|
Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626) cilt: 45, sayfa: 117 Hüküm no: 53 Orijinal metin no: [17a-1, Arapça] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Kapıcılardan Ahmed Bey b. Abdülmennan’ın vakfiyesi
Elhamdülillâhi’llezî lâ yuhâlifü mâ erâdehû şeyün mine’l-eşyâi fe-lâ yecrî fî dâreyni ed-dünyâ ve’l-âhirati… Ve’s-salâtü alâ-resûlihî Muhammedin sâhibü’l-makāmi’l-mahmûd ve sâhibü ezyâli’l-lutf ve’l-kerem ve’l-cûd ve alâ-âlihî ve sahbihî ecma‘în, ammâ ba‘d, işbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh, şer‘î ve mer‘î bir hüccettir. Sâhibü’l-hayrât er-râgıbü fi’l-mesûbât fahrü’l-akrân Ahmed Bey b. Abdülmennan el-Bevvâbü’s-sultânî, insanın yediğinin onu ifnâ ettiğini, giydiğinin onu üryân bıraktığını, tasadduk ettiğinin ise bâki kıldığını idrâk ettiğinde âhiret azığı tedârikine karar verip işbu ikrârın kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, Dârü’s-saltanati’l-kübrâ Kostantıniyye-i mahmiye-i uzmâ mahallâtından Mesih Paşa mahallesinde kâin, üç fevkānî hâneyi, bir tahtânî hâneyi, su kuyusunu, kenîfi ve muhavvatayı müştemil, hudûdu bir tarafından iftihârü erbâbi’l-izzeti ve’l-câh mefharü’l-mühendisîn Mehmed Ağa b. Abdülmu‘în mülküne, bir tarafından Ahmed Çelebi ve Mehmed Çelebi ibney Camcı Bâli mülküne, bir tarafından Şirin Hatun bt. Abdullah mülküne, bir tarafından Kulaksız-zâde demekle ma‘rûf İbrahim Çelebi mülküne ve tarîk-ı âmma müntehî bulunan menzilini cümle hudûdu ve kâffe-i hukukuyla hasbeten lilâhi te‘âlâ ve haseneten li-rûhi resûlihi’l-mu‘allâ vakf, habs, te’bîd ve tasadduk ettiğini ikrâr ve i‘tirâf eyledi. Vâkıf-ı mezbûr, menzil-i mezkûrda süknâyı evvelâ müddet-i hayâtınca kendisine, vefâtından sonra evlâdına, evlâd-ı evlâdına, evlâd-ı evlâd-ı evlâdına ile’l-inkırâz şart eyledi. Sonra kardeşi oğlu fahrü’l-eşbâh Hasan Çelebi b. Mehmed el-Cündî’ye, sonra evlâdına, evlâd-ı evlâdına neslen ba‘de neslin ve fer‘an gıbbe aslin ile’l-inkırâz şart eyledi. Sonra Medine-i münevvere ve Ravza-i mutahhara fukarâsına şart eyledi. Vâki‘ ikrâr, tescîl maksadıyla mütevellî nasbettiği fahrü’l-eşbâh Ali Bey b. Abdullah tarafından bi’l-müvâcehe tasdîk edildi. Vâkıf-ı mezbûr menzil-i merkūmu mütevvellîye teslîm etti. O dahî tesellüm edip sâir mütevellîler evkāfta nasıl tasarruf eyledilerse öyle tasarruf eyledi. Hâl bu minvâl üzere iken vâkıf-ı mezbûr, vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam Hazret-i Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri yanında lâzım değildir diyerek menzil-i mezkûrun vakfiyyetinden rücû‘ edip silk-i mülküne idhâlini talep ve mütevellî-yi mezkûrdan istirdâd eyledi. Mütevellî-i mezkûr her ne kadar vakf-ı akār imâm-ı kebîr ve hümâm-ı hatîr yanında lâzım değildir lâkin imâmeyn-i hümâmeyn İmâm Ebû Yusuf-ı sânî ve İmâm Muhammed b. el-Hasan el-Şeybânî kavilleri üzere ba‘de’l-vakf ve’t-teslîm ile’l-mütevellî sıhhat-i vakf lüzûmdan müfârakat etmeyip vakıf sahîh olunca lâzım dahi olur demişlerdir diye cevap verip akār-ı mezbûru teslîm etmekde nizâ‘ ve vâkıf-ı müşârun-ileyhe redden imtinâ‘ edip hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûruna murâfa‘a edip tarafeynden hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menzil-i merkūmun vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr müseccel, müebbed bir vakıf olarak bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-kerîm.
Cerâ zâlike ve hurrire fî gurreti’l-Muharremi’l-harâm li-sene ihdâ ve ışrîn ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Fahrü eshâbi’l-izzi ve’l-iclâl Mi‘mârbaşı dâme izzuhû, Kıdvetü’l-müderrisîn Şükrullah Efendi b. Mustafa, Mehmed Çelebi b. Hasan el-müezzinü’s-sultânî, Durak b. Mehmed, Fahrü’l-emâcid Üveys Ağa, Hamza Çavuş-ı Dergâh-ı âlî, Ahmed b. Ali el-kâtib, Ramazan b. Laklak, el-Hâc Musa, Hasan Çelebi b. Musa er-râcil, Ali Ağa b. Abdullah el-müteferrika, Ali Efendi b. Kemal, Mehmed Bey b. Abdullah Meş‘aledâr-ı sultânî, Ahmed b. Hüseyin er-râcil, Ahmed b. Abdurrahman, Seyyid Durmuş b. Seyyid Yunus, Hasan Çelebi b. Ali, Ali Bey ser-bölük-i bevvân, Mehmed b. Bayezid, Mehmed Bey meş‘aledâr-ı hâssa, Hacı b. Hasan ve gayrühüm mine’l-hâzırîn
|