Beşiktaş Mahkemesi 63 Numaralı Sicil (H. 1061-1062 / M. 1651-1652) cilt: 48, sayfa: 68 Hüküm no: 33 Orijinal metin no: [10b-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Şeyh Şenlik Dede’nin nukud vakfı
Hamd-i bî-gāye ve şükr-i bî-nihâye ol sultân-ı bî-nazîr ve sübhân-ı lâ-nazîr celle şânühû ve azze sultânühû hazretlerine sezâdır ki kudret-i kâmile ve irâdet-i şâmile birle cemî‘ mevcûdâtı ketm-i ademden sahrâ-yı vücûda getirdi ve salâtü ve aslâb-ı? salât şem‘-i cemî‘-i enbiyâ ve seyyid-i sened-i evliyâ ve asfiyâ Ebu’l-Kasım Muhammed Mustafa aleyhi’s-selâm hazretlerinin rûh-ı fütûr ve kabr-i mu‘attarlarına olsun ki şefî‘-i zümre-i usât ve kıble-i erbâb-ı hâcâtdır ve cevâhir-i rıdvân-ı ilâhî ve rahmet-i rahmân-ı nâ-mütenâhî cümle âl ve ashâblarına olsun ki herbiri mütevellî-i cihât-ı dîn ve nâzır-ı şer‘-i mübîn ve müstakīmdirler rıdvânu’llâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în ammâ ba‘d işbu vakfiye-i sahîha-i şer‘iyyeti’l-metâvî imlâsına bâ‘is ü bâdî budur ki mahmiye-i Galata muzâfâtından kasaba-i Beşiktaş mahallâtından Maçka demekle ma‘rûfe mahallede vâki‘ merhûme Vâlide Sultân binâ eylediği [11a] câmi‘-i şerîf kurbünde münzevî sâhibü’l-hayrât ve tâlibü’l-meberrât eş-Şeyh Şenlik Dede meclis-i şer‘-i şerîf-i nebevî ve mahfil-i dîn-i münîf-i Mustafavî’ye hâzır olup li-ecli’t-tescîl ve li-emri’t-tetmîm ve’t-tekmîl mütevellî nasb u ta‘yîn eylediği İbrahim Çelebi b. Mahmud muvâcehesinde bizzât ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı sarîh-i mer‘î kılup vaktâ ki bu dünyâ-yı bî-karârın adem-i bekāsını kemâ-yenbağī tefekkür ve mülâhaza edüp ahvâl-i âhiret ile mektûm? emr-i mühim belki lâzım-ı mütehattim idüğini ilme’l-yakīn bilmekle zıll-ı sadakātım tahtında müstazıl ve müsterîh olmak için atyeb-i mâl ve enfes-i menâlimden fıddî-i Osmânî râyic fi’l-vakt on bin akçeyi ifrâz ve kemâl-i imtiyâz birle mümtâz edüp hasbeten lillâhi’l-azîm vakf ve habs edüp târih-i kitâbdan bir ay mukaddem mütevellî-i merkūma teslîm ol dahi tesellüm ve kabûl ve kabz eyledikden sonra sâir evkāf mütevellîleri gibi bir ay-ı kâmil tasarruf eyledikden sonra şöyle şart ve ta‘yîn eyledi ki meblağ-ı mârrü’z-zikr on bin akçe rehn-i kavî ve kefîl-i melî veyâhud ikisinden biri ile alâ-vechi’l-helâl mütevellîsi yediyle onu on bir buçuk akçe hesâbı üzere i‘mâl ve istirbâh olunup hâsıl olan ribh u nemâdan her kim mütevellî olursa yevmî birer akçe vazîfeye mutasarrıf ola ve hâlâ kayyûm olan kimesneye beher yevm birer akçe kayyûmluk verile ve dahi şart eyledi ki yine câmi‘-i şerîfde her kim müezzin olursa meblağ-ı merkūmenin ribhinden birer akçe vazîfe verile ve dahi her gün câmi‘-i şerîfde ik‘âd için yevmî birer akçe verile deyüp meblağ-ı merkūm on bin akçeyi mevâni‘den ârî ahz u kabz eylediğinden sonra vazîfe-i mu‘ayyenesi olan yevmî akçe mahsûl-i vakfdan ahz u kabz eyledi dedikde vâkıf-ı müşârun ileyhi kelimât-ı meşrûhasında mütevellî-i merkūm bi’l-müvâcehe tasdîk ve bi’l-müşâfehe tahkīk ettikden sonra vâkıf-ı müşârun ileyh mütevellî mahzarında takrîr-i da‘vâ edüp vakf-ı nukūd ve zımnında olan şurût ve kuyûd eimme-i selâse-i nehârîr-i aleyhimü’r-rahmetü katlarında bâtıl olduğu ecilden meblağ-ı merkūmu mütevellîden istirdâd edüp mahsûl-i vakfdan cihet-i tevliyet deyü ecr-i misl-i ma‘hûddan zâid aldığı meblağı dahi taleb ederim deyüp hâkim-i muvakkı‘ ‘-i sadr-ı kitâb tûbâ-lehû ve hüsnü-meâb hazretlerine mürâfa‘a-i şer‘ olduklarında mütevellî-i mersûm cevâba mütesaddî olup vakf-ı nukūdda eğerçi hâl minvâl-i muharrer üzeredir lâkin İmâm Züfer aleyhi’r-rahmetü katında sahîh ve câizdir ve İmâmeyn-i Hümâmeyn mezheblerinde sıhhat ve cevâz lüzûmu dahi müstelzemlerdir ve ribh ve nemâdan aldığım vazîfe dahi hakk-ı sarîhimdir deyüp redden imtinâ‘ edicek hâkim-i mûmâ-ileyh tarafeynin kelâmını ısgā eyledikde kavl-i mütevellîyi tercîh edüp müctehidînin ihtilâfına âlim olduğu hâlde alâ-kavli men yerâhu sıhhat ve cevâza ve alâ kavli’l-İmâmeyn sıhhat ve cevâz lüzûmu müstelzim idüğine ve mütevellînin zamân-ı vazîfeden berâ’et-i zimmetine hükm-i muhkem-i şer‘î ve kazâ-i sarîh-i mer‘î ettikde vakf sahîh lâzım ve müseccel oldu. “Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıfı ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm cerâ zâlik.
Ve hurrire fî-gurreti Muharremi’l-harâm li-sene isneyn ve sittîn ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Ahmed Beşe b. Yahya er-Râcil, Mustafa Çelebi b. Ahmed, Süleyman b. Ömer, Yusuf b. ( ) el-Kâtib, Himmet Yazıcı ve gayruhüm.
|