.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 86
Hüküm no: 28
Orijinal metin no: [6b-2, Arapça]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Rûh Hatun bt. Lütfi’nin vakfiyesi

Elhamdülillâhi vahdeh vessalâtü alâ-nebiyyin lâ-nebiyye ba‘deh ve alâ-âlihî ve sahbihi’llezîne vâfû ahdeh, ammâ ba‘d, işbu sahîh ve şer‘î bir kitâb ve mazmûnu ve meknûnu vakıf ikrârından bahseden sarîh ve mer‘î bir vesîkadır. Sâhibetü’l-hayrât ve’l-hasenât ve tâlibetü’s-sadakāt ve’l-meberrât Rûh Hatun bt. Lütfi, dünyâ-yı deniyyenin dâr-ı firâr ve dâr-ı bevâr, âhiretin dâr-ı karâr olduğunu idrâk ettiğinde âhiret azığı tedârik etmek isteyip meclis-i şer‘-i şerîf ve mahfil-i dîn-i münîfe gelip, işbu vakıf ikrârının kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, mahrûse-i Kostantıniyye mahallâtından Müneccim Sa‘dî mahallesinde kâin, tahtânî ve fevkānî birer hâneyi, eşcâr-ı müsmireli bahçeyi hâvî, bir tarafından üstâd Mi‘mâr Ali b. Halil mülkü, bir tarafından Davud b. Mehmed mülkü, tarafeynden tarîk-ı âm ile mahdûd cemî‘ menzilini cümle tevâbi‘i ve levâhıkıyla, niyet-i sâfiye ve taviyet-i vâfiye ile -taleben li’s-sevâbi’l-azîm ve hereben min-ıkābihi’l-elîm yevme lâ yenfe‘u mâlün velâ benûn illâ men eta’llâhe bi-kalbin selîm- habsedip vakfettiğini ikrâr ve i‘tirâf eyledi. Vâkıfe-i mezbûre menzil-i merkūmda süknâyı müddet-i hayâtınca kendine, vefâtından sonra kardeşinin oğlunun oğlu Davud b. Mehmed’e, sonra onun evlâdına, ile’l-inkırâz evlâd-ı evlâdına, inkırâzlarından sonra mezbûr Davud’un er karındaşı Mustafa b. Mehmed’e ve kız karındaşı Hatice bt. Mehmed’e ale’s-seviyye şart eyledi. İkisinin vefâtından sonra Medîne-i münevvere evkāfınca zabt edilmesini ve icâresinden hâsıl olanı fukarâ-yı Medîne-i münevereye şart eyledi. Medîne-i münevvere evkāfı mütevellîsince icârenin ecr-i misille akdedilmesini, menzil-i mezbûrun meremmetinin de ücret-i kirâ ile yapılmasını şart eyledi. Tamirden sonra icâreden artanın fukarâ-yı Medîne-i münevvereye yollanmasını şart eyledi. Vâkıfe-i mezbûre sonra menzil-i mezkûru tescîl maksadıyla mütevellî nasbettiği bevvâb-ı sultânî Hasan Bey b. Abdullah’a teslîm etti. O dahî tesellüm edip sâir mütevellîler nasıl tasarruf eyledilerse öyle tasarruf eyledi. Emr-i vakf-ı mezbûr, minvâl-i mezkûr üzere tamâm olduğunda vâkıfe-i mezkûre, vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam Hazret-i Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri yanında lâzım değildir diyerek menzil-i mezbûrun vakfiyyetinden rücû edip silk-i mülküne idhâlini talep ve istirdâd eyledi. Mütevellî-i mezkûr cevâb verip her ne kadar vakf-ı akār imâm-ı kebîr ve hümâm-ı hatîr-i aleyhi’r-rıdvâni’l-kesîr yanında lâzım değildir lâkin imâmeyn-i hümâmeyn İmâm Ebû Yusuf-ı sânî ve İmâm Muhammed b. el-Hasan el-Şeybânî kavilleri üzere ba‘de’l-vakf ve’t-teslîm ile’l-mütevellî sıhhat-i vakf lüzûmdan müfârakat etmeyip vakıf sahîh olunca lâzım dahi olur demişlerdir diye akār-ı mezbûru teslîm etmekde nizâ‘ ve vâkıf-ı müşârun-ileyh redden imtinâ‘ edip hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûruna murâfa‘a edip tarafeynden hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menzil-i merkūmun vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr tebdîli, tahvîli ve tağyîri câiz olmaz sûrette, bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu.

Cerâ zâlike ve hurrire fî evâili Saferi’l-hayr li-sene seb‘a aşara ve elf

Şuhûdü’l-hâl: Hızır Halife b. Tâlib el-imâm, Hüseyin b. el-Hâc Ömer el-müezzin, İsmail Çelebi b. et-Tabîb, Kasım Bey b. Abdullah, Üstad Ali b. Halil el-mi‘mâr ve gayrühüm