Bab Mahkemesi 92 Numaralı Sicil (H. 1120-1121 / M. 1709) cilt: 60, sayfa: 468 Hüküm no: 538 Orijinal metin no: [74a-b-1, Arapça] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Müneccimbaşı Sadi İshak b. Hasan’ın vakfiyesi
Hüve’l-hayyü lâ-yezâl el-vâkıfü alâ-külli hâl
Hâzihî vakfiyetün süccilet bi-tevşîhi’l-müvellâ …? el-efham el-müstevlî alâ-ekālîmi’t-tehassuk? ve’l-etkā bi-ra’yihi’-r-rasîni’l-muhkem fahrü kurûmi’r-rûm mevlânâ Sadi el-merhûm zîde …? ilâ-keremi rabbihi’l-vehhâb Ebu’l-hayr Ahmed el-ma‘rûf bi-hafîdi’l-müvellâ Minkārîzâde kādiyen bi-Dârü’s-saltanatü’s-seniyye Kostantıniyye el-mahmiye afa’llâhü anhu ve alâ-eslâfihî ve ahlâfihî
Teşerraftü bi-mütâla‘atihî ve ene efkarü halkı’llâh ve ahvecühüm ilâ-rahmetihî Atâullah Mehmed el-kādı bi-asker-i Rumeli -ufiye anhu-
Mâ-hurrire fîhi min-asli’l-vakfi ve şerâitihî ve kuyûdihî ve zavâbitihî vadaha ledeyye ve sahha beyne yedeyye ve innî hakemtü bi-lüzûmihi ve sıhhatihî li-vuzûhi hüccetihî ve sünûhi muhaccetihî ve ene’l-fakīrü ila’l-ganiyyi’l-a‘lâ Sadi b. İsa el-müvellâ bi-Dârü’s-saltanatü’s-seniyye Kostantıniyye el-mahmiye -ufiye anhümâ- hâniden lillâhi ve musalliyen alâ-resûlihî
El-hamdülillâhi el-muvaffık men-erâde mine’l-ibâd li-i‘tâdi’l-atâ ve’l-mî‘âdi’l-me‘âd ve’s-salâtü alâ-Muhammedin el-muhâdî ilâ-sebîli’r-reşâd ve alâ-âlihî ve ashâbihî ve’t-tâbi‘în lehüm ilâ-yevmi’t-…? ve ba‘d, fe-lâ yahfâ alâ-uli’l-ebsâr enne’d-dünyâ dârü fenâin lâ-dârü karârin fe-li’l-âkıl en-yetedâreke mâ-fâte min-amelihî kable inkıtâ‘i emelihî bi-hulûli ecelihî bi’s-sadakāti’l-câriye lâ-yunkata‘u bi’l-vefât ve-lâ yenkazî semerühâ bi’l-memât alâ-mâ-kāle’n-nebiyyü’l-muhtâr aleyhi salavâtullâhi mâ-tu‘âkıbü’l-leyl ve’n-nehâr “izâ- mâte ibnü âdemin inkata‘a amelühû illâ an-selâsin sadakātin câriyetin ve ilmin yüntefe‘u bihî ve veledin sâlihin yed‘û lehû”. Müneccim-i sultânî mevlânâ Sadi İshak b. Hasan meclis-i şer‘-i şerîf ve mahfil-i dîn-i münîfe hâzır olup mahmiye-i medîne-i Kostantıniyye’de vâki‘ Baruthâne kurbünde kâin hadîka-i cedîdede niyet-i sâfiye ve taviyyet-i vâfiye ile “yevme lâ yentefi‘u mâlün ve-lâ benûn illâ men eta’llâhe bi-kalbin selim” ve “innemâ ya‘muru mesâcide’llâhi men âmene biʼllâhi ve’l-yevmi’l-âhiri” âyet-i celîlelerine uyarak ibtigāen li-merdâti rabbi’r-rahîm ve nebî aleyhi efdâlü’t-tahiyyenin “Kim Allah rızâsı için bir mescid inşâ ederse Allah da ona cennetde bir ev inşâ eder” hadîs-i şerîfine imtisâlen şöhretinden sebeb tahdîd ve ta‘yinden müstağnî bulunan ve hesâb-ı terbî‘i ile tûl-i arzı bennâ zirâ‘ı ile dokuz bin dokuz yüz elli üç zirâ‘ olan ve merhûm Sultan Bâyezid-i Velî Vakfı’na senevî mukāta‘ası kırk akçeli arsada mescid binâ edip habs ve vakfeylediğini ikrâr u i‘tirâf etti. Mescidin mesâlihi ve âti’z-zikr mesârifi için mescid-i mezbûr önünde yaptırdığı birisi fevkānî kalanı tahtânî otuz yedi bâb odayı da vakfetti. Fevkānî odada su kuyusu, vâkıf-ı merkūmun zevcesi Âişe Hatun türbesi ki mezbûre Âişe Hatun hâl-i hayâtında burada sâir hatunlarla müctemi‘a olup tehlîl ü tesbîh ettiği için Tekye evi diye de tesmiye olunmuştur, mevcuddur. Vâkıf-ı mezbûr ilâveten mahmiye-i mezkûre mahallâtından Kasımpaşa Mahallesiʼnde vâki‘, hudûdu tarafeynden tarîk-i âmma, bir tarafdan Silahdâr Hayreddin b. Abdullah mülküne, bir tarafından Selver bt. Abdullah mülküne müntehî bulunan, kendi binâ ettiği beşi tahtânî beşi fevkānî on bâb odayı dahi vakfetti. Vâkıf-ı mezbûr ilâveten Edirnekapı Mahallesiʼnde vâki‘ tahtânî iki bâb, fevkānî bir bâb hâneyi, üç dükkânı, kenîfi ve muhavvatayı hâvî, tarafeynden Yahuda b. Haron mülkü, bir tarafından Şemâil b. Abraham el-Yahûdi mülkü, bir tarafından da tarîk-i âm ile mahdûd bulunan cemî‘ menzilini dahi vakfetti. Yine At meydanı kurbünde vâki‘ Nahlbend Mahallesi’nde kâin, dört bâb fevkānî hâneyi, üç sofayı, ahırı, iki su kuyusunu, iki kenîfi, dâhilî ve hâricî muhavvatayı müştemil, tûl-i arzı bi-hesâb-ı terbî‘i bennâ zirâ‘ıyla beş yüz kırk zirâ‘ olan, hudûdu bir tarafından Hacı Hasan mülkü, bir tarafından el-Hâc Ali mülkü, bir tarafından Abdi Ağa mülkü, bir tarafından da tarîk-i âm ile mahdûd bulunan cemî‘ menzilini dahi vakfeyledi. Mütevellî yediyle menâzil-i mezbûrenin icâreye verilip ale’l-vechi’ş-şer‘î ve’l-üslûbi’l-mer‘î istiğlâl edilmesini şart eyledi. Galleden ve kirâdan hâsıl olan meblağdan yevmî iki akçeyi mescid-i mezbûrda hâfız, mücevvid, sâ‘î ve hizmetinde ciddî olan imâma evkāt-ı hamseyi kıldırması şartıyla ta‘yîn etti. Hizmetinde üç vakit ihmâl ve kusûr ederse ve bunu devâm ettirirse azl edilip yerine gayrısı nasbedile diye şart eyledi. Yevmî bir akçeyi mescid-i mezbûrda vazifeli, namaz vakitlerini bilen, güzel sesli müezzine ta‘yîn etti. Yevmi bir akçeyi mütevellîye ta‘yîn etti. Senevî yüz akçeyi mescid-i mezbûrun şem‘ine, hasırına, kandillerine ta‘yîn eyledi. Yüz yirmi akçeyi Müslümanların abdest alması için sabah akşam Kasımpaşa mescidinden mescidin önündeki çeşmeye su getirmeye ta‘yîn eyledi. Yirmi beş akçeyi mescidin haremine kazdırdığı kuyunun mesâlihine ta‘yîn eyledi. Evkāt-ı hamse-i mefrûzede mescidi açıp kapayacak bir kimseyi kayyûm ta‘yîn etti ve hizmeti mukābelesinde kendisine yevmî iki akçe verilmesini şart etti. Câbîye yevmî iki akçe, nâzıra beş akçe ta‘yîn etti. Yevmî iki akçeyi lüzûmu hâlinde mescidin meremmeti ve ta‘mîri için hâdim-i binâyı ve dülgeri murâkabe etmesi için nâzıra ta‘yîn etti. Nâzıra ilâveten gallât-ı evkāfı yazması için yevmî üç akçe daha ta‘yîn etti. Yine nâzıra her cum‘a gecesi huzûrda on bir İhlâs okuyup sevâbını vâkıf-ı mezbûrun rûhuna hediye etmesi şartıyla yevmî iki akçe daha ta‘yîn eyledi. Nâzır-ı merkūmun vazîfesini yevmî on iki akçe şart eyledi. Süknâya ihtiyâcı varsa müezzin-i merkūma otuz yedi odadaki fevkānî odayı şart etti. Kezâ imâm-ı mezbûrun dahi süknâya ihtiyâcı varsa müezzine meşrûta hâneye bitişik içinde su kuyusu bulunan hâneyi imâma şart etti. İhtiyâcları yok ise iki odanın da mütevellî yediyle yevmî bir akçeye icâreye verilmesini, hâsıl olan ücret-i kirânın galleye ilhâkını şart etti. Utekāsından Ali b. Abdullah’ın müddet-i hayâtınca mescid-i mezkûrda müezzin olmasını şart etti. Müezzinin her gece yatsı namazından önce Mülk sûresini okuyup sevâbını vâkıf-ı mezbûrun zevcesi Âişe Hatun’un rûhuna hediye etmesini şart etti. Kezâ imâm-ı merkūmun da her gün ikindi namazını edâ etdikden sonra Nebe sûresini tilâvet edip sevâbını vâkıf-ı mesfûrun rûhuna hediye etmesini şart etti. At meydanı kurbündeki menzilin mütevellî yediyle yevmî altı akçeye icâreye verilmesini şart etti. Tevliyeyi, tasarrufu, azl ve nasbı, vezâif ve mesârifde ziyâdeyi, tebdîl ve tağyîri müddet-i hayâtınca nefsine şart eyledi. Ba‘de vefâtihî, sâir tasarrufât hâricinde sadece tevliyeyi akrabâsından ve utekāsından sâlihine, sonra neslen ba‘de neslin ile’l-inkırâz onların evlâd ve ahfâdının aslahına şart eyledi. Ba‘de’l-inkırâz nâzır-ı mezkûra şart eyledi… Hâl bu minvâl üzere iken vâkıf-ı mezbûr vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam Hazret-i Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri yanında lâzım değildir diyerek vakfiyetten rücû‘ edip menâzil-i mezkûrenin silk-i mülküne idhâlini talep ve mütevellî-yi mezkûrdan istirdâd eyledi. Mütevellî-yi mezkûr imâmeyn-i hümâmeynin kavillerine temessüken redden imtinâ‘ edince hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûrunda murâfa‘a edip hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menâzil-i merkūmenin vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr, ta‘yîri, tebdîli, nakzı ve ta‘tîli câiz olmayacak şekilde, müseccel, müebbed bir vakıf olarak bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu.
Cerâ zâlike ve hurrire fi’s-sâdis aşere min-Cumâdelâhire li-sene seb‘a ve selâsin ve tis‘a mi’e min-hicreti’n-nebiyyi aleyhi efdâlü’s-salavâtü ve’t-tahiyye.
Şuhûdü’l-hâl: Kıdvetü’l-hutebâ ve üsvetü’l-üdebâ mevlânâ Nasrullah b. …?, fahrü’l-kurrâi’l-mücevvidîn mevlânâ Muhyiddin b. Mustafa, Pîr Yahya b. Mustafa el-hayyât, Yahya b. İlyas el-attâr, el-Hâc Nasuh b. Abdüsselam, Yahya b. Abdi …?, Ya‘kub b. Hasan, Mehmed Halîfe b. Mehmed, Ahmed Çelebi b. Hasan, Abbas Beşe b. Hızır, Abdullah Çelebi b. Mehmed, Hüseyin Beşe b. Hasan, Mahmud Çelebi b. Ali, İsmail Beşe b. Ömer, Abdüllatif Beşe b. İbrahim, Mes‘ûd b. Atâullah, Abdülhâdi Çelebi b. Ahmed, Hasan b. Abdi, Muharrem b. Abdü…?, Süleyman b. Zülfikār ve gayruhum mine’l-hâzırîn
|