|
Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626) cilt: 45, sayfa: 159 Hüküm no: 95 Orijinal metin no: [31a-2, Arapça] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Macarzâde Hüseyin Çelebi’nin vakfiyesi
Elhamdü li-veliyyihî ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ-nebiyyihî ve alâ-âlihî ve sahbihî, ammâ ba‘d, işbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh ve şer‘î bir hüccettir. Sâhibü’l-hayrât ve râgibü’l-meberrât Hüseyin Çelebi eş-şehîr bi-Macar-zâde, dünyânın fâni âhiretin bâkī olduğunu idrâk ettiğinde meclis-i şer‘a hâzır olup işbu ikrârın kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, havâss-ı mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Kasımpaşa mahallesinde vâki‘, dört bâb fevkānî hâneyi, iki bâb tahtânî hâneyi, sofayı, mutfağı, kenîfi, eşcâr-ı müsmireli bahçeyi ve altında dört dükkânı bulunan şehnişîni müştemil olan, hudûdu bir tarafından Melek Hatun bt. Hızır Subaşı mülkü, bir tarafından Arabzâde demekle ma‘rûf Kurd Çelebi mülkü, bir tarafından Vezzân Mustafa mülkü, bir tarafından tarîk-ı âm ile mahdûd bulunan menzilini cümle tevâbi‘i ve levâhıkıyla etyab-i emvâlinden ve mahz-ı menâlinden ayırıp hasbeten lillâhi’l-azîm ve taleben li-marzâti’r-rabbir-rahîm habs, te’bîd, tasadduk ve vakfetti. Süknâyı evvelâ müddet-i hayâtınca kendisine, vefâtından sonra Zahide Hatun bt. ( ) nâm zevcesine, sonra evlâdihimâ, evlâd-ı evlâdihimâ, sonra neslen ba‘de neslin evlâd-ı evlâdihimâya, nesilleri kesildiğinde menzil-i mezbûrun mütevellî yediyle icâre-i mu‘tâde ile icâreye verilip ücret-i kirânın Medîne-i münevvere fukarâsına îsâl ve irsâlini şart eyledi… Hâl bu minvâl üzere iken vâkıf-ı mezbûr vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam Hazret-i Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri yanında lâzım değildir diyerek vakfiyyetten rücû‘ edip menzil-i mezkûrun silk-i mülküne idhâlini talep ve mütevellî-yi mezkûrdan istirdâd eyledi. Mütevellî Hasan Bey b. Mehmed el-Bevvâb-ı sultânî redden imtinâ‘ edince hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûrunda murâfa‘a edip tarafeynden hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menzil-i merkūmun vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr, bey‘i, hibesi ve îrâsı câiz olmayacak şekilde, müseccel, müebbed bir vakıf olarak bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû el-âyetü.
Cerâ zâlike ve hurrire fi’l-yevmi’r-râbi‘ ışrîn min-şehri Şa‘bâni’l-mu‘azzam li-sene isneteyn ve ışrîn ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Fahrü’l-emâsil ve’l-akrân Mahmud Çavuş b. Ahmed, Mustafa b. İshak, Abdi b. Hamza, Mahmud b. Ömer, Mukāta‘acı Mehmed b. Hüseyin, el-Hâc Ferhad b. Kasım, Nasuh b. İbrahim, Ali b. İlyas er-râcil, Hasan b. Abdullah, Ramazan b. Derviş, Behram b. Abdullah, Kâtibü’l-hurûf Abdullah Efendi el-müderris
|