.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 127
Hüküm no: 63
Orijinal metin no: [20a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hızır Çavuş b. Cafer’in vakfiyesi

Elhamdü lillâhi’llezî

Mâ hurrire mine’l-vakfi’l-müseccel ve’l-habsi’l-mükemmel ve vazaha ve sahha indî ve hakemtü bi-sıhhatihî ve lüzûmihî fî-umûmihî ve husûsihî abdü’l-fakīr Sinan b. Abdülevvel el-Kādî bi-Molova el-müfettiş.

Elhamdü lillâhi’llezî erşede ibâdehü’l-mü’minîn ve’l-mü’minât ile’l-a‘mâli’s-sâlihât ve eşâra’l-müslimîne ve’l-müslimât bi-ef‘âli’l-hayrât haysü kāle inne’l-hasenât yüzhibne’s-seyyi’ât ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ-resûlihî Muhammed ve âlihi ve ashâbihi’l-lezîne hüm hüdâtü’l-halkı ilâ sebîli’r-reşâd bu vesîka-i sahîha-i şer‘iyyenin sâhibi ve hayrât ve hasenâtın râgıbı fahrü’l-emâsil ve’l-akrân ve’l-ekârim ve’l-a‘yân Dergâh-ı âlî çavuşlarından Hızır Çavuş b. Ca‘fer vaktâ ki hazret-i izzet cenâbından vâsıl olan atâyâ-yı celîleye hadd ü add ile mahdûd ve ma‘dûd olmadığın bilip sebeb-i ecr-i cezîl olacak nesne-i savbına inân-ı azîmet masrûf kıldı ise cezîre-i Midilli sancağında kazâ-i Molova’da kendi sâkin olduğu nefs-i Molova varoşu yanında Sovuksu nâm mevzi‘nin kurbünde vâki‘ bir tarafı tarîk-i âmla ve bir tarafı Hariçe nâm mevzi‘e ve bir tarafı Karabahçesi ile ve bir tarafı İlyas Bey ez-zaîm bahçesiyle mahdûd ve mu‘ayyen olan bir kıt‘a bahçesini dâhilinde olan eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmiresiyle ve atîk ve cedîd binâlarıyla rızâen lillâhi te‘âlâ vakf-ı sahîh-i şer‘î ve habs-i sarîh-i mer‘î ile vakf ve habs edip merkūm bahçenin cemî‘an esmâr ve sâir menâfi‘i hâl-i hayâtda oldukça evvelâ kendiye şart edip ve bi-emri’llâhi te‘âlâ vefâtından sonra kendi hatunu Ümmü Hatun’a ve ba‘de vefâtihâ evlâdına ve evlâd-ı evlâdına ve ba‘de’l-inkırâz Medîne-i Münevvere fukarâsına vakıf ola deyip yine vâkıf-ı merkūmun utekāsından Mustafa b. Abdullah nâm kimesne hasbî mütevellî olup ve sâir ahâlî-i varoş-ı mezbûr hasbî nâzır ola deyip vakf-ı mezkûru mütevellîye teslîm-i şer‘î ile teslîm edip ol dahi tesellüm ve kabz edip vakf-ı mezbûrun emri vech-i meşrûh üzere ihtitâm buldukdan sonra vâkıf-ı mezbûr vakf-ı mezkûrdan rücû‘ edip İmâm-ı A‘zam ve hümâm-ı efham Ebû Hanîfe hazretlerinin katında lüzûm mün‘adimdir deyu temessük edinip kemâ-kân yine kendi mülküne idhâli murâd ettikde mütevellî-i mezbûr dahi muhâsama ve mücâdele edip eğerçi İmâm-ı A‘zam katında lüzûm mün‘adim ise lâkin imâmeyn-i hümâmeyn Hazret-i Ebî Yusuf ve Hazret-i Muhammed katlarında vakf ve lüzûm-ı vakf <> mütekāribân ve mütelâzımândır deyu işbu kitâb-ı müstetâbın alâsına muvakki‘ olan efdalü’l-muhakkıkīn ve ekmelü’l-mudakkikīn hâkimü’ş-şer‘a murâfa‘a olup hüküm taleb ettikde hâkim-i müşârun-ileyh dahi eimme-i a‘lâm beynlerinde cârî olan hilâfa âlim olduğu hâletle cânib-i lüzûm-ı vakfı evlâ ve ahsen görüp imâmeyn-i müşârun-ileyhâ kavilleri üzere evvelâ sıhhat-ı vakfa ve sâniyen lüzûmuna hükm-i sahîh-i şer‘î ile hükmedip mahkûmün-bih olmağla mecme‘un-aleyh olup min-ba‘d vakf-ı mezbûrun naks ve nakzına mecâl muhâl ve tebdîl-i tağyîrine imkân mümteni‘ü’l-ihtimâl oldu. “Femen beddelehû ilh.” cerâ zâlike.

Hurrire fî-evâhiri Şa‘bâni’l-mu‘azzam li-sene sitte ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Abdüllatif Çelebi el-hatîb, Memi Çelebi an-erbâb-ı timar ve Ahmed Bey solak ez-zâbit ve Mehmed Çelebi b. Mi‘mâr ve Hasan Çelebi er-râcil, Şâh b. Muharrem, Pîrî b. Muharrem, Hasan b. Ali, Mustafa Çelebi b. Sinan, Ahmed b. Ali, Hüseyin b. Davud er-râcil ve gayruhüm.