.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 113
Hüküm no: 50
Orijinal metin no: [14b-1, Arapça]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Halil Ağa b. Abdurrahman ve zevcesi Sâkine Hatun vakfiyesi

Şer‘an sübûtu halinde mazmûnuyla amel olunsun. Bunu el-fakīr Mehmed tahrîr eyledi. Asl-ı vakf, şurût, vücûh-ı mesârif ve zavâbıta müte‘allik işbu vesîka-i şer‘iyye katımda vâki‘ olup huzûrumda tahakkuk etti ve eimme-i eşrâf beyninde cârî ihtilâfı da bilerek husûsan ve umûmen sıhhat-i vakfa ve lüzûmuna hükmettim. Bunu el-fakīr Rumeli kazaskeri Mehmed b. Ahmed tahrîr eyledi. Ufiye anhümâ. Kütüb-i fürû‘daki şartlara ri‘âyet edilerek şart-ı vakfı muhtevî olan vesîkadır. Bunu el-fakīr Anadolu kazaskeri Mehmed b. Sa‘deddin tahrîr eyledi. Ufiye anhümâ. Nasrun mine’llâhi ve fethun karîb.

Ebde‘u kelâmin ya‘nûn bihi’l-makāl ve eymenü zikrin yusaddiru bihî küllü emrin zî-bâl. Hamden lillâhi’llezî vakafe dûne mevâkıfin… Sâhibü hâzihi’s-sahîfeti’ş-şer‘iyye ve’l-vesîkati’l-enîkati’l-mer‘iyye mefharü eshâbi’l-ızzi ve’l-iclâl umdetü erbâbi’l-mecdi ve’l-ikbâl zü’l-kadri’r-refî‘ ve’l-câhi’l-menî‘ el-muhtassu bi-avâtıfi letâifi’l-meliki’l-mennân Halil Ağa b. Abdurrahman -zâde’llâhü sübhânehû tevfîkahû ve sehhele ilâ me‘âlimi’l-hakkı tarîkahû- ve halîlesi iklîletü’l-muhassanât celîletü’l-muhassenât dürretü tâci’l-müstevrât sâhibetü’l-hayrât ve’l-hasenât Sâkine Hatun bt. Abdülmevlâ kıbellerinden ikrâr-ı vakfa, tescîle ve rücû‘ da‘vâsına vekâleti Ca‘fer b. Abdullah ve el-Hâc Mehmed b. İbrahim’in şehâdeti ile sâbit olan mefharü züvvâri’l-harameyn es-sâ‘î bi’s-safâ beyne’l-merveteyn el-Hâc Mehmed b. Ali meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihü’l-imâd ve mahfil-i dîn-i münîf-i râsihü’l-evtâda hâzır olup şöyle ikrâr ve i‘tirâf eyledi ki, müvekkil-i mezbûr Halil Ağa işbu vakfın kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Hoca Paşa mahallesinde kâin, fevkānî ve tahtânî on dokuz hâneyi, fırını, mutfağı, kileri, hamamı, anbarı mâ-i cârîyi, eşcâr-ı müsmireyi müştemil, hudûdu bir cânibden iç avluya, cânibeynden tarîk- âmma ve bir cânibden Mehmed Paşa Medresesi’ne müntehî olan menzili niyet-i hâlise ve taviyet-i sâfiye ile habs, vakf, te’bîd ve tasadduk eyledi. Müvekkile-i mezbûr Sâkine Hatun da kendisine Sultânü’l-a‘zâm ve hakanü’l-efham mâlikü rikābi’l-ümem mevlâ-yı mülûki’l-arab ve’l-acem tarafından 1003 senesi evâsıt-ı Zilhiccesinde temlîk edilmiş, silk-i mülk-i sahîhinde bulunan mârru’z-zikr menzilin cemî‘-i muhavvata-i dâhiliyesini vakf, habs ve te’bîd eyledi. İşbu muhavvata-i dâhiliye üç tabaka olup tabaka-i ulyâsı ocaklı iki hâneyi, diğer dört hâneyi, kileri, tabaka-i vustâsı ortasında şadırvan bulunan müzehheb bir hâneyi, ocaklı altı hâneyi, başka bir mevzi‘deki diğer iki hâneyi, tabaka-i süflâsı ise havuzlu hamamı, camekânı, hamama muttasıl mutfağı, üç ocaklı hâneyi, kileri, odunluğu, önlerinde eşcâr-ı müsmireli ve envâ‘-ı ezhâr ile müzeyyen bahçeyi müştemildir… Cemî‘-i mâ zükirayı cümle hudûdu, hukuku, merâfık ve tevâbi‘iyle evvelâ müddet-i hayâtınca kendine, vefâtından sonra zevcine şart eyledi. Zevc-i mezkûr bu sûretle cemî‘- menzil-i mezbûrda tasarruf edecektir. Sonra süknâyı neslen ba‘de neslin fer‘an ba‘de aslin evlâdına, evlâd-ı evlâdına, evlâd-ı evlâd-ı evlâdına şart etti. Ba‘de’l-inkırâz -el-ıyâzü bi’llâh- cemî‘-i menzil-i mezbûrun Medîne münevvere Evkāfı mütevellîsi yediyle icâre-i mu‘tâde ile icâreye verilmesini şart etti… Vâki‘ ikrâr mütevellî-yi mezbûr tarafından vicâhen ve şifâhen tasdîk edildi. Hâl bu minvâl üzere iken vâkıf-ı mezbûr, vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam Hazret-i Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri yanında lâzım değildir diyerek menzileyn-i mezkûreynin vakfiyyetinden rücû‘ edip silk-i mülküne idhâlini talep ve mütevellî-yi mezkûrdan istirdâd eyledi. Mütevellî-i mezkûr her ne kadar vakf-ı akār imâm-ı kebîr ve hümâm-ı hatîr yanında lâzım değildir lâkin imâmeyn-i hümâmeyn İmâm Ebû Yusuf-ı sânî ve İmâm Muhammed b. el-Hasan el-Şeybânî kavilleri üzere ba‘de’l-vakf ve’t-teslîm ile’l-mütevellî sıhhat-i vakf lüzûmdan müfârakat etmeyip vakıf sahîh olunca lâzım dahi olur demişlerdir diye cevap verip akār-ı mezbûru teslîm etmekde nizâ‘ ve vâkıf-ı müşârun-ileyhe redden imtinâ‘ edip hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûruna murâfa‘a edip tarafeynden hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menzileyn-i merkūmeynin vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr müseccel, müebbed bir vakıf olarak bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf ale’l-kerîmi’r-rabbi’r-rahîm.

Cerâ zâlike ve hurrire fî evâsıtı Cumâdelûlâ li-sene erba‘a ve elf

Şühûdü’l-hâl: El-emru kemâ fîhi ve’ş-şe’nü alâ-mâ huviye ve ene’l-fakīr İbrahim b. Abdülkerim el-vezîr, mâ fîhi kemâ cerâ ve ene efkaru’l-verâ ileyhi sübhânehû Mehmed b. Abdüssamed el-vezîr, mâ-hurrire fî hâzihi’l-vesîka vaka‘a indî alâ-nehci’l-hakīka ve ene’l-fakīr Halil b. Abdülcelil el-vezîr, el-emru ke-mâ zükira ve’ş-şe’nü hasbemâ sutira ve ene’l-fakīr ila’llâhi’l-ekber Sinan b. Abdülmennan el-vezîr, sahha indî alâ-mâ havâ hâze’l-kitâb innehu cârrun alâ-nehci’s-savâb ve ene’l-fakīr Hasan b. Abdülcenân el-vezîr, el-emru kemâ vaka‘a ve’ş-şe’nü kemâ vukı‘a ve ene’l-fakīr Mehmed b. ( ) el-vezîr… ve gayrühüm