.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Bab Mahkemesi 151 Numaralı Sicil (H. 1143-1144 / M. 1731)
cilt: 66, sayfa: 175
Hüküm no: 160
Orijinal metin no: [40b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hadîce Hatun’un nafakasından biriken meblağı harcayan üvey babası Hasan aleyhine açtığı davanın sulhla sonuçlandığı

Sulh [ve] ibrâ.

Mahrûse-i Galata mahallâtından Kara Mustafa Paşa mahallesinde sâkine Hadîce Hatun bt. el-Hâc Abdullah b. Abdurrahman tarafından husûs-ı âti’l-beyâna vekîl olduğu zâtını ârifân Molla İbrahim b. Mehmed ve Abdullah Çelebi b. el-Hâc Ali nâm kimesneler şehâdetleriyle sâbit ve sübût-i vekâletine hükm-i şer‘î lâhık olan el-Hâc Salih Ağa b. el-Hâc Yusuf nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde müvekkil-i mezbûrenin sâbıkā üveği babası bâ‘isü hâze’l-kitâb el-Hâc Hasan b. Fazlı mahzarında bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip bundan akdem müvekkil-i mezbûre hâl-i sagīrinde [sıgārında] nafaka-i mefrûzasından on senede müctemi‘ beş yüz kırk guruşunu üveği babası olmağla vasîsi el-Hâc Hasan yedinden ahz u kabz ve müvekkil-i mezbûre umûruna harc ve sarf etmeyip kendi mesârifine sarfla istihlâk etmeğin meblağ-ı mezkûru ve müvekkile-i mezbûre Hadîce Hatun yedinde mülk ve hakkı olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ lede’l-ahâlî ve’l-cîrân ma‘lûmü’l-hudûd ve’l-müştemilât menzilin dört yüz guruşu semen-i misli var iken tagrîr ve gabn-i fâhiş ile iki yüz doksan guruşa temellük ve iştirâ etmişidi deyü bi’l-vekâle üzerine da‘vâya şürû‘ eylediğimde ol dahi müvekkile-i mezbûre husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan zimmetimi ibrâ ve ıskāt etmişidi deyü da‘vâ-yı def‘ ve def‘-i mezkûrunu isbât sadedinde iken ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a beynimize muslihûn tavassut edip da‘vâ-yı mezkûremden mezbûr el-Hâc Hasan’ı benimle doksan guruş üzerine musâlaha eylediklerinde ben dahi sulh-ı mezkûru bi’l-vekâle ba‘de’l-kabûl bedel-i sulh-ı mezkûre doksan guruşu yedinden ahz u kabz eylediğimden [sonra] husûs-ı mezkûr ve târih-i kitâba gelince sâir beynlerinde cereyân eden ahz u i‘tâ ve mu‘âmelât-ı şettâ ve hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve mutâlebât ve eymân ve muhâsamâtdan bi’l-vekâle ben mezbûr el-Hâc Hasan’ı ibrâ-i âmm-ı râfi‘u’l-hısâm ile ibrâ ve ıskāt eylediğimde ol dahi bedel-i sulh-ı <> mezkûre ve ber-vech-i muharrer târih-i kitâba gelince âmme-i de‘âvî ve mutâlebât ve eymân ve muhâsamâtdan beni ve müvekkile-i mezbûre Hadîce Hatun’u ibrâ-i âmm-ı râfi‘u’l-hısâm ile ibrâ ve ıskāt eyledi. Fîmâ-ba‘d ehadühümânın âhar ile vechen mine’l-vücûh ve sebeben mine’l-esbâb da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmeti yokdur dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.

Fî selhi Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene selâse ve erba‘în ve mie ve elf.

Şuhûdü’l-hâl: Hâfız Mehmed Efendi b. Ahmed, el-Hâc Mustafa b. Yusuf, Ali Çelebi b. Mehmed, Hasan Çelebi b. Mustafa, İbrahim Beşe b. Mustafa, Ömer Çelebi b. Mustafa, Hüseyin b. Mustafa, Mehmed Ağa b. Mustafa el-mübâşir.