Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626) cilt: 45, sayfa: 128 Hüküm no: 64 Orijinal metin no: [20b-1, Arapça] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Kıbrıs Beylerbeyi Mehmed Bey b. Abdüsselam’ın vakfiyesi
Sûretü kitâbi’l-vakfi’l-müsecceli’l-mahkûm bi-sıhhatihî ve lüzûmihî alâ-menheci’ş-şer‘i’l-kavîmi’l-müseccel, nukılet an-asliha’l-münderic fi’s-sicilli’l-mahfûz min-gayri tağyîrin, harrerehu’l-fakīr Kemaleddin b. Mehmed b. Ahmed, Rumeli-i ma‘mûre kazaskeri, -ufiye anhümâ-
İşbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh ve şer‘î bir hüccettir. Hâlen cezîre-i Kıbrıs emîrü’l-ümerâsı olan emîrü’l-ümerâil’l-kirâm kebîrü’l-küberâi’l-fihâm zü’l-kadri ve’l-ihtirâm Mehmed Bey b. Abdüsselam kıbelinden âti’z-zikr vakıf ikrârına ve sonra rücû‘ da‘vâsına vekâleti Mehmed b. Mansur ve Hüseyin b. Ali’nin şehâdeti ile sâbit olan Kubad Bey b. Abdullah meclis-i şer‘a hâzır olup şöyle ikrâr ve i‘tirâf eyledi ki, müvekkil-i mezbûru Mehmed Bey işbu vakfın kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Cezerî Kasımpaşa mahallesinde kâin, birinin üzerinde beş oda, birinin üzerinde yedi oda bulunan iki ahırı, mutfağı, su kuyusunu, tahtânî üç bâb odayı, fıskiyeyi ve fırını müştemil olan, bir tarafından vâkıf-ı müşârun-ileyh mülkü, iki tarafından tarîk-ı hâs, bir tarafından Ahi Çelebi Vakfı ile mahdûd bulunan cemî‘ menzilini cümle tevâbi‘i ve levâhıkıyla niyet-i hâlise ve taviyet-i vâfiye üzere habs ve vakfetti. Süknâyı evvelâ müddet-i hayâtınca kendisine, vefâtından sonra evlâdına, evlâd-ı evlâdına, evlâd-ı evlâd-ı evlâdına ile’l-inkırâz şart etti. Sonra Medîne-i münevvere fukarâsına şart etti. Sonra menzil-i mezbûru tescîl maksadıyla mütevellî nasbettiği Mevlânâ Habib b. Dursun el-Mülâzım’a teslîm etti. Vâki‘ ikrâr mütevellî-i mezkûr tarafından vicâhen ve şifâhen tasdîk edildi. Hâl bu minvâl üzere iken vâkıf-ı mezbûr vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam Hazret-i Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri yanında lâzım değildir diyerek vakfiyyetten rücû‘ edip menzil-i mezkûrun silk-i mülküne idhâlini talep ve mütevellî-yi mezkûrdan istirdâd eyledi. Mütevellî redden imtinâ‘ edince hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûrunda murâfa‘a edip tarafeynden hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menzil-i merkūmun vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr, bey‘i, hibesi ve îrâsı câiz olmayacak şekilde, müseccel, müebbed bir vakıf olarak bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû el-âyetü.
Cerâ zâlike ve hurrire fî-evâhiri Muharrem li-sene semân ve semânîn ve tis‘a mi’e, 988.
Şühûdü’l-hâl: Fahrü’l-etıbbâ Mehmed Çelebi et-tabîbü’s-sultânî, Ali b. Murad el-imâmü bi’l-mahalleti’l-mezbûre, Abdü’l-mü’min b. Sadık el-imâm bi’l-mahalle, Mustafa b. Mehmed el-imâm, Seydi b. Mehmed, Ömer b. Abdullah, el-bevvâbü’s-sultânî, Hayrullah b. Abdullah, keyvan b. Abdullah, Mehmed b. Osman el-müezzin, Mehmed b. Mansur, Mehmed b. İsa, Kubad b. Abdullah, Mehmed b. Ali, İlyas Bey, Mevlânâ Hüseyin Çelebi, Mevlânâ Receb Çelebi, Ahmed b. Süleyman ve gayrühüm
|