.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 93
Hüküm no: 35
Orijinal metin no: [8b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Haydar Ağa b. Abdullah’ın azadlı kölelerinin Haremeyn mütevellisi üzerine açtıkları davada haksız oldukları

Mahrûse-i Kostantıniyye’de Mahmudpaşa Hamâmı kurbünde eski Dâye Hatun mahallesi sâkinlerinden olup hakkâkbaşı iken bundan akdem vefât eden Haydar Ağa b. Abdullah nâm müteveffânın utekāsından olan Ömer b. Abdullah ve Ferhad b. Abdullah ve Osman b. Abdullah ve Yasemin bt. Abdullah ve Zahide bt. Abdullah nâm utekā mahfil-i kazâda mahmiye-i mezbûrede bi’l-fi‘il Haremeyn-i Şerîfeyn mütevellîsi olup menzil-i âti’l-beyâna tevliyeti hasebiyle vâzı‘ü’l-yed olan Hasan Bey b. Mehmed nâm bevvâb-ı sultânî mahzarında takrîr-i da‘vâ edip mu‘tıkımız merkūm Haydar Ağa hâl-i sıhhatinde mahalle-i mezbûrede vâki‘ olup büyût-ı müte‘addideyi muhtevî olup lede’l-ahâlî ma‘lûmü’l-hudûd olan mülk menzilinden her bir evin süknâsını utekāsından bir kimesneye ta‘yîn edip hayâtda oldukça sâkin olalar ve mezbûrûn her kangısı vefât ederse hissesi evlâdına ba‘de’l-inkırâz eslah-ı utekāya cümle utekānın inkırâzından sonra mütevellî yediyle îcâr olunup hâsıl olan ücreti Medîne-i Münevvere fukarâsına irsâl olunmak şartı üzere vakf-ı sahîh edip biz dahi ber-mûceb-i şart vâkıf-ı mezbûr Haydar Ağa’nın utekāsından olduğumuz cihetden her birimize ta‘yîn olunan evde sâkin iken bi-emri’llâhi te‘âlâ menzil-i mezbûr bi’l-külliye muhterik oldukda tekrâr imâret ve binâya vakıfdan müsâ‘ade olmamağın ma‘rifet-i mütevellî ve izn-i şer‘le ve kendi mâlımızla her birimiz sâkin olduğu evi binâ edip içimizden Kamer bt. Abdullah nâm mu‘taka dahi ber-mûceb-i şart-ı vâkıf kendiye ta‘yîn olunup bir tarafdan Mahmudpaşa hanı ve bir tarafdan vakf-ı mezbûr ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd olup tûlen kırk bir zirâ‘ ve arzen on beş zirâ‘ arsa üzerine ma‘rifet-i mütevellî ve izn-i şer‘le bir bâb tahtânî ve bir bâb fevkānî odalar ve bir sofa ve bir fırın ve bir bi’r-i mâyı ve bir kenîf binâ edip sâkine iken vefât edip evlâdı olmamağın binâ-yı mezbûr ber-mûceb-i şart-ı vâkıf eslah-ı utekādan olduğumuz ecilden bize intikāl etmişiken mütevellî-i mezbûr bilâ-vech-i şer‘î vâzı‘ü’l-yed eder şer‘le yedi kasr olunmak taleb ederiz dediklerinde gıbbe’s-suâl mütevellî-i mezbûr cevâb verip fi’l-vâki‘ mezbûr Haydar Ağa minvâl-i meşrûh üzere vakf ve şart etmişdir, lâkin ba‘de’l-harîk mezbûre Kamer kendiye ta‘yîn olunup hudûd-ı mezbûre ile mahdûde olan arsa üzerine ma‘rifet-i mütevellî ve izn-i şer‘le ettiği binâyı mukaddemâ kendi nefsine ba‘dehâ Haremeyn-i Şerîfeyn mütevellîleri yediyle îcâr olunup hâsıl olan ücreti fukarâ-i Medîne-i Münevvere’ye irsâl olunmak şartı üzere isneyn aşere ve elf Şa‘bânü’l-mu‘azzamının evâilinde mevki‘-i sadr-ı kitâb olan hâkim-i âdil ve fâzıl-ı bî-mümâsil hazretleri sâbıkā müfettiş-i evkāf iken huzûrlarında vakf-ı sahîh edip müşârun-ileyh dahi arâzî-i mevkūfe üzere binâ olunup cihet-i uhrâya vakfolmağı tecvîz eden eimme-i müctehidîn re’y-i haberleri üzere ba‘de ri‘âyetihî şerâiti’l-hükm sıhhat-i vakfa ve lüzûmuna hükm-i şer‘î edip vakfiyeti mütehakkika oldukdan sonra hâlâ mezbûre Kamer dahi vefât etmeğin ber-mûceb-i şart-ı vâkıfe-i mezbûre menzil-i mezbûru tevliyetim hasebi ile îcâr edip ve hâsıl olan ücreti fukarâ-i mezbûrîne îsâl etmek ecliçin vaz‘-ı yed ettim deyip kelâmını nâtıka ve târîh-i mezbûr ile müverraha ve mevlânâ-yı müşârun-ileyh hazretleri imzâsıyla mümzâ ve hatemiyle mahtûme vakfiye-i sahîha ve şeyhülislâm müfti’l-emân hazretlerinden Zeyd vakfettiği büyût-ı müte‘addidenin her birisini ta‘yîn edip filân ev utekāmdan filâna ve filân ev filâna vakfolup hayâtda olduklarınca sâkine olalar ve mezbûrînden her kangısı vefât ederse hissesi evlâdına ba‘de’l-inkırâz eslah utekāsına cümle utekānın inkırâzından sonra Medîne-i Münevvere fukarâsına deyu şart edip ba‘dehû büyût-ı mezbûre bi’l-külliye muhterik olup binâya vakıfdan müsâ‘ade olmamağın her biri süknâlarını kendi mâlları ve ma‘rifet-i mütevellî ve izn-i şer‘le binâ edip utekādan Hind dahi kendi sâkine olduğu evi ma‘rifet-i mütevellî ve izn-i şer‘le mâlıyla binâ edip tekrâr binâ-yı mezbûrun süknâsı hayâtda oldukça nefsine ba‘dehâ Medîne-i Münevvere fukarâsına olmak üzere vakfedip tescîl-i şer‘î ettirip biraz müdded sâkine olsa ba‘dehû Hind vefât eylese Zeyd’in sâir utekāsı evvelki binâ bize meşrût idi deyu zikr olunan eve dahl etmeğe kādir olurlar mı yohsa yerin ecr-i misli ne ise Medîne-i [münevvere] mütevellîsi edâ edip evi Medîne fukarâsıçun zabta kādir olur mu deyu istiftâ ettiğimde cevâb-ı şerîflerinde utekā dahl edemezler re’y-i hâkimle mütevellî zabt eder buyurdular deyu fetvâ-yı şerîfe ibrâz edip nazar olundukda takrîrine mutâbık bulunup utekā-i mezbûrîn istintâk olunduklarında mezbûre Kamer’in vech-i meşrûh üzere def‘a-i sâniyede vakfettiğin münkirîn olucak mütevellî-i mezbûrdan mazmûn-ı vakfiye-i mezbûreye muvâfık beyyine taleb olundukda zeyl-i vakfiyede isimleri mastûr olan Müslimînden Ferhad b. Abdullah er-râcil ve Mustafa b. Mehmed nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup fi’l-hakīka binâ-yı mezbûru mezbûre Kamer ma‘rifet-i mütevellî ve i[z]n-i şer‘le ve kendi mâlıyla binâ ettikden sonra târîh-i mezkûrda ve mevlânâ-yı müşârun-ileyh hazretleri huzûrunda vech-i meşrûh üzere vakfedip ba‘de’r-rücû‘ ve mu‘ârazatü’l-mütevellî mevlânâ-yı müşârun-ileyh dahi arâzî-i mevkūfe üzerine binâ olunup cihet-i uhrâya vakfolunmağı tecvîz eden eimme-i kirâm mezheb-i şerîfleri üzere sıhhat-i vakfa ve lüzûmuna hükm-i şer‘î eyledi biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyu edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde gıbbe’t-ta‘dîl ve’t-tezkiyye şehâdetleri makbûle oldukdan sonra mûcebi ile binâ-yı mezbûrun vakfiyeti ibkā ve mukarrer kılınıp ber-mûceb-i fetvâ-yı şerîfe utekā-i mezbûrûn da‘vâdan men‘ olunup üslûb-ı sâbık üzere Haremeyn mütevellîsi zabta tenbîh olundu.

Tahrîren fî-evâili şehri Ramazâni’l-mübârek li-sene tis‘a aşere ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Mehmed b. Mehmed el-imâm, İbrahim b. ( ) el-kâtib, Yusuf Bey b. Abdullah el-bevvâb, Ali Bey b. Behram Serbölük, İbrahim Çelebi b. ( ) et-tâcir, es-Seyyid Mehmed b. ( ) ve gayruhüm.