|
Üsküdar Mahkemesi 403 Numaralı Sicil (H. 1154-1155 / M. 1740-1742) cilt: 70, sayfa: 80 Hüküm no: 69 Orijinal metin no: [12a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Kocası Hüseyin tarafından talak-ı selase ile boşanan Ümmü Gülsüm Hatun’un başka biriyle evlenebilmesi için kendisine izin verilmesi talebinde bulunduğu.
Ma‘rûz;
Sahibe-i arzuhâl Ümmü Gülsüm Hatun’un mutallık Hüseyin hâlâ bunda mevcûd olmayıp diyâr-ı âharda olduğu ihbâr ve mürâfa‘a-i şer‘ mümkün olmamağla mezbûre Ümmü Gülsüm’ün vekîl-i sâbitü’l-vekâlesi üveyi babası Mehmed Efendi dâ‘î-i devletlerine hitâben şer‘le tefahhus ve mûcib-i şer‘îsi i‘lâm olunmak vârid olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen tefahhus ve suâl olundukda fi’l-asl medîne-i Kastamonu ahâlîsinden olup bin yüz elli üç senesi şehr-i Ramazan-ı şerîfi’nde sahibetü arzuhâl Ümmü Gülsüm târih-i mezbûrda zevci Hüseyin ile İstanbul’dan medîne-i mezbûreye gider iken esnâ-yı râhda Kastamonu sancağında Araç kazâsında sâkin Hidayetullah nâm kimesnenin menziline nüzûl eyledikde gāib-i mezbûr harem kapısına varıp zevcesi Ümmü Gülsüm’ü da‘vet eyledikde ol dahi kapıya gelmeyip ol anda mezbûr Hüseyin b. Hüseyin’e gazap târî olup talâk-ı selâse ile benden boş olsun deyü müvekkilem mezbûreyi tatlîk eylediği vilâyetimiz ahâlîsinden olup rüfekālarından olan altı nefer Müslimîn şâhid olmağla müvekkilem mezbûreye ifâde ve ertesi günü medîne-i Kastamonu’ya duhûl ve kādı efendi huzûrunda mühürlü taleb içün adam irsâl eyledikde mezbûr firâr edip hâlen ne mahâlde olduğu ma‘lûmumuz değildir deyü iddi‘â ve takrîr eylediği minvâl üzere muvâcehesinde şehâdet bir vechile mümkün olmayıp ve müvekkilem mezbûre tarafından bundan akdem el-Hâc İbrahim nâm kimesneyi da‘vâsına vekîl eyledikde vekîl-i mezbûr dahi mezbûr Hüseyin ile Yeniköy mahkemesinde vech-i muharrer üzere iddi‘â ve müdde‘asına beyyine taleb olundukda yanında mevcûd şâhidler olmamağla tahlîf ve yedine hüccet almışdır deyü takrîr ve minvâl-i muharrer üzere olduğuna Hasan ve Mehmed ve Mahmud ve diğer Hasan ve Mustafa ve Ahmed nâm kimesnelerin takrîri alâ-tarîkı’ş-şehâde şehâdet eylediklerinde ve ibrâz eylediği fetvâ-yı şerîfe bir belde ahâlîsinden Hind’in zevci Zeyd âhar diyâra gitdiğinden sonra Amr-ı diğer ol diyârdan gelip Hind’e Zeyd seni bâyinen tatlîk eyledi deyü ihbâr etmeleriyle Hind inanıp ba‘de inkızâ’i’l-iddet nefsini Beşir’e tezvîc eylese belde-i mezbûre kādısı mücerred talâk benim huzûrumda sâbit olmadı deyü hükm-i şer‘î yok iken Hind’i Beşir’den tefrîke kādir olur mu deyü istiftâ olundukda olmaz deyü buyurulmağın ber-mûceb-i fetvâ-yı şerîfe vech-i şer‘îsi nefsini ahara tezvîce kādire olmağla yedine emr-i âlîşân sadaka buyurulmak iltimâs eder. Bâkī emr ü fermân hazret-i men-lehu’l-emrindir.
Fî 22 min-Cumâdelûlâ sene 1154
|