.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 101
Hüküm no: 43
Orijinal metin no: [10a-3, Arapça]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Nurullah Çelebi’nin vasiyetle kurduğu vakıf

El-muharrer fîhi cerâ ledeyye ve sahha beyne yedeyye harrerehü’l-muhtâc ilâ-inâyeti’l-meliki’l-kerîm hâdimü’ş-şerî‘a Abdurrahim b. Ömer el-Kassâmü’l-askerî bi-medîneti Kostantıniyyeti’l-mahmiye -afâ anhümâ hâliku’l-beriyye bi-eltâfihi’l-aliyye-

Sübûtu halinde mazmûnuyla amel olunsun. Ketebehû Ebussu‘ûd el-hakīr ufiye anhu.

Elhamdülillâhi’llezî halaka’l-mevte ve’l-hayâte bi-kudretihî li-cemî‘i’l-ibâd ve kaddeme erzâkahüm bi-adlihî mine’l-mebdei ile’l-mî‘âd ve ce‘ale’l-vasiyyete ınde ihtiyâcihim ile’z-zâdi hayra’z-zâd. Vessalâtü alâ-Muhammedini’llezî evsânâ bi’l-birri ale’l-berâyâ ve hedânâ ilâ-sebîli’r-reşâd ve beyyene li-ümmetihi’d-da‘îfe sübüle’s-sevâb ve minhâci’s-sedâd ve alâ-âlihi’l-emcâd ve eshâbihi’l-encâd. Ammâ ba‘d, işbu mazmûnunda vakfü bi’l-vasiyye ikrârından bahseden sahîh ve şer‘î bir hüccettir. Mevlânâ Fethullah b. Cârullah el-imâm ve Mustafa b. Pîrî el-müezzin ve Mustafa Subaşı b. Abdullah ve Firuz Bey b. Abdullah ve Nasuh Bey b. Abdullah ve Murad Bey b. Abdullah nâm kimseler meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihü’l-imâd ve mahfil-i dîn-i münîf-i râsihü’l-evtâda hâzirûn olup, Nesli Hatun bt. merhûm Nurullah Çelebi kıbelinden vekâleti Murad Bey b. Abdullah ve Hasan b. Abdullah’ın şehâdeti ile sâbit olan Sinan b. Ali nâm hasm-ı şer‘î mahzarında, merhûm ü mağfûrun zevcesi Cansuz Hatun bt. Abdullah kıbelinden vekâleti Musrafa Çelebi b. Murad ve Mevlânâ Fethullah el-mezbûrun şehâdeti ile sâbit olan Sinan Bey b. Abdullah’dan ve fahrü’ş-şebâb Mehmed Çelebi b. merhûm-i mastûrdan sâdır olan da‘vâ-yı sahiha-i şer‘iyyede gıbbe’l-istişhâd şöyle şehâdet eylediler ki, merhûm-i mesfûr -gafara’llâhü meliki’l-gafûr- maraz-ı mevte yakalanıp başını yastığa koyduğunda kader-i mukadderesini ve keyfiyet-i ahvâlini tefekkür edip dünyâ-yı deniyyenin fânî, âhiretin ise bâkī olduğunu idrak etti ve vakf, îsâl, tasadduk ve i‘tâ gibi amme-i tasarrufâtı câ’ize ve kâffe-i teberru‘âtı nâfize olduğu halde Kostantıniyye-i mahmiye mahallâtından el-Hâc Ahmed mahallesinde kâin, dâhilî ve hâricî muhavvatayı hâvî, muhavvata-i dâhiliyesi aralarında sofa olan biribirine mütekābil iki tahtânî hâneyi, biribirine bakan iki bostanı, mutfağı, kileri, su kuyusunu, kenîfi ve bahçeyi müştemil, muhavvata-i hâriciyesi ise üzerinde fevkānî üç hâne bulunan ahırı, odayı, mahzeni ve kenîfi müştemil bulunan, bir tarafından Behram Bey b. Abdullah mülkü, bir tarafından Âişe Hatun bt. ( ) mülkü ve vakıfla, tarafeynden de tarîk-ı âm ile mahdûd olan menzilini “ölürsem menzil-i mezbûrumu müddet-i hayâtınca zevce-i mezkûrem Cansuz Hatun’a ve evlâdıma, sonra nesilleri kesilinceye kadar evlâd-ı evlâdıma vakfettim” diyerek vasiyet etti. Sonra menzil-i mezbûrun cârî âdeti üzere icâre-i mu‘tâde ile icâreye verilmesini şart etti. Ücret-i kirâdan hâsıl olanın Medîne-i Resûli’llâh sallallâhü aleyhi vesellem fukarâsına sarf edilmesini şart etti. Mûsî-yi mezbûr sonra vasiyyet-i mezkûresinde musırran vefât etti. Şehâdeten sahîhaten şer‘iyyeten makbûleten ba‘de ri‘âyeti şerâiti’l-kabûl li-kevnihim mine’s-sikāt ve’l-udûl, hâkim-i müvakkı‘ a‘lâhu el-mütevakkı‘ rızâi mevlâhu, şehâdetleri mûcebince sıhhat-i vasiyyete hükmetti. Vakf-ı mezbûr ba‘de zâlik tağyîr ve tebdîli, nakzı ve ta‘dîli câiz olmayacak sûrette evkāf-ı lâzimeden oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf ale’l hayyi’l-cevâdi’l-kerîm.

Cerâ zâlike ve hurrire fî evâhiri Cemâziyelâhire li-sene semânîn ve sittîn ve tis‘a mi’e mine’l-hicreti’n-nebeviyye.

Şuhûdü’l-hâl: Silahdâr Ca‘fer Bey, Mahmud b. Mehmed, Sinan b. Ali, Hamdi Halîfe b. Cârullah, Piyâle b. Abdullah ve gayrühüm mine’l-hâzırîn