Bab Mahkemesi 150 Numaralı Sicil (H. 1143-1144 / M. 1730-1732) cilt: 65, sayfa: 82 Hüküm no: 19 Orijinal metin no: [4a-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hüseyin Ağa b. el-Hâc Mustafa Efendi b. Abdullah’ın terekesi konusunda vârislerin anlaştığı
Husûs-ı âti’l-beyânın mahallinde ketb ü tahrîri için bi’l-iltimâs savb-ı şer‘-i kavîmden irsâl olunan Mevlânâ es-Seyyid Feyzullah Efendi b. el-merhûm Abdülkerim Efendi Mahmiye-i İstanbul’da Sultan Selim kurbünde Çerâği Hamza Mahallesi’nde vekîl-i harc-ı sâbık fahrü’l-akrân Yusuf Efendi b. Mustafa’nın sâkin olduğu menziline varıp zeyl-i kitâbda muharrerü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i nebevî ettikde yine mahmiye-i mezbûrede Ayasofya-i kebîr kurbünde vâki‘ Acemağa Mahallesi ahâlîsinden iken bundan akdem vefât eden Hüseyin Ağa b. el-merhûm Reisülküttâb-ı sâbık el-Hâc Mustafa Efendi b. Abdullah’ın verâseti zevce-i menkûha-i metrûkesi Emine bt. Abdullah nâm hatun ile li-eb er karındaşı umdetü’l-erbâbi’t-tahrîr ve’l-kalem zübdetü ashâbü’t-tastîr ve’r-rakam hâlâ Bursa aklâmı hocası Mektûbî İshak Efendi’ye ve li-eb kız karındaşları fahrü’l-muhadderât Emine Hanım ve Âişe Hanım’a münhasıra ve tashîh-i mes’eleleri on altı sehmden i‘tibâr olunup sihâm-ı mezbûreden dört sehmi zevcesi mezbûre Emine’ye ve altı sehmi müşârun-ileyh İshak Efendi’ye ve üçer sehmi mezbûretân Emine Hanım ve Âişe hanımlardan her birine isâbet etmekle zâtları el-Hâc Mehmed b. Abdullah ve el-Hâc İbrahim b. el-Hâc Halil ta‘rîfleriyle mu‘arrefe olan mezbûretân Emine Hanım ve Âişe Hanım meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda karındaşları bâ‘isü [4b] hâze’l-kitâb müşârun-ileyh İshak Efendi mahzarında her biri ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip karındaşımız müteveffâ-i mezbûrun karındaşımız müşârun-ileyh İshak Efendi bâ-hüccet-i şer‘iyye vasiyy-i muhtârı olmağla tereke-i vâfiyesine bi’l-vesâye ve bi’l-verâse vâzı‘u’l-yed olmağın müteveffâ-i mezbûrun ber-mûceb-i defter-i kassâm bi’l-cümle terekesi bir yük elli beş bin beş yüz otuz beş akçeye bâliğ oldukdan sonra meblağ-ı mecmû‘-ı mezbûrdan ber-mûceb-i vasiyyet sülüsü olan kırk dokuz bin sekiz yüz on yedi akçe ihrâc olundukda karındaşım müşârun-ileyhin yedinde bâkī kalan doksan dokuz bin altı yüz otuz beş akçeden tashîh-i merkūm üzere her birimiz ikişer sehm hisse-i irsiyyelerimize on sekiz bin altışar yüz seksen ikişer akçe isâbet etmekle meblağ-ı mezbûr on sekiz bin altışar yüz seksen ikişer akçe hisse-i irsiyyelerimizi karındaşımız müşârun-ileyh işbu meclis-i şer‘iyyede her birimize def‘ ve teslîm ettikde biz dahi yedinden tamamen ahz u kabz edip lâkin babamız müteveffâ-i mezbûr el-Hâc Mustafa Efendi’nin Helvacıbaşı İskender Ağa Vakfı’ndan mârru’z-zikr Acemağa Mahallesi’nde vâki‘ ale’l-vefât icâreteyn-i ma‘lûmeteyn ile taht-ı tasarrufunda olan lede’l-ahâlî ve’l-cîrân ma‘lûmü’l-hudûd vakıf menzil ba‘de’l-vefât intikāl-ı âdî ile her birimize intikāl ettikden sonra menzil-i mezbûrda olan hisse-i şâyi‘alarımızı bâ-ma‘rifet-i mütevellî hüsn-i rızâlarımız ile beynimizde ma‘lûmü’l-mikdâr bedel mukābelesinde karındaşımız müşârun-ileyh İshak Efendi’ye ferağ ve tefvîz ol dahi tefevvüz ve kabûl etmişidi hâlâ ferağ-ı mezbûr ecr-i mislinden noksan ile olup müteveffiyân-ı mezbûrânın dahi terekelerinden ma‘lûmü’l-mikdâr eşyâ ve emlâklerini bizden ketm ve ihfâ etmişidin deyü karındaşım müşârun-ileyh İshak Efendi’den da‘vâya tasaddî eylediğimizde beynimizde münâza‘ât-ı kesîre cereyân etmişidi el-hâletü hâzihî vesâtet-i muslihîn ile karındaşım müşârun-ileyh kendi mâlından şer‘an hisse-i mezkûrelerimizden mâ‘adâ her birimize yüz guruş def‘ ve teslîm ettikde biz dahi yedinden tamamen ahz u kabz edip menzil-i mezbûrun bedel-i ferağına ve babamız müteveffâ-i mezbûr el-Hâc Mustafa Efendi’nin ve karındaşımız müteveffâ-i merkūm Hüseyin Ağa’nın dâhil ve hâric ez-defter ism-i mâl ıtlâk olunur kalîl ü kesîr ve celîl ü hakīr terekelerine ve târih-i kitâba gelince sâir beynimizde cereyân eden ahz u i‘tâ ve mu‘âmelât-ı şettâ ve hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebât ve muhâsamâtdan biz karındaşımız müşârun-ileyhi ibrâ-i âmm-ı râfi‘u’l-hısâm ile ibrâ ve iskāt eylediğimizde ol dahi kezâlik tereke-i müteveffiyân-ı mezbûrâna ve bize medfû‘u meblağ-ı mezbûre ve târih-i kitâba gelince sâir beynimizde cereyân ahz u i‘tâ ve mu‘âmelât-ı şettâ ve hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebât ve muhâsamâtdan bizi ibrâ ve iskāt etmeğin min-ba‘d birbirimiz ile vechen mine’l-vücûh ve sebeben mine’l-esbâb kat‘â da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmetimiz kalmamışdır dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î vâki‘ hâli mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ü tahrîr ba‘dehû ma‘an ba‘s olunan Mehmed Çelebi b. Ali ve muhzır Hüseyin [b.] Mehmed ile meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr etmeğin mâ-hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.
Fî 22 min-Safer sene 1143.
Şuhûdü’l-hâl: El-hâc İbrahim b. Abdulkādir, mûmâ-ileyh Yusuf Efendi b. Mustafa, el-Hâc İbrahim b. el-Hâc Halil, Hasan Ağa b. Hasan, el-Hâc Mehmed b. Abdullah, Ömer Efendi b. Yusuf, Hüseyin b. Mehmed, el-Hâc Mehmed b. İsa, el-Hâc Mustafa b. el-Hâc Hasan, çukadâr Mehmed Çelebi b. Ali.
|