.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Ahi Çelebi Mahkemesi 1 Numaralı Sicil (H. 1063-1064 / M. 1652-1653)
cilt: 49, sayfa: 321
Hüküm no: 465
Orijinal metin no: [69a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ali Efendi’nin alacağı olduğuna dair iddiasını ispatlayamadığı

Medîne-i Galata mahallâtından Câmi‘-i kebîr Mahallesi’nde sâkine fahrü’l-muhadderât Fâtıma Hatun bt. el-merhûm Yahya Çavuş tarafından husûs-ı âti’z-zikre vekîl olup vekâleti hasm-ı câhid-i şer‘î mahzarında mezbûrenin zâtını ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân olan Ahmed Çelebi b. Mehmed ve Mustafa Çelebi b. Mahmud şehâdetleri ile şer‘an sâbite olan zevci Ali Efendi b. Receb el-müderris mahfil-i kazâda mahmiye-i İstanbul’da Hoca Hamza Mahallesi’nde sâkin işbu bâ‘isü’l-kitâb Hüseyin Çelebi b. Abdullah mahzarında üzerine bi’l-vekâle da‘vâ edip müvekkile-i mezbûrenin mûrisi olan babasını mezbûr Yahya Çavuş hâl-i sıhhatinde mezbûr Hüseyin Çelebi’ye İstanbul’da [bey‘] edivermek için medîne-i Haleb’den yüz kırk beş âbaye ve yüz bir dahi? bogasi ve yirmi iki aded Behram yüzü? ve otuz sekiz aded Acem çiti ve on altı aded alaca darayî ve sekiz aded bürüncük peşkir ve elli aded beyâz Musul bezleri ve her batmanı yedi yüz yirmi dirhem üzere yetmiş beş batman cevz-i bevvâ irsâl edip mezbûr Hüseyin Çelebi dahi eşyâ-i mezbûreyi bey‘ edip kabz-ı semen eylemiş idi, mezbûr Yahya Çavuş semenlerini kabz etmedin fevt olmağla şer‘an müvekkile-i mezbûreye intikāl etmişdir, suâl olunup eşyâ-i mezbûrenin semenleri müvekkile-i merkūmeye alıvrelmek matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl mezbûr Hüseyin Çelebi cevâbında müteveffâ-i mezbûrun vech-i muharrer üzere irsâl eylediği eşyâ-i mezbûrenin bey‘ ve kabz eylediğim semenlerini mezbûr Yahya Çavuş ile hâl-i sıhhatinde hesâblaşıp ancak yedimde iki yüz yetmiş kâmil guruş ve üç rub‘ bâkī kalıp ba‘dehû medîne-i mezbûre ahâlîsinden es-Seyyid Osman Çelebi b. es-Seyyid Hasan gelip mezbûr Yahya Çavuş tarafından Mehmed b. Hüseyin ve Hasan b. Sinan şehâdetleri ile şer‘an vekâletini isbât ve ol bâkī kalan meblağı benden da‘vâ ve taleb edip ben dahi vekîl-i mezbûrdan müvekkil-i mezbûr Yahya Çavuş zimmetinde karz-ı şer‘îden beş yüz guruş hakım vardır deyü da‘vâ edip ba‘de’l-münâza‘a zikr olunan beş yüz guruşa müte‘allik da‘vâdan mezbûr es-Seyyid Osman Çelebi ile yüz elli guruş üzerine akd-i musâlaha eylediğimizden sonra mezbûr es-Seyyid Osman mârru’z--zikr iki yüz yetmiş kâmil guruş ve üç rub‘un yüz elli guruşunu ol bedel-i sulh olan yüz elli guruşa takās edip bâkī yüz yirmi guruş ile üç rub‘u bin altmış bir senesi Ramazanının gurresinde vekâleti hasebiyle benden ahz u kabz edip ben dahi zikr olunan beş yüz guruşa müte‘allık da‘vâdan müvekkil-i mezkûr Yahya Çavuş’u ibrâ ve ıskāt eylediğimden sonra mezbûr es-Seyyid Osman dahi min-ba‘d müvekkilimin mezbûr Hüseyin Çelebi zimmetinde bir akçe ve bir habbe hakkı ve birbiri ile da‘vâ ve nizâ‘ları kalmadı deyü sene-i mezbûre Zilhiccesinin evâsıtında Mahmud Paşa nâibi olan Abdülgaffar Efendi huzûrunda ikrâr edip vech-i muharrer üzere hüccet-i şer‘iyye ettirmiş idim ve bu mazmûnu takrîr-i meşrûhuna mutâbıka ve târîh-i merkūm ile müverrah müşârun-ileyh Abdülgaffar Efendi’nin imzâ ve hatemini müştemile hüccet-i şer‘iyye ibrâz eyledikde müşârun-ileyh Ali Efendi mazmûn-ı hücceti inkâr etmekle mezbûr Hüseyin Çelebi’den beyyine taleb olundukda hüddâm-ı şer‘den Süleyman Çelebi b. Hasan ve Mustafa Çelebi b. Abdullah li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup istişhâd olunduklarında fi’l-hakīka vekîl-i mezbûr es-Seyyid Osman Çelebi târîh-i mezbûrda gelip nâib-i müşârun-ileyh huzûrunda merkūm Hüseyin Çelebi mahzarında vech-i muharrer üzere ikrâr edip bizim huzûrumuzda hüccet-i şer‘iyye olundu, biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü herbiri hüccet-i mezkûrenin mazmûnuna muvâfık edâ-yı şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olmağın mûcebince müvekkil-i mezbûr Ali Efendi merkūm Hüseyin Çelebi’ye bî-vech ta‘arruzdan men‘ olunup mâ-hüve’l-vâki‘ gıbbe’t-taleb ketb ü sebt olundu.

Tahrîren fi’l-yevmi’s-sânî aşer min-Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene erba‘a ve sittin ve elf.

Şuhûdü’l-hâl: İsmail Efendi el-kâtib, Mustafa Efendi el-kâtib, İbrahim Çelebi b. Davud, Pîrî Beşe b. Hüseyin, el-Hâc Şa‘ban b. Ahmed, Halil Beşe b. Mustafa, Halil b. Lütfullah, Mehmed Çelebi b. Hüseyin ve gayruhum mine’l-huzzâr.