.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 98
Hüküm no: 40
Orijinal metin no: [9b-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ayni Hatun bt. Mahmud’un Fatma Hatun bt. Şücâ’ya sattığı evin Haremeyn Vakfı’na ait olduğu

Haremeyn-i Şerîfeyn Evkāfı’na bi’l-fi‘il mütevellî olan fahrü’l-akrân Hasan Bey b. Mehmed nâm bevvâb-ı sultânî meclis-i şer‘-i şerîfde menzil-i âti’l-beyâna zâtü’l-yed olduğu şer‘an sâbite ola[n] Fâtıma Hatun bt. Şücâ‘ ve Aynî Hatun bt. Mahmud mahzarlarında takrîr ve da‘vâ edip mahrûse-i İstanbul’da Hüseyinağa mahallesinde vâki‘ hudûdunun bir tarafı Bektaş b. ( ) nâm vakfa ve bir tarafı Mustafa Bey b. Abdullah nâm kimesne mülküne ve bir tarafı merhûme Hançerli Sultân Vakfı’na ve bir tarafı tarîk-i hâssa müntehî olup iki tahtânî ve iki fevkānî evleri ve bir küçük odayı ve ayazmayı ve kenîfi ve muhavvatayı müştemil olan menzil cümle tevâbi‘i ile bundan akdem mezbûre Aynî’nin babası merkūm Mahmud’un mülkü iken dokuz yüz elli beş sene[sinde] evvelâ kendi nefsine ba‘dehû evlâdına ve evlâd-ı evlâdına neslen ba‘de neslin ba‘de’l-inkırâz Medîne-i Münevvere -şerrefehallâhu te‘âlâ- fukarâsına vakıf ve habs edip ve hâlâ ber-mûceb-i şart-ı vâkıf menzil-i mezbûrun süknâsı merkūm Aynî’ye münhasır olmağla mezbûre Fâtıma Hatun mülkümdür deyu yirmi bin akçeye bey‘-i kat‘î ile bey‘ eylemiş vâki‘ hâl suâl olunup menzil-i mezbûr vakfiyet üzere ibkā ve tasarruf olmasın taleb ederim dedikde gıbbe’s-suâl mezbûre Fâtıma Hatun cevâb verip menzil-i merkūmu işbu hâzıra fi’l-meclis olan Aynî Hatun babası mezbûr Mahmud’dan irs-i şer‘le müntakil mülkümdür deyu yirmi bin akçeye bey‘-i kat‘î ile bana bey‘ edip ben dahi iştirâ eylemeğin vaz‘-ı yed eyledim vech-i mezkûr üzere vakf olduğu ma‘lûmum değildir deyu münkire olup mezbûre Aynî istintâk olundukda fi’l-hakīka babam mezbûr Mahmud’dan irs-i şer‘le intikāl etmiş mülküm olmağın bey‘ ettim deyu vakfiyetini münkire olup mütevellî-i mezbûrun da‘vâsına mutâbık beyyine taleb olundukda ahrâr-ı Müslimînden olup mahalle-i mezbûre sükkânından Mustafa Bey b. Abdullah ve Mehmed b. Hasan ve Eyüb Bey b. Abdullah nâm kimesneler meclis-i şer‘a li-ecli’ş-şehâde hâzırûn olup fi’l-vâki‘ menzil-i mezbûru cümle tevâbi‘i ile merkūm Mehmed [Mahmud] mülkü iken târîh-i mezbûrda evvelâ kendi nefsine ba‘dehû evlâdına ve evlâd-ı evlâdına neslen ba‘de neslin ba‘de’l-inkırâz Medîne-i Münevvere fukarâsına vakıf ve habs edip teslîm-i mütevellî ve tescîl-i şer‘î ettirmişdir. Biz bu husûsa şâhidleriz. şehâdet dahi ederiz deyu edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiyye şehâdetleri hayyiz-i kabûle vâki‘ oldukda mûcebi ile hükm olunup mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.

Tahrîren fî-evâhiri Muharremi’l-harâm li-sene ışrîn ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Hüseyin b. Mustafa, Osman Bey b. Abdullah, Halil b. Nasuh, Abdi Bey b. Ahmed, Mehmed Derviş, Veli b. Hasan.