

Mâ süfira fî-matâvî hâze’s-sifri’l-merfû‘ ve nümika fî-dâhili hâze’l-kitâbi’l-meşrû‘ min-asli’l-vakfı ve tefâsîli’ş-şürûtı ale’n-nemati’l-mu‘teberi’l-mebsût cerâ küllühû ledeyye ve tebeyyene cemî‘uhû beyne yedeyye ve hakemtü bi-sıhhati’l-vakfi ve lüzûmihi fî-husûsihî ve umûmihî âlimen bi’l-hilâfi’l-cârî beyne’l-eimmeti’l-eşrâf zeberahü’l-fakīr Abdullah b. Lütfullah el-Kādı bi’l-askeri’l-muzafferi bi-Rumeli ufiye anhümâ.

Elhamdü lillâhi azze ve celle

Sebete indî aslü’l-vakfi ve fürû‘uhû bi-şehâdeti adleyni hümâ el-Mevle’l-mükerrem Seyyidünâ Abdülbâki Efendi eş-şehîr bi-Dursunzâde ve Mehmed b. Vildan fî-vechi hasm-ı şer‘î-i câhid fe-hakemtü bi-sıhhati’l-vakfi ve lüzûmihi ve neffeztü’l-hükme’s-sâbıke mine’l-merhûm el-mevle’l-vâzı‘î havâtime eslâfihî hâze’l-kitâbü harrerehü’l-abdü’l-fakīru ilallâhi azze ve celle Mehmed b. Ebûbekir el-me’mûru bi-simâ‘ı hâze’l-müdde‘i’l-ma‘lûm bi-hâze’l-vakf min-kıbeli kādı’l-askeri bi-Rumeli edâmallâhu fazlehû ve adlehû

Ba‘dehû bâ‘is-i tahrîr-i rıkk-ı menşûr ve sebeb-i tahrîr-i hâze’s-sütûr oldur ki işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın hâfizası sâhibetü’l-hayrâti’l-mebrûre râgıbetün fi’l-hasenâti’l-meşkûre umdetü havâtîni’l-muhsanât zübeydetü’l-asri bi’l-ahlâkı li’l-muhsinât el-mahfûfetü bi-sunûfı avâtıfi’l-Meliki’l-Mennân mahrûse-i İstanbul’da Hoca Üveys Mahallesiʼnde sâkine olan Kamer Hatun bt. Sinan Bey -edâmallâhu te‘âlâ iffetehâ ve ismetehâ [75b] ve zâda’llâhü te‘âlâ devletehâ ve izzetehâ- fikr-i sedîd ile tefekkür ve re’y-i reşid ile tedebbür edip Cenâb-ı Rabbi’l-erbâb-ı mâlikü’r-rikāb -cellet azametühû ve alet kudretühû- hazretlerinden kendiye feyezân eden ni‘am-ı bî-pâyân “ve in te‘uddû ni‘meta’llâhi lâ tuhsûhâ” vefkınca bir hadd ile mahdûd ve bir add ile ma‘dûd olmak mertebesinden dûr ve dâire-i imkândan mehcûr idiğin mülâhaza edip ve bu dâr-ı dünyâ medâr-ı fenâ ve makarr-ı anâ menâzili mesâibe süknâ mesâbe ma‘nâdır selâmetine sekāmet hemtâ mülâyemetine melâmet hemtâ meserreti ile melâleti müte‘âkib izzeti ile zilleti mütenâvib ferahı terahına muttasıl ni‘metinden nikmeti gayr-ı munfasıl vücûduna adem emzim [lâzım] sıhhatine sekam mülâzım çün bu minvâl üzere âhir-i ahvâl ehvâl olmak muhakkak ve mâl-ı mâl u âmâl fenâ ve zevâl bulmak musaddakdır lâ-cerem âkıl oldur ki bir saʻatde gāfil olmayıp hâl-i âfiyetde mâl-ı âkıbeti tefekkür edip bu mezra‘a-i âhiret olan dünyâda tohm-ı hayrâtı zirâ‘at ve tenmiye-i hasenâtdan tehyie-i bezâ‘at ede bu kazâyâ-yı vâzıhatü’l-medlûl ve mukaddemât-ı vâcibetü’l-kabûlü tamam müşâhede edip “ahsin kemâ-ahsena’llâhü ileyke” emrinde gāyet-i tenbîh ile mütenebbih ve nihâyet-i intibâhla müntebih oldukda Cenâb-ı Hak’dan kendiye vâsıl olan mevâhib-i bî-şümârın şükrünü tekrar ve mazhar-ı avâtıf-ı Sübhâniye olduğun tezkâr edip lâ-cerem tahsîl-i kurebât-ı hüsnâ ve def‘-i akabât-ı ukbâ için mülk-i sahîh ve hakk-ı sarîhi olan emvâl ve emlâkinden bazısını bu kitâb-ı şer‘iyyü’l-hitâbda merkūm ve bu silk-i sutûr-ı mer‘iyyü’s-süfûrda manzûm olduğu üzere vakf edip lüzûm ve tamam-ı esnâf-ı evkāf lühûk-ı hükm-i hâkimi’l-vakte mevkūf ve rüsûm-ı ahkâm-ı ecnâs-ı ahbâs tenfîz-i kādıya ma‘tûf olup bi-hasebi’ş-şer‘i’l-kavîm ve bi-mukteza’d-dîni’l-müstakīm irâdet-i hükm i‘lâm ile’l-hâkim ikrâr inde’l-kādı ve da‘vâ-yı rücû‘ şey’-i mütehattim olmağın hatun-ı sâlifetü’z-zikr ve’s-sıfât -tekabbelallâhu te‘âlâ külle mâ sadare anhâ mine’l-a‘mâli’s-sâlihâti ve’l-hayrât- kıbelinden vakf-ı âti’z-zikri ikrâra ve li-ecli’t-tescîl rücû‘a vekîl olup vekâleti hasm-ı şer‘î mahzarında mahalle-i mezbûre imâmı Mevlânâ Mustafa b. Mehmed ve Vildan b. Hüseyin şehâdetleriyle sâbite olan fahrü’l-eşbâh Hacı Ya‘kub Bey b. <> Abdullah meclis-i şer‘-i şerîf ve mahfil-i dîn-i münîfde evkāf-ı câiyeyi teslîm ve tescîl için mütevellî ta‘yîn olunup tevliyet-i mahkiyyesi şâhidîn-i merkūmîn şehâdetleriyle sâbite olan fahru esbâbi’t-teyakkuzı ve’l-intibâh Hüsrev Bey b. Abdullah mahzarında ikrâr u i‘tirâf edip mezbûre müvekkilem olan vâkıfe-i aliyyetü’ş-şân tâlibetü’r-rızâi’r-Rahmân niyet-i sâfiye ve azîmet-i vâfiye ile mahalle-i mezbûrede vâki‘ olup elli bir bâb odaları ki cümlesi vâkıfe-i mezbûreye intimâ ile ma‘lûm ve meşhûr olmağın tahdîd ve ta‘yînden müstağnîlerdir ve bir mikdârı çardaklı ve bir mikdârı çardaksızdır ve bunlara karib olup ol dahi ma‘lûm olmağla tahdîdden ganî olan bir halvetlice bir hamam-ı sagīri dahi cümle tevâbi‘ ve levâhıkları ve âmme-i menâfi‘ ve merâfıkları ile hasbeten lillâhi te‘âlâ ve haseneten li-rûhi resûlihi’l-mu‘allâ vakf ve habseyledi ve şöyle şart eyledi ki zikr olunan odalar ile hamam ücret-i mu‘tâde ile icâreye verile ve hâlâ çardaksız odaların ecr-i misli yevmî bir akçe ve çardaklı odaların ecr-i misli yevmî iki akçedir bundan eksik icâreye verilmeye ve bundan ziyâde ile baʻzı ehl-i fısk u fesâd tâlib olur ise verilmeye diyâreyn-i yevm-i cezâda ikāba müstehak ola mehmâ-emken sulehâya ve musallî olan kimesnelere verile ziyâde ücrete nazar olunmaya ve hâsıl olan ücretinden beş nefer mümin ve sâlih ve üzerine lâzım olan hizmeti edâya gayr-ı müsâmih olan mücevvid ehl-i Kur’ân’ın her birine yevmî ikişer akçe verile şu şartla ki her gün âti’z-zikr olan eczâ-hânlar ile mevzi‘-i mu‘ayyene-i âti’z-zikrde ba‘de salâti’s-subh cem‘ olup her biri teennî ve tertîl ile Kur’ân-ı azîm ve Furkān-ı kerîm’den bir cüz’-i şerîf tilâvet edip sevâbını vâkıfe-i mezbûrenin babası merhûm ve mebrûr Sinan Bey mezkûr rûhuna hediye edeler ve yevmî iki akçe dahi bir sâlih ve deyyin ve marzî-i mütedeyyin mücevvid-i ehl-i Kur’ân olan kimesneye verile ol dahi her gün huzûr-ı kalb ile teennî ve tertîl ile Sûre-i Yâsîn-i şerîf tilâvet edip sevâbını mezbûr Sinan Bey rûhuna hibe ede ve altı nefer ehl-i salâh olan mücevvid ehl-i Kur’ân’ın her birine yevmî ikişer akçe verile şu şartla ki her gün ba‘de salâti’s-subh vâkıfe-i mezbûre mahalle-i mezkûrede kendiye medfen olmak için binâ eyledikleri türbe-i latîfede cem‘ olup bilâ-sür‘atin ve ta‘cîl teennî ve tertîl ile her biri birer cüz’-i şerîf tilâvet eyleye ara yerde dünyâ kelâmı etmeyip ve kable’t-tamam tilâvetden ferâgat etmeyip her cüz’-i şerîfi tamamca tilâvete mülâzemet üzere olup bu tâlîlerin biri tilâvet ettiği cüz’-i şerîfin tilâvetinden mahz-ı rızâ-i şerîf-i Rabbi’l-âlemîn kasd eyleye ve biri dahi tilâvet ettiği cüz’-i şerîfin sevâbını hazret-i habîbullah Muhammedün resûlullâh te‘âlâ aleyhi ve sellem rûh-ı şerîflerine hibe eyleye ve biri dahi tilâvet ettiği cüz’-i şerîfin sevâbını hazret-i çehâr-yâr-ı güzîn rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în ervâh-ı müfeyyızatü’l-irtiyâhlarına hibe ede ve biri dahi tilâvet ettiği cüz’-i şerîfin sevâbını mezbûre vâkıfenin vâlideleri merhûme ve mebrûre Havvâ Hatun rûhuna hibe ede ve biri dahi tilâvet eylediği cüz’-i şerîfin sevâbını hâl-i hayatda olan mezbûre vâkıfenin zevci olan fahrü’l-a‘yân Osman Ağa b. Abdurrahman -zîde kadruhu- rûhuna hediye ede ve zikr olunan eczâ-i şerîfeden [76a] mezbûre vâkıfe rûhiʼçün tilâvet olunan cüz ile mezbûre Havvâ Hatun rûhiʼçün olunan iki cüzleri mahalle-i mezbûrede sâkin olan Seyyid Mehmed b. es-Seyyid Ahmed nâm kimesne tilâvet eyleye hayatda oldukça ba‘dehû re’y-i hâkime müfevvaz ola ve bâkī kalan eczâ-i şerîfenin tilâvetini ve sâbıku’z-zikr Sûre-i Yâsîn-i şerîf’in tilâvetini mezbûre vâkıfe kendi utekāsından ve zevceleri Osman Ağa’nın utekāsından tilâvete kādir olanlara şart eyledi ve zikr olunan utekālardan sonra evlâdlarından ve evlâd-ı evlâdlarından tilâvete kādir olanlara şart eyledi ve dahi şöyle şart eyledi ki zikr olunan eczâ-hânân içlerinden bir tecvîd ilminde mâhir olup ve zühûb-ı nefs [hûb-nefes] olanı ihtiyâr eyleyip ser-mahfil edeler ve zikr olunan vakfın tevliyeti ve azl ü nasbı tebdîl ve tağyîri mâdemki vâkıfe hayatda ola onlara meşrûta ola erbâb-ı vezâifden ve sâir husûsunda olan tasarrufât-ı şer‘iyyesine kimesne mâni‘ ve müzâhim olmaya ve kendilerden sonra ancak tevliyet evlâd-ı encâdına ba‘dehum evlâd-ı evlâdlarına neslen ba‘de neslin ve fer‘an ba‘de aslin inkırâza varınca meşrûta ola tâ silsileleri sânehumullâhü te‘âlâ ani’l-inkırâz münkarız ve münkatı‘ olunca tevliyete mutasarrıf olalar bunların inkırâzından sonra mezbûr Hüsrev Bey b. Abdullah ba‘dehû mezbûr Hüsrev Bey’in evlâdına ve evlâd-ı evlâdına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdına tâ inkırâza varınca meşrûta ola baʻde’l-inkırâz mezbûr Osman Ağa’nın utekāsının evlâd-ı evlâd-ı evlâdına ba‘dehû re’y-i hâkim ile mahalle-i mezbûreden bir dindâr ve müstakīm ve maslahat-güzâr bir tevliyet uhdesinden gelir kimesneye oluna ve her kim vakf-ı mezbûra mütevellî olur ise yevmî on akçeye mutasarrıf ola ve yevmî iki akçe ile bir müstakīm kimesne kâtib olup istikāmet üzere evkāf-ı mezbûrenin mahsûlâtını ve mesârifini kalîl ü kesîr ne ki var ise mâh be-mâh defter edip her re’s-i senede bir muhâsebe defterin göstere ve müsennâ ve mükerrerden kemâl-i hazer üzere ola ve yevmî iki akçe ile bir emîn ve müstakīm kimesne câbî olup ve bir sâlih ve mütedeyyin ve istikāmet ve salâhı mütebeyyin kimesne nâzır olup yevmî iki akçeye mutasarrıf ola ve her re’s-i senede mütevellî-i vakfın muhâsebesini gördürmekde gereği gibi sa‘y eyleye ve yine mahalle-i mezbûrede hâlâ vâkıfe-i mezbûre içinde sâkine olup fevkānî ve tahtânî odaları ve hukūk ve menâfi‘i müştemil olup ve lede’l-ahâlî vâkıfe-i mezbûreye intimâ ile ma‘lûm ve meşhûr olmağın tahdîd ve ta‘yînden ganî olan menzili dahi vakf ve habsedip şöyle şart eyledi ki mâdemki kendiler lâbis-i hayât ile mütelebbise olalar zikr olunan menzile vakfiyet üzere mutasarrıf olalar ve kendilerden sonra evlâd-ı encâdları ile’l-inkırâz içinde sâkinler olmağla mutasarrıflar olalar baʻde’l-inkırâz -sânehüm ani[‘l-inkırâzı]’l-melikü’l-Feyyâz- mezbûr Hüsrev Bey sâkin ola ba‘dehû evlâd ve evlâd-ı evlâd ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdı inkırâza varınca sâkin olup ba‘dehû mütevellî-i vakf bunu dahi ücret-i mu‘tâde ile icâreye verip hâsıl olan gallesinin nısfını zabt edip her senede leyle-i Regāib’de ve leyle-i Berât’da ve leyle-i Kadir’de ve iki bayram gecelerinde ve yevm-i âşûrâda ta‘âm pişirip fukarâya tevzî‘ etmek üzere ta‘âma harc u sarf ede ve nısf-ı âharını dahi zabt edip evkāf-ı mezbûre zevâidine ilhâk edip sâlifü’z-zikr olan akārâtın imâreti ve meremmetini ve lâzım gelir ise müceddeden binâsına sarf eyleye ammâ harcda isrâfdan ve meremmet az iken etmeyip harc-ı kesîre müeddî olmakdan kemâl-i hazer üzere ola ve sâbıkā babaları mezbûr Sinan Bey b. Mahmud mahalle-i mezbûre avârızı için yirmi bin akçe vakf eyleyip her onu her senede on bir akçe hesâbı olmak üzere istiğlâl ve istirbâh olunup hâsıl olan ribhden mahalle-i mezbûre fukarâsının avârızı verile deyü şart etmişidi hâlâ mezbûre müvekkilem dahi mezbûr babası vakfına ilhâkan on bin akçe vakıf edip cümle avârız-ı mahalle-i mezbûre için vakıf olan otuz bin akçe olup şöyle şart eylediler ki cümle nukūd rehn-i kavî ve kefîl-i melî ile her on dirhemi on bir dirhem olmak üzere istiğlâl ve istirbâh olunup hâsıl olan ribhi lâzım oldukça mahalle-i mezbûrenin avârızına sarf olunup bâkī ne kalırsa mütevellî-i mezbûr hıfz edip evkāf-ı mezbûre zevâidine ilhâk eyleye ve bundan mâ‘adâ sekiz bin fıddî râyicü’l-vakt akçeyi cümle mâlından ifrâz ve kemâl-i imtiyâz ile sâirlerinden mümtâz kıldığından sonra vakf ve habsedip şöyle şart eyledi ki bu dahi sâbıkā zikr olunan mâl gibi her on dirhemi yılda on bir olmak üzere rehn-i kavî ve kefîl-i melî ile istiğlâl ve istirbâh oluna ve hâsıl olan ribhinden bir ehl-i Kur’ân olan fakīrü’l-hâl kimesneye yevmî bir akçe verile şöyle şart eyledi ki her gün bir kere Sûre-i Yâsîn-i şerîf tilâvet edip sevâbını Raziye bt. Abdullah rûhuna hediye ede ve zikr olunan tilâvet-i Yâsîn Hafsa Hatun hayatda oldukça ona meşrûta ola ve yevmî bir akçe dahi merhûme Mihri Hatun bt. Abdullah rûhiʼçün her gün bir kere Yâsîn-i şerîf tilâvet eden kimesneye verile ve bu tilâvet dahi mezbûre Hafsa Hatun hayatda oldukda Hafsa Hatun’a meşrûta ola ve bâkī ne kalır ise cihet-i tevliyet ola ve bu tevliyeti dahi mezbûre vâkıfe kendi nefsine ba‘dehâ evlâdına ba‘dehum mezbûr Hüsrev Bey’e ba‘dehû evlâdına ba‘dehum evlâd-ı evlâdına inkırâza varınca şart eyledi ve mahalle-i mezbûrede vâki‘ olup mezbûre vâkıfe sâbıkā Mehmed Subaşı [76b] b. Abdullah’dan satın almağa mâlike olmağla ma‘rûf olup lede’l-ahâlî ma‘lûm ve meşhûr olmağın tahdîd ve ta‘yînden ganî olan menzili ve Sarrac Ali b. Mehmed’den ve Mehmed b. Yusuf’dan iştirâ eylemek ile mâlike olduğu lede’l-ahâlî ma‘lûm ve meşhûr olmağın tahdîd ve ta‘yînden ganî olan menzilleri dahi mezbûre Kamer Hatun vakf ve habseyleyip şöyle şart eyledi ki mezbûr Mehmed Subaşı’dan iştirâ eylediği evlerin nısfına zevcleri mezbûr Osman Ağa’nın utekāsından Davud Bey b. Abdullah ve nısf-ı âharına utekā-i mezbûreden Mustafa Bey b. Abdullah sâkin ola ve bunlardan sonra evlâdları ve evlâd-ı evlâdları inkırâza varınca sâkin olalar evlâd bi’l-külliye münkarız oldukda vakfın mütevellîsi zabt edip kirâya vere ücretin vakf-ı mezbûrun zevâidine ilhâk eyleye ve sâlifü’z-zikr Sarrac Ali’den iştirâ olunan menzilin süknâsını utekā-i mezbûreden Yusuf Bey ile Ali Bey nâm kimesnelere ve bunların evlâdına ve evlâd-ı evlâdına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdına inkırâza varınca şart eyledi bunların inkırâzından sonra bunu dahi vâkıf-ı mezbûrun mütevellîsi zabt edip kirâya vere ve ücretin vakf-ı mezbûrun zevâidine ilhâk eyleyip mesârife sarf eyleye ve sâbıku’z-zikr Mehmed’den iştirâ olunan menzilin süknâsını kendi utekātından Mehlika bt. Abdullah ve Rukiye bt. Abdullah ve Zahide bt. Abdullah nâm hatunlara şart eyledi ve bunlardan sonra evlâdları ve evlâd-ı evlâdları ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdları mutasarrıf olalar inkırâza varınca bunlardan biri vefât ettikde hissesine hayatda olanları mutasarrıf olup hâricden kimesne bunlardan bir ferd var iken dahle kādir olmaya bunlar bi’l-külliye münkarız olduklarında bu menzili dahi vakf-ı mezbûrun mütevellîsi zabt edip icâreye vere ve ücretin vakf-ı mezbûrun mahsûlüne ilhâk eyleye ve şöyle şart eyledi ki zikr olunan menâzilde sâkin olanlar eğer nefs-i mevkūfün-aleyhlerdir ve eğer onların evlâdından dâimâ vâkıfe-i mezbûreyi duʻâ-yı hayrdan ferâmûş etmeyeler leyl ü nehâr akīb-i salâtda ve sâir evkāt-ı şerîfede rûhuna duʻâ etmek üzere olalar ve şart eylediler ki zikr olunan elli bâb odalar dahi bir odabaşı olan kimesneye verile içinde bilâ-ücret sâkin ola şu şart ile ki odaları yaramaz kimesnelerin girmesinden hıfz eyleye deyü sâlih olanlara ri‘âyet ede fâsık olanlarını ihrâc ede kendi ihrâcına kādir olmadığını ehl-i hükme i‘lâm ede ve mütevellî dahi mezbûr odabaşıya bu husûsda mu‘âvenet ede ve zikr olunan odabaşılığı utekāsından Pervane b. Abdullah’a ve onun evlâdının aslahına ve evlâd-ı evlâdının aslahına şart eyledi ve bunlardan sonra utekādan her kangısı ihtiyâr eder ise ol odabaşı ola ve sâbıku’z-zikr olan vakfın zevâidi meremmetine sarf oluna bundan dahi fazla kalırsa eczâ-hânların vazîfelerine yevmî birer akçe terakkī ola ve bundan dahi fazla kalırsa re’y-i hâkimü’l-vakt ile vücûh-ı meberrât ve vücûh-ı hayrâta sarf oluna ve zikr olunan elli bir bâb odadan bir odayı utekāsından Fahri bt. Abdullah’a şart eyledi ki hayatda oldukça içinde sâkine olup bir akçe ücret vermeye ve mezbûre Fahri’den sonra evlâdı dahi neslen ba‘de neslin inkırâza varınca zikr olunan odada bilâ-ücret sâkin olalar ba‘dehum mütevellî vech-i mezkûr üzere vakıf için zabt edip kirâya vere ve eczâ-i mezbûrenin tilâveti utekānın ve utekā evlâdının tilâvete kādir olanlarına şart olunmuşdur bunlar münkarız oldukda mahalle-i mezbûrenin imâmına ve müezzinine ve sâir ahâlî-i mahalle-i mezbûreden tilâvete kādir olan kimesnelere meşrût ola ve bi’l-cümle ahâlî-i mahalle-i mezbûreden tâlib var iken hâric-i mahalleden olan kimesneye verilmeye ve bu zikr olunan akārât ve nukūdu mezbûr mütevellîye teslîm eyledi ol dahi akārâtı ba‘de’t-tahliyyeti’ş-şer‘iyye ve nukūd-ı mezbûreyi bi’l-külliye tesellüm ve kabz edip mütevellîler sâir evkāfda tasarruf ettikleri gibi bunda bir mikdâr zamân tasarruf edip ribh aldı dedikde mukırr-ı mezbûru mezkûr mütevellî bi’l-muvâcehe tasdîk ettiğinden sonra vekîl-i mezbûr mütevellî-i mezkûr mahzarında takrîr-i kelâm ve tâʻbir-i merâm edip mürûr-ı eyyâm ile vakfa fütûr ve gallâtına kusûr gelmek ihtimâli mürettebü’l-vukū‘ olduğu ecilden İmâm-ı A‘zam hümâm-ı efham fahr-i ümem heyyim-şiyem pîşvâ-yı kül rehnümâ-yı sübül üstâdü’s-sâdât müstenedü’s-siyâdât [seyyidât] sirâc-ı ümmet nâzım-ı millet sultan-ı serîr-i ictihâd üstâd-ı ibâdu’r-rahmân mine’l-bilâd [fi’l-bilâd] lisânü’l-insân fî-vasfi sıfâtihî âcizün bel sâkıt imâmünâ hazret-i Ebû Hanîfe Numan b. Sabit -ce‘ala’llâhü te‘âlâ ecrehû bi-adedi nücûmi feleki’s-sevâbit- cenâb-ı şerîfleri katında vakfın adem-i lüzûmuna binâen ve imâm-ı müşârun-ileyh ve sâir eimme-i kirâm ve ulemâ-i izâm re’yleri üzere nukūdun vakfiyeti bâtıl ve fâsid ve ona mübtenî olan zavâbıt ve şerâit dahi âtıl ve kâsiddir ol ecilden zikr olunan akārât ve musakkafâtın vakfiyetinden rücû‘ eyledim mütevellî-i mezbûr musakkafât-ı mezbûreden yedini ref‘ edip sâlifü’z-zikr olan odaları ve hamamı ve menâzili ve nukūd-ı ma‘hûdeyi bana teslîm eylesin ve ribh-i nukūddan cihet-i tevliyet deyü ecr-i misl-i ma‘hûdundan zâid olduğu mâl dahi ona helâl olmayıp hakkı olmadığı cihetden onu dahi taleb ederim deyü da‘vâ ettikde mütevellî-i mezbûr cevâb-ı savâba ve hitâb-ı müstetâba müteveccih olup eğerçi akārât-ı merkūmenin sıhhati imâm-ı hümâm-ı a‘zam hıbr-ı samsâm-ı ekrem Ebî Hanîfe-i Kûfî -efâza’llâhü te‘âlâ aleyhi fazlehü’l-vefî- katında lüzûmdan ârîdir lâkin imâmeyn-i hümâmeyn bahreyn-i kamkameyn [77a] şemseyn-i neyyireyn bedreyn-i münîreyn el-İmâmü’s-sânî Ya‘kub b. İbrahim hazret-i Ebû Yusuf er-Rabbânî ve el-İmâmü’s-sâlis hazret-i Muhammed bin el-Hasen eş-Şeybânî -aleyhime’l-mennü’s-Sübhânî- katlarında husûsan mütevellîye teslîmden sonra sıhhat-i vakf lüzûmundan müfârakat etmez ve imâm-ı hümâm-ı muzaffer Hazret-i İmâm Züfer -aleyhi rahmeti’l-meliki’l-ekber-den İmâm el-Ensârî rivâyeti üzere vakfiyet-i nukūdun sıhhati lâ-yüredd ve lâ-yünker kısmından olup ve şerâit-i muharrere ve zavâbıt-ı müsattarasının dahi alâ-mezhebihî sıhhati mukarrer olup ber-mûceb-i şart-ı sahîh rey‘ ve gallatdan aldığım mâl hakk-ı sarîhimdir deyicek münâza‘a ve muhâsama edip sadr-ı kitâbı tevkī‘-i müstetâbı ile tevşîh eden el-Mevle’l-fâzîlü’l-kâmil ve’n-nihrîrü’l-fâsılü beyne’l-hakkı ve’l-bâtıl râfi‘u merâtibü’l-ilmi ile’l-gāyeti’l-kusvâ mazhar-ı kelimâtu’llâhi’l-ulyâ -lâ-zâlet âyâtü celâlihî fî-safahâti’l-eyyâmi ve’ş-şühûr mastûre ve mâ-berihat râyâtü me‘âlîhi fî-safahâti’l-a‘vâmi ve’d-dühûri menşûre- huzûr-ı lâmi‘u’n-nûrlarına murâfa‘a ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh -lâ-zâle en yekûnü’l-hükmü müterâfi‘ân ileyh- hazretleri dahi teemmül-i enîk ve tedebbür-i vesîk ettikden sonra cânib-i vakfı evlâ ve cihet-i birr ü sadakātı ahrâ görüp akārât-ı mezbûrenin şerâit-i mersûme ve zavâbıt-ı merkūme üzere vakfiyetinin sıhhatine ve lüzûmuna ve nukūd-ı mezbûrenin sıhhat-i vakfiyetine ve şerâitinin şer‘iyyetine ve zimmet-i mütevellînin vazîfeden berâetine hükm-i muhkem-i şer‘î ve kazâ-i mübrem-i mer‘î ettikde vekîl-i mezbûr bu bâbda matlabına fevz ü felâh ve merâmına zafer ve necâh olmayacak inân-ı kīl ü kavli semt-i âhara masrûf ve zimâm-ı bahs ve cidâli nehc-i âhara ma‘tûf kılıp eyitdi ki sıhhat-i vakf-ı nukūd re’y-i imâm-ı ma‘hûd üzere eğerçi müsellem ve makbûl ve nakl-i sahîh ile mervî ve menkūldür lâkin ol mikdâr ile bâb-ı rücû‘ münsed olmaz zîrâ sıhhat-i vakf İmâm Züfer-i mezbûr katında lüzûmu îcâb eylemez çünkü sıhhat-i vakfa hükm-i hâkim-i mûmâ-ileyh onun mezhebi üzere cârîdir ifâde-i lüzûm ve devâmdan ârîdir deyü istirdâd-ı asl-ı mâl ettikde mütevellî cevâb verip eğerçi hükm-i hâkim-i mûmâ-ileyh mezbûr İmâm Züfer katında lüzûmdan ârîdir lâkin baʻde’l-hükm bi’s-sıhha sıhhat sâir eimme re’ylerine dahi sârîdir zîrâ selâtîn-i ehl-i hidâyet ve reşâd ve kâffe-i esâtîn-i sâir-i ictihâd ittifâk etmişlerdir ki hüküm hâkim-i ârif-i mahall-i ictihâda mülâki ve müsâdif olsa ol hüküm inde’l-cemî‘ nâfiz ve mübrem ve cumhûr-ı fukahâ katlarında makbûl ve müsellem olup kābil-i nakz ve tahvîl ve muhtemil-i tebdîl ve tağyîr olmaz deyü beyân-ı sahîh ve tansîs-i sarîh eylemişlerdir. Pes bu ittifâk-ı şâyi‘ umûm-ı sıhhate menût idiği şevb-i hafâdan müberrâdır. Pes mahall-i nizâ‘da asl-ı sıhhat cumhûr-ı ulemâ-i ümmet katlarında sâbit ve zâhir ve nefs-i meşrû‘iyyet mütehakkık ve bâhir olıcak imâmeyn-i hümâmeyn-i mezbûreyn re’ylerinde hod husûsan mütevellîye teslîmden sonra ola aslâ sıhhat lüzûmdan müfârakat etmez lâ-cerem onların re’y-i reşidleri üzere lüzûmuna hükmolunmak taleb ederim dedikde hâkim-i mûmâ-ileyh -esbağa’llâhü ni‘amehû aleyh- meblağ-ı mezbûrun vakfiyetinin lüzûmuna dahi hükmedip hükm-i sâbıkını ihkâm ve kazâ-i lâyıkın itmâm edip tescîl etti min-ba‘d nakz-ı nak[ī]zına mecâl muhâl ve ihtilâl ve ibtâli mümteni‘ü’l-ihtimâl oldu “Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû allellezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıfeti’l-muhsineti ale’l-hayyi’l-kerîm.

Cerâ zâlike ve hurrire fî-evâsıtı Zilka‘deti’l-harâm li-sene erba‘a ve tis‘în ve tis‘a-mie

Şuhûdü’l-hâl: Fahrü’l-mevâlî zahru’l-ahâlî Mehmed Çelebi Efendi eş-şehîr bi Mu‘arrifzâde, Fahrü’l-müderrisîni’l-kirâm Mevlânâ Mustafa b. Yusuf, Umdetü’l-müderrisîni’l-kirâm Mevlânâ Salih b. Musa el-Müderrisü bi Medrese-i Kasım Paşa, Zahru’l-e‘âlî fahrü’l-mevâlî Abdurrahim Çelebi Efendi b. Amr el-Kā[dî] sâbıkā bi-Mağnisa, Mevlânâ İsmail b. Pîrî el-Müderris, Ramazan b. Ahmed el-İmâm, Umdetü’l-müderrisîni’l-kirâm Abdülbâki Çelebi Efendi b. Dursun Efendi el-Müderris, Mevlânâ Mustafa Çelebi b. Mehmed el-İmâm, es-Seyyid Mehmed b. es-Seyyid Ahmed el-Kāri’î, Ahmed Subaşı b. Abdullah, Ahmed Bey b. Abdullah, Vildan Halîfe b. Hüseyin el-Müezzin, Arslan b. Durak eş-Şeyh, Hasan Halîfe b. Şa‘ban, Ca‘fer b. Abdullah el-Ma‘rûf bi-türbedârı Sultan Selim, el-Hâc Hasan b. Abdullah el-Bakkal, Pîrî Halîfe b. Abdülvehhab, Süleyman Bey b. Abdullah el-Cündî, Mehmed Çelebi b. Vildan el-Müezzin, Yusuf b. Mehmed, Ahmed Bey b. Mustafa Beşe el-ucletü’l-hâssa, el-Hâc Mustafa b. Abdullah el-Hâmî, Hüsam Halîfe b. Ali [77b] Hüseyin b. Abdullah , el-ma‘rûf bi Arab, Mustafa Çelebi b. Hamza el-Sipâhî, Davud b. Davud el-Sipâhî, Süleyman b. Abdullah el-Bâbî ve gayruhum mine’l-hâzırîn.