.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 115
Hüküm no: 51
Orijinal metin no: [16a-1, Arapça]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Gençnihân bt. Abdülmennan vakfiyesi

Elhamdülillâhi’l-meliki’l-gaffâr el-vâkıfü alâ-cemî‘i’l-esrâr ve’s-salâtü alâ-Muhammedin en-nebiyyü’l-muhtâr ve alâ-âlihî ve sahbihi’l-ahyâr, ammâ ba‘d. İşbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh ve şer‘î bir hüccettir. Mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Çıkrıkçı Kemal mahallesinde sâkine Gençnihân bt. Abdülmennan nâm hatun meclis-i şer‘-i şerîf ve mahfil-i dîn-i münîf el-masûn ani’t-tağyîr ve’t-tahrîfe hâzıra olup âti’z-zikr vakfına li-ecli’t-tescîl mütevellî nasbettiği el-Hâc Hüseyin b. Abdullah mahzarında şöyle ikrâr ve i‘tirâf eyledi ki, işbu vakıf ikrârının kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, mahalle-i mezbûrede vâki‘, tahtânî bir hâneyi, ahşab kileri, su kuyusunu, ahırı, kenîfi, diğer dört hâneyi, iki sofayı, şehnişîni ve diğer kenîfi müştemil, hudûdu bir tarafından Mehmed b. Abdullah mülkü, bir tarafından Süleyman Subaşı b. Abdullah mülkü, bir tarafından Şâh Çelebi Vakfı ve bir tarafından tarîk-ı âm ile mahdûd bulunan menzilini cümle hudûdu ve kâffe-i hukuku ve menâfi‘iyle habs, tasadduk ve vakfeyledi. Süknâyı kendisine şart etti. Vefâtından sonra menzilin icâreye verilip ücret-i kirânın Medîne-i münevvere fukarâsına îsâl ve irsâlini şart etti. Vâki‘ ikrâr mütevellî-yi mezbûr tarafından vicâhen ve şifâhen tasdîk edildi. Hâl bu minvâl üzere iken vâkıfe-i mezbûre, vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam Hazret-i Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri yanında lâzım değildir diyerek menzileyn-i mezkûreynin vakfiyyetinden rücû‘ edip silk-i mülküne idhâlini talep ve mütevellî-yi mezkûrdan istirdâd eyledi. Mütevellî-i mezkûr her ne kadar vakf-ı akār imâm-ı kebîr ve hümâm-ı hatîr yanında lâzım değildir lâkin imâmeyn-i hümâmeyn İmâm Ebû Yusuf-ı sânî ve İmâm Muhammed b. el-Hasan el-Şeybânî kavilleri üzere ba‘de’l-vakf ve’t-teslîm ile’l-mütevellî sıhhat-i vakf lüzûmdan müfârakat etmeyip vakıf sahîh olunca lâzım dahi olur demişlerdir diye cevap verip akār-ı mezbûru teslîm etmekde nizâ‘ ve vâkıfe-i müşârun-ileyhâya redden imtinâ‘ edip hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûruna murâfa‘a edip tarafeynden hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menzil-i merkūmun vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr müseccel, müebbed bir vakıf olarak bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıfe ale’l-hayyi’l-kadîm innehû cevâdün kerîm raûfün rahîm.

Şühûdü’l-hâl: Mehmed Çelebi b. Ahmed el-İmâm, Osman Çelebi b. Ömer el-imâm, el-Hâc Hasan Bey b. Mehmed, el-bevvâbü’s-sultânî, Mehmed Bey b. Mehmed el-bevvâbü’s-sultânî, İbrahim Bey b. Mehmed el-yesârî, Mehmed Beşe b. Abdullah er-râcil, Ali Beşe b. Yahya er-râcil, Mustafa Beşe b. Yahya er-râcil, Ahmed b. Mustafa, Mehmed b. Bâli