.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Bab Mahkemesi 150 Numaralı Sicil (H. 1143-1144 / M. 1730-1732)
cilt: 65, sayfa: 259
Hüküm no: 244
Orijinal metin no: [52b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kasapların nizamı ve fazla fiyattan et satmayacaklarına dair taahhüdleri [Arka arkaya gelen üç hüküm aynı konuyla alakalı olduğu için tek hüküm numarısı verildi. (Ed.)]

Kasab tâifesinin ta‘ahhüd hücceti, bâ-imzâ-i hazret-i efendi.

Mahmiye-i İstanbul’da kasab tâifesinden kethüdâları Hattât Mehmed Ağa ve Yedikule selhhâne ashâbından on üç dükkânı olan Osman Efendi ve üç dükkânı olan Hüseyin Ağa ve on üç dükkânı olan el-Hâc İbrahim ve on sekiz dükkânı olan el-Hâc Ali ve on iki dükkânı olan el-Hâc Osman ve on dükkânı olan Kara el-Hâc İbrahim ve on bir dükkânı olan el-Hâc Mehmed ve altı dükkânı olan Hasan ve on sekiz dükkânı olan Mehmed Ağa ve on dükkânı olan Ebûbekir Çelebi ve Ayakapısı’nda selhhâne-i ser olup on dört dükkânı olan el-Hâc Ahmed ve Edirnekapısı’nda selhhânesi olup iki dükkânı olan Mustafa Beşe ve Hazret-i Eyüb’de selhhânesi olup on dükkânı olan Eroğlu ve şerîki el-Hâc Ali ve yine Hazret-i Eyüb’de selhhânesi olup on dükkânı olan el-Hâc Hüseyin ve Galatasaray kurbünde selhhânesi olup on iki dükkânı olan Mehmed Efendi ve Tophane[‘de] selhhânesi olup on dükkânı olan el-Hâc Halil ve altı dükkânı olan el-Hâc Mustafa ve Beşiktaş’da selhhânesi olup iki dükkânı olan el-Hâc Abdullah ve çaryekçilerden olup Eğrikapı nâm mahallde selhhâne ashâbından altı dükkânı olan kethüdâları Ali Bey ve iki dükkânı olan Mustafa Çelebi ve iki dükkânı olan Osman ve altı dükkânı olan Ali Beşe ve iki dükkânı olan es-Seyyid Mehmed ve üç dükkânı olan Halil nâm kimesneler bi-ecma‘ihim meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde hâlâ hâssa kasabbaşısı olup koyun emîni olan fahrü’l-akrân el-Hâc Osman Ağa’nın vekîl-i şer‘îsi oğlu Hüseyin Ağa hâzır olduğu hâlde her biri takrîr-i kelâm ve şol vech üzere mu‘âhede ve ittifâk eylediler ki bundan akdem İstanbul kādısı Mehmed Râşid Efendi zamânında olan mu‘âhedemiz vechi üzere ibâdullâha bey‘ eden kasablarımız ziyâde bahâ ile bey‘ etmek için kantar isti‘mâl etmeyip terâzî ile tamamen vezn ve mu‘temed kanâdârlar istihdâm olunup ve zebh olunan koyunlar alçak ve arık olmayıp gāyetü’l-gāye a‘lâ ve semiz ola ve etler dükkânlar taşrasında asılıp dükkân içerisine ihfâ ve pes-perdeden ziyâdeye fürûht olunmaya ve celeb tâifesine kat‘â gadr ve te‘addî olunmayıp getirdikleri koyunlar pâk akçe ve değer bahâsıyla alınıp semeni edâsında bir türlü cefâ olunmaya ve gerek hâssa kasabbaşısı ve gerek sâir müte‘ayyin kasab ustaları kadîmden berü her mevsimde gelmesi mu‘tâd olan koyun vakt ü zamânıyla gelmek husûsunda lâzım gelen ihtimâmı terk etmeyip muzâyakaya bâ‘is olur tekâsül ve müsâmahadan ictinâb eyleyeler ve kasab ustaları gediklerinden biri âhara geçmek lâzım geldikde şürût-ı mezkûrenin mecmû‘unu kabûl etmedikçe ve mün‘im ve mu‘temedün-aleyh ustalar kefîl olmadıkça ustalar idâdına idhâl olunmaya ve kapı tâ‘bir olunan tevzî‘de mu‘tâd-ı kadîm üzere otuz bin koyun tevzî‘ olunup ziyâde ve noksan olmaya ve şefâ‘atla celeb tâifesi takdîm ve tehîr ile mutazarrır olunmasından ihtirâz oluna ve kasab ustaları dükkânlarına sabahdan ahşama dek a‘lâ etler yetiştirip eyyâm-ı sayf ve şitâda bir tarîk ile dükkânlarını etten hâlî komak ve narhından ziyâdeye fürûht olunmak lâzım gelirse itâ‘at-ı fermân-ı âlî etmeyip ve muzâyakaya bâ‘is olduklari’çün ta‘ahhüdleri mûcebince muâheze ve dükkânları ve selhhâneleri gedik i‘tibâr olunmayıp bilâ-tehîr âhara verildikden sonra kendilere cezâ tertîb oluna deyü cümlesi mu‘âhede ve bu mu‘âhedeye ale’d-devâm mürâ‘at olunmak üzere cümlesi birbirlerine kefîl oldukdan sonra el-yevm ihtiyâcları olduği’çün mezbûrlar iltimâsıyla bundan akdem taraf-ı Devlet-i aliyye’ye i‘lâm ve mûcebince şeref-bahş sudûr olan fermân-ı cihân-mutâ‘ mazmûn-ı münîfi üzere vakt-i yesâra dek lahm-ı ganemin beher vakıyyesi on beşer akçeye bey‘ olunmak için izin verilip mâ-hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.

Fî 20 Cumâdelâhire sene [1]143.

[53a] Ma‘rûz-ı dâ‘î-i devlet-i aliyyeleridir ki,

Bâ-sah

İ‘lâm-ı mûcebince beher vakıyyesi on beşer akçeye bey‘ olunmak deyü buyruldu.

Kasab tâifesinden kethüdâları Mehmed Ağa ve Yedikule selhhâne ashâbından olup on üç dükkânı olan Osman Efendi ve on üç dükkânı olan el-Hâc İbrahim ve on sekiz dükkânı olan el-Hâc Ali ve on iki dükkânı olan el-Hâc Osman ve on dükkânı olan diğer el-Hâc İbrahim ve on bir dükkânı olan el-Hâc Mehmed ve altı dükkânı olan Hasan Çelebi ve on sekiz dükkânı olan Mehmed Ağa ve on dükkânı olan Ebûbekir ve Ayakapısı’nda olup on dört dükkânı olan el-Hâc Ahmed ve Edirnekapısı’nda olup iki dükkânı olan Mustafa Beşe ve yine Yedikule’de olup on üç dükkânı olan Hüseyin Ağa ve Hazret-i Eyüb’de olup on dükkânı olan el-Hâc Ali ve on dükkânı olan el-Hâc Hüseyin ve Galatasarayı kurbünde olup on iki dükkânı olan Mehmed Efendi ve Tophane’de olup altı dükkânı olan el-Hâc Mustafa ve on dükkânı olan el-Hâc Halil ve Beşiktaş’da olup iki dükkânı olan el-Hâc Abdullah nâm kimesneler meclis-i şer‘a gelip ba‘de’l-yevm her biri kendi hükmünde olan dükkânlara lahm yetiştirip ve kasablarının ziyâde bahâ ile bey‘ etmeyeceklerini sa‘y ü ihtimâm ile tenbîh ve mütenebbih olmayanları taraf-ı şer‘a haber verip muhkem haklarından gelinmek üzere her biri ta‘ahhüd eylemeleriyle lahm-ı ganemin beher vakıyyesini on beşer akçeye bey‘ olunmak üzere izn-i âlîlerini iltimâs eyledikleri huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu. Fermân men-lehü’l-emrindir.

Fî 19 Cumâdelâhire sene [1]143.

Benim izzetlü, fazîlet-mendim efendim hazretleri,

Kasab tâifesinden İstanbul ve tevâbi‘inde olan bi’l-cümle dükkân ashâbını kethüdâları ma‘rifetiyle huzûr-ı şer‘a ihzâr eylediğimizde ba‘de’l-yevm her biri kendi hükmünde olan dükkânlara lahm yetiştirip ve kasablarının ziyâde bahâ ile lahm fürûht etmeyeceklerini müte‘ahhid ve beher kıyyesi on beşer akçeye bey‘ olunmak üzere istid‘â eylediklerini i‘lâm eylediğinize binâen mücerred ibâdullâhı zarûret ve muzâyakadan sıyânet ile bu husûsa müsâ‘ade ve i‘lâmınızın üzeri buyrulup tarafınıza irsâl olunmuşdur. Bu husûs ibâdullâhı muzâyakadan tahlîs niyetiyle müsâ‘ade olunan hâletden olmağla bundan sonra bi’n-nefs kendimiz kola binip her tarafı geşt ü güzâr ve sırren ve alenen tehaffus ve istifsâr ederiz eğer ta‘ahhüdlerine mugāyir dükkânlarda lahm bulunmaz ise yâhud on beş akçeden ziyâdeye bey‘ ederlerse bey‘ eden kasablar muâheze olunmayıp ta‘ahhüdleri mûcebince dükkân ashâbı ahz ve kat‘â özr ve cevâbları ısgā olunmayıp cezâ-yı sezâları icrâ olunacağını cümleye gereği gibi tefhîm edip müte‘ahhid oldukları üzere ibâdullâha lahm fürûht etmelerine ihtimâm ü dikkat eyleyesiz. Bâkī izz ü fazîlet-i dâim bâd

Mine’l-muhlis Mehmed