.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 151
Hüküm no: 86
Orijinal metin no: [28a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Darüssade Ağası Mustafa Ağa b. Abdülmennan’ın para vakfiyesi

Elhamdü lillâhi’l-meliki’l-müte‘âl el-mukaddes ani’t-tagayyür ve’l-intikāl ellezî ce‘alenâ bi keremihî sülüse’l-emvâl fî-âhiri a‘mârinâ ziyâdeten ale’l-a‘mâli ve ca‘ale’l-vasiyyete inde ihtiyâc-ı ibâdihi ile’z-zâdi hayri’z-zâd ve sayyerahâ fi’d-dünyâ mûciben li’d-du‘â ve zahri’l-yevmi’l-mî‘âd ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ-men beyyene’l-ümmete minhâce’s-sadâd eşrefi’l-verâ seyyidinâ Muhammed ellezî evsânâ bi’l-birri ale’l-berâyâ ve hadânâ ilâ sebîli’r-reşâd ve alâ-âlihi ve ashâbihi’l-emcâd ellizîne sarafu ömrehum ve emvâlehum fi’s-sıhhati ve’l-marâzi ile’l-hasenâti ibtigāen min-hâlıkı’l-ibâd ecran hasenen innehu kerîmün cevâdün ve ba‘d bu kitâb-ı sıhhat nisâbın tahrîr ve inşâsına bâdî ve bu hitâb-ı anberîn-nikābın tastîr ve imlâsına dâ‘î oldur ki Dârüssaâde ağalarından bundan esbak takdîr-i Rabbânî-birle câygîr-i civâr-ı rahmet-i Rahmân olan merhûm Mustafa Ağa b. Abdülmennan’ın usûbet-i nesebiyye cihetinden verâseti pâdişâh-ı rub‘-ı meskûn ve şehinşâh-ı sükkân zîr-i çarh-ı bukalemûn sultân-ı gerdûn-vakār-ı hemtâm ( ) ahmed-i muhtârı şâh-skender-savlet hâkān-ı ferîdûn-haşmet zıllullâhi te‘âlâ fi’l-arz mâlik-i ekālim-i basitü’l-gabrâ bi’t-tûl ve’l-arz fahr-i devr-i zaman-ı âl-i Osman es-sultân ibnü’s-sultân es-sultân Ahmed Hân b. es-sultânü’l-gāzî el-mücâhid fi’l-me‘âdil ve’l-megāzî Mehmed Hân ebbedallâhu te‘âlâ eyyâme devletihi’l-kāhire ve enâre’l-a‘lemîn bi şümûsi saltanati’z-zâhire mâ-dâmeti’l-eflâkü dâire ve uyûn-ı nücûm-i semâ zâ’ire cenâb-ı celâlet-i şi‘ârlarına münhasıra olup merhûm-ı mûmâ-ileyhin vech-i âti’l-beyânı üzere tenfîz-i vesâyâ-yı şer‘iyyesi için vasiyy-i muhtâr olduğu hasm-ı câhid-i şer‘î mahzarında vech-i mer‘î üzere sübût bulan umdetü’l-havâs ve’l-mukarrebîn sâhibü’l-izz ve’t-temkîn mu‘temedü’l-mülûk ve’s-selâtîn el-mahfûf bi sunûfi âlâ Rabbi’l-âlemîn bi’l-fi‘il Dârüssaâde ağası olan hazret-i Mustafa Ağa b. Abdulmuin meclis-i şer‘-i mübîn ve mahfil-i dîn-i metîn -sânehallâhu te‘âlâ ani’t-tahrîf ilâ yevmi’d-dîn- de vakf-ı âti’z-zikri tescîl ve emr-i itmâm ve tekmîl için mütevellî nasb eylediği umdetü’l-a‘yân Mehmed Çelebi b. Ahmed nâm bevvâbü’s-sultânî mahzarında ikrâr u i‘tirâf eyleyip merhûm-ı mezbûr Mustafa Ağa’nın vasiyyet-i şer‘iyye-i mu‘teberesi mûcebince sülüs cümle mâlından iki yüz kırk bin fıddî ve râyicü’l-vakt akçeyi vâris-i mûmâ-ileyh esbeğallâhü ni‘amehû aleyh hazretlerinin izn-i hümâyûn ve emr-i sa‘âdet-makrûnlarıyla ifrâz ve kemâl-i imtiyâz ile mümtâz kılıp vakf-ı sahîh-i şer‘î ve habs-i sarîh-i mer‘î eyleyip şöyle şart eyledim ki meblağ-ı mezbûr mütevellî-i mesfûr mübâşeretiyle her sâl vech-i helâl ve onu on bir hesâbı üzere istirbâh ve istiğlâl olunup medyûn olanlardan rehn-i kavî ve kefîl-i melî alına veyâhud muktezâyı hâle göre ikisinden biriyle iktifâ oluna ve dahi şöyle şart eyledim ki hâsıl olan ribh ve nemâdan yevmî on akçe cihet-i tevliyet ola ve on beş nefer sâlih ehl-i Kur’ân kimesneler her gün Medîne-i münevver[e]’de vâki‘ Resûl-i ekrem sallallâhu te‘âlâ aleyhi vesellem hazretlerinin mescid-i şerîflerinde bir vakt-i mu‘ayyende Kur’ân-ı azîm ve Furkān-ı kerîmden her gün birer cüz’-i şerîf tilâvet edip sevâbını rûh-ı merhûm-ı mezbûra hibe ve ihdâ’ eylediklerinden sonra her birine yevmî ikişer akçe verile ve töhmet-i hıyânetden âbî [28b] bir kimesne kâtib ve câbî olup ba‘de edâi’l-hizmet yevmî dört akçe verile ve her kim nâib-i Harem-i muhterem olursa vakf-ı mezbûra nâzır olup yevmî iki akçe verile ve mesârif-i meşrûhadan bâkī kalan bin dört yüz kırk akçe yed-i mütevellîde yedek ola ve hayâtda oldukça mezkûr Mehmed Çelebi mütevellî olup ba‘dehû bir ehile tevcîh oluna ve bi-emri’llâhi’l-mukadder icrâ-i şerâit-i mezkûre müte‘azzir olursa cümlesi Harem-i muhterem fukarâsına vakfola deyu itmâm-ı kemâl eyleyip ve meblağ-ı mezbûru mütevellî-i mersûma teslîm-i tâm edip ol dahi kabz ve tesellüm ve sâir evkāf mütevellîleri gibi tasarruf eyledi dedikde vasiyy-i müşârun-ileyh hazretlerini mütevellî-i mûmâ-ileyh Mehmed Çelebi cemî‘ akārîr-i meşrûhasında vicâhen tasdîk eyledikden sonra vasiyy-i müşârun-ileyh tevkī‘-i şerîfi zîver-i sadr-ı kitâb-ı müstetâb olan hâkim-i âdil ve hâsim-i bî-mu‘âdil huzûrunda takrîr-i kelâm edip vakf-ı nükūd ve mutazammın olduğu şurût ekser eimme-i Hanefiyye kavilleri üzere gayr-ı sahîh olmağla asl-ı mâl-ı mevkūfu ve mütevellî-i mezbûrun cihet-i tevliyetden ecr-i misilden ziyâde kabz eylediğin taleb ederim dedikde mütevellî-i merkūm cevâb verip eğerçi vakf-ı nükūd ve zımnında olan şurût eimme-i Hanefiyye kavilleri üzere gayr-ı sahîhadır lâkin İmâm-ı Züfer mezheb-i muzafferinde İmâm-ı Ensârî rivâyeti sahîha olduğu ecilden asl-ı mâl-ı mevkūfu ve cihet-i tevliyetden ecr-i misilden ziyâde kabz eylediğimi red eylemezim deyu hâkim-i mûmâ-ileyhden sıhhatine taleb-i hüküm edicek hâkim-i müşârun-ileyh lâ-zâle beyne’l-enâm müşârun-ileyh meblağ-ı mezbûrun sıhhat-i vakfiyetine ve zımnında olan şurûtun şer‘iyyine ve meblağ-ı müdde‘iyyeden mütevellî-i mezbûrun berâ’et-i zimmetine hükmettikden sonra vasiyy-i müşârun-ileyh inân-ı kīl ü kāli semt-i âhara masrûf kılıp vakf-ı nükūd re’y-i imâm-ı ma‘hûd üzere müsellem ve makbûl ve nakl-i sahîh ile menkūldür lâkin sıhhat-i vakf onun katında dahi lüzûm icâb etmez vesâyetim hasebiyle tarîk-i âhardan vücûh-ı hayrâta sarf ettim deyu vakf-ı mezbûrdan rücû‘ ve mütevellîden asl-ı mâlın istirdâdına şurû‘ ettikde mütevellî-i mezbûr cevâb verip eğerçi vakf-ı mezbûr imâm-ı mezkûr re’yi serîri üzere lüzûm ve te’bîdden ârîdir lâkin ba‘de’l-hükm sıhhat sâir eimme re’ylerine sârîdir zîrâ eimme ictihâd-ı ittifâk ve ittihâd etmişlerdir kim hükm-i hâkim-i ârif mahall-i fasl-ı ictihâda müsâdif ola ol hüküm nâfiz ve mübrem ve cumhûr katında makbûl ve müsellem olur imâmeyn re’y-i şerîfleri üzere lüzûm-ı sıhhat mülâzım ve mukārindir onların re’yleri üzere vakf-ı mezbûrun lüzûmuna dahi hüküm taleb ederim dedikde hâkim-i mûmâ-ileyh bu bâbda nazar-ı fâyik ve teemmül-i lâyık ettikde temhîd-i kavâ‘id-i hayrâtı evlâ ve teşyîd-i mebânî-i hasenâtı ahrâ görüp lüzûmuna dahi hükmedip min-ba‘d vakf-ı mezbûr sahîh-i lâzım olup mümteni‘ü’t-tebdîl olmuşdur. Femen beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’l-lezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm.

Cerâ zâlike ve hurrire fî-evâhiri şehri Rebî‘i’l-âhir min-şühûr sene isneteyn ve ışrîn ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Fahrü’l-mukarrebîn zahrü’l-mu‘teberân Eski Mehmed Ağa b. Abdülmu‘în enderûn, umdetü erbâbi’t-tahrîr ve’l-kalem Ahmed Efendi el-muhâsib, fahrü’l-eşbâh Süleyman Bey b. Abdülmennan el-bevvâbü’s-sultânî kethüdâ-yı ağa-yı Dârüssaâde, Kasım Bey b. ( ) el-bevvâbü’s-sultânî, zahrü’l-akrân Yahya Bey el-bevvâbü’s-sultânî, Şükrullah Bey el-bevvâbü’s-sultânî ve gayruhüm.