.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Beşiktaş Mahkemesi 63 Numaralı Sicil (H. 1061-1062 / M. 1651-1652)
cilt: 48, sayfa: 210
Hüküm no: 260
Orijinal metin no: [78b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ayşe Hatun bt. Mustafa’nın Sultan Süleyman mahallesindeki evini vakfedip Mehmed Ağa b. Kurd’u da mütevelli tayin ettiği vakfiyesi

Mebde’-i kitâb-ı fesâhat-karîn ve menşe’-i hitâb-ı sihr-âferîn hamd-i Hudâ-yı müte‘âl ve salât ü selâm-ı resûl-i hüceste-hısâl ve âl ü evlâd-ı zevî’l-iclâl ile tevşîh ve tezyîn olundukdan sonra bu kitâb-ı sıhhat-nisâb-ı celîlü’l-kadrin tahrîrine bâ‘is ve bâdî ve bu hitâb-ı müşkîn-tâb-ı anberîn-nisâbın tastîrine cârî ve nâdî oldur ki mahrûse-i Galata muzâfâtından kasaba-i Beşiktaş’da Sultân Süleyman mahallesinde sâkine fahrü’l-muhadderât sâhibetü’l-hayrât ve’l-hasenât ve râgibetü’s-sadakāt ve’l-meberrât Âişe Hatun bt. Mustafa cenâb-ı Rabbü’l-eflâk ve mâlikü’l-emlâk cellet azametühû ve allet kudretühû hazretinin ile’l-ân eylediği ni‘am-i celîle ve mütün-i cezîleyi kemâl-i tenebbüh ve teyakkuz ile tefekkür ve mülâhaza edüp “ahsin kemâ ahsena’llâhu ileyke” emr-i şerîfinden gaflet üzere olmayıp ve mazmûn-ı hadîs-i şerîf-i sa‘âdet-makrûn “İzâ mâte ibnü Âdem inkata‘a ameluhû illâ an-selâsin ilmin yüntefe‘u bihî ve veledin sâlihin yed‘û lehû ve sadakatin câriyetin beyne yedeyye” muktezâsınca erbâb-ı hasenât ve ashâb-ı hayrât silkine münselike olmağa rağbet etmeğin mezbûre Âişe Hatun cânibinden vakf-ı âti’z-zikri ikrâra, da‘vâ-yı rücû‘a vekîl olup hasm-ı şer‘î-i câhid mahzarında mezbûreyi ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân olan Nasûh Efendi b. Mustafa el-imâm ve Mustafa Efendi b. İbrahim el-imâm şehâdetleri ile şer‘an vekâleti sâbite olan Dergâh-ı âlî dâme mahfûfen bi’l-me‘âlî solakları kethüdâsı olan umdetü’l-akrân Mustafa Kethüdâ b. Ahmed meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihu’l-imâd ve mahfil-i dîn-i münîf-i râsihu’l-evtâdda müvekkile-i merkūmenin vakf-ı câ’i’z-zikri tescîl ve emr-i tescîlde mâ lâ-büd minh olan her husûs için mütevellî nasb ü ta‘yîn eylediği fahrü’l-akrân Mehmed Ağa b. Kurd mahzarında bi’l-vekâle ikrâr-ı tâm ve ta‘bîr ani’l-merâm edüp müvekkile-i merkūmenin silk-i mülkünde münselik olup mahalle-i merkūmede vâki‘ bir tarafı Haydar Usta mülkü ve bir tarafı el-Hâc İbrahim mülkü ve bir tarafı bazen Mustafa Reis mülkü ve bazen Belkıs Hatun mülkü ve bir tarafı tarîk-i âm ile mahdûd hâriciye ve dâhiliyeyi muhtevî hâricinde iki bâb tahtânî odayı ve ahırı ve bi’r-i mâ’î ve dâhiliyede üç bâb fevkānî odayı ve bir bâb matbahı ve iki bâb sofası ve bir orta sofayı ve kileri ve dehlîzi ve iki fırını ve mahzeni ve zât-ı eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmire hadîkayı müştemil mülk menzilini hasbeten lillâhi te‘âlâ ve taleben li-merzâtihî’l-a‘lâ vakf-ı sahîh-i şer‘î ve habs-i sarîh-i mer‘î ile vakf ve habs edüp şöyle şart eyledi ki mâdâmki hayatda oldukça kendi sâkine ve mutasarrıfe olup ba‘de vefâtihâ utekāsından Belkıs bt. Abdullah ve Kerîme bt. Abdullah nâm hatunlar ile Hüseyin b. Abdullah ve mezbûre Belkıs’ın zevci İbrahim b. Abdullah ve evlâdları ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdları neslen ba‘de neslin ve karnen isre karnin ale’s-seviyye sâkin olalar ve meşrûtun-lehümden fevt olanın hissesi evlâdına intikāl eyleye ve süknâya ihtiyâcı olmayan hissesini îcâr edüp gallesine mutasarrıf ola ve ba‘de’l-inkırâzi’l-kül menzil-i mersûm ecr-i misli ile îcâr olunup hâsıl olan gallesini Medîne-i Münevvere nevverehâllâhu te‘âlâ fukarâsına irsâl ve îsâl oluna ve menzil-i mezbûrun ta‘mîri lâzım oldukda nevbet-i süknâda bulunanlar kendi mâlıyla imâret ve meremmet eyleye menzil-i merkūma re’y-i hâkim ile meşrûtun-lehümden eslahı hasbî [79a] mütevellî olup ve ahâlî-i mahalle-i mezbûre dahi hasbî nâzır olalar deyü şart ve ta‘yîn ve tensîs eylediğinden sonra menzil-i mezkûru fâriğatün ani’ş-şevâgil mütevellî-i mûmâ-ileyhe teslîm ol dahi tesellüm ve kabz edüp sâir mütevellîler evkāfı tasarruf eyledikleri gibi bir bürheten mine’z-zamân tasarruf eyledi dedikde mütevellî-i müşârun ileyh dahi vekîl-i mûmâ-ileyhin kelimât-ı meşrûhasını bi’l-müvâcehe tasdîk ve bi’l-müşâfehe tahkīk etdikden sonra vekîl-i mûmâ-ileyh mütevellî-i müşârun ileyh mahzarında bi’l-vekâle takrîr-i da‘vâ edüp vakf-ı akār imâm-ı muhtâr kıdvetü’l-eimme sirâcü’l-ümme kâşifü’l-gunne Ebû Hanife el-Kûfî cûziye bi’l-hayr ve kûfiye hazretlerinin re’y-i mu‘teber ve mezheb-i hatîrlerinde gayr-ı lâzım olduğundan gayrı imâm-ı sâlis-i rabbânî Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî re’y-i şerîfi üzere vâkıfe vakfın menâfi‘ini kendüye şart ve ta‘yîn etmekle vakf-ı mezbûr sahîh olmayıp rücû‘ meşrû‘ olmağın zikr olunan vakıfdan vekâletim hasebiyle rücû‘ eyledim mütevellî-i merkūm menzil-i mersûmdan kasr-ı yed edüp bana teslîm eylemek taleb ederim dedikde mütevellî-i merkūm dahi cevâb-ı bâ-savâb ve hitâb-ı müstetâba şürû‘ edüp imâmeyn-i hümâmeyn İmâm Yusuf [imâm-ı] sânî katında mücerred vakaftü demekle ve İmâm-ı sâlis Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî hazretlerinin mezheb-i şerîflerinde teslîm ile’l-mütevellî olmağla vakfa lüzûm ârız olup ve müşârun ileyh imâm-ı sânî katında şart-ı mezbûr sahîh olmağla re’y-i imâmeyn üzere vakf-ı mezbûrdan rücû‘ gayr-ı meşrû‘dur deyü redden imtinâ‘ ve husûmet [ve] nizâ‘ edüp hâkim-i muvakkı‘u’l-kitâb tûbâ leh ve hüsnü-meâb lâ zâle müneffizü’l-ahkâm mede’l-leyâlî ve’l-eyyâm fasl ve hükme tâlibân olduklarında hâkim-i müşârun ileyh hazretleri dahi temhîd-i kavâ‘id-i hayrı evlâ ve teşyîd-i mebânî-i vakfı evlâ ve ahrâ görüp âlimen bi’l-hilâfi ve mürâ‘iyen li-mâ yecibü ri‘âyetehû fi’l-hükm bi’l-evkāf re’y-i imâmeyn üzere vakf-ı mezbûr hükm-i şer‘î ve kazâ-i mer‘î edüp min-ba‘d vakf-ı mezbûr vakf-ı sahîh-i lâzım ve habs-i câzim olup nakz [u] nakîzına mecâl muhâl ve tağyîr ve tebdîline imkân adîmü’l-ihtimâl oldu “Fe men beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’l-lezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm ve alâ hâzâ vaka‘a’l-işhâd ve’t-tahrîr

Fi’l-yevmi’s-sâmin ve’l-ışrîn min-Şevvâli’l-mükerrem li-sene isneteyn ve sittîn ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Ömer Üstâd b. Abdullah, Ali b. Ferruh, Süleyman Bey b. Abdullah, Mustafa Reib b. Ali, Rıdvan b. Abdullah, Mustafa Çelebi b. Keyvan el-yesârî, Mustafa Çelebi b. Yakub, Mustafa Beşe b. Mehmed, Dilaver b. Abdullah, el-Hâc Hasan b. Ali, Mustafa Bey b. Abdullah, huddâm-ı mahkeme, Mahmud Beşe b. Mustafa.