.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 164
Hüküm no: 99
Orijinal metin no: [33a-1, Arapça]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ayas b. Abdullah’ın vakfiyesi

Mâ hurrire fîhi min-asli’l-vakfi ve şurûtihî vaddaha ledeyye ve sahha beyne yedeyye fe-hakemtü bi-sıhhatihî ve lüzûmihî ve ene’l-abdü’l-fakīr ile’l-meliki’r-rahmân Mehmed b. Mehmed el-müderris bi-ihda’l-medârisi’s-sultân Süleyman Han el-me’mûru bi-tevkī‘i mâ-zîri fîhi bi-emri men fevveze’l-emri ileyhi

Elhamdü li-men lehü’l-hamdü ve’s-senâü ve’s-salâtü alâ-nebiyyihî Muhammedin eşrefü’l-verâ ve alâ-âlihî ve ashâbihî nücûmi’l-hedyi, ammâ ba‘d. İşbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahsedilen sahîh ve şer‘î bir hüccettir. Sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât ve râgıbü’s-sadakāt ve’l-meberrât Ayas b. Abdullah kıbelinden âti’z-zikr vakıf ikrârına vekâleti nehc-i şer‘î üzere sâbit olan Bevvâb-ı sultânî Mustafa Bey b. Abdullah meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihu’l-imâd ve mahfil-i dîn-i münîf-i râsihu’l-evtâda hâzır olup hasm-ı şer‘î mahzarında şöyle ikrâr ve i‘tirâf etti ki, müvekkil-i mezbûru, dünyânın fânî, âhiretin bâkī olduğunu idrâk ettiğinde, işbu ikrârın kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Molla Gürânî mahallesinde kâin, üzerinde müte‘addid hâne bulunan ahırı, fırını, kileri ve muhavvatayı müştemil, hudûdu Murad Ağa b. Abdurrahman mülkü, ( ) vakfı ve tarîk-ı âm ile mahdûd bulunan menzilini cümle hudûdu ve kâffe-i hukukuyla ve niyet-i hâlise ve taviyet-i sâfiye ile taleben li-marzâti rabbi’r-rahîm ve hereben min-ikābihi’l-elîm habsedip vakfetti. Süknâyı mâdâm ki hayâtda ola evvelâ kendisine, sonra Fâtıma bt. Abdullah nâm zevcesine, sonra evlâdına, batnen ba‘de batnin evlâd-ı evlâdına, sonra vâkıf-ı mezbûrun oğlu Ahmed’in kızı İhsan’a, sonra onun evlâdına, ile’l-inkırâz evlâd-ı evlâdına şart etti. Sonra Gülbahar ve Selâmet nâm mu‘takasına, sonra Medîne-i münevvere fukarâsına şart etti. Menzil-i mezbûru tescîl maksadıyla mütevellî nasbettiği Hüseyin b. Abdullah nâm kimseye teslîm etti. O dahî tesellüm etti. Hâl bu minvâl üzere iken vâkıf-ı mezbûr vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam Hazret-i Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri yanında lâzım değildir diyerek vakfiyyetten rücû‘ edip menzil-i mezkûrun silk-i mülküne idhâlini talep ve mütevellî-yi mezkûrdan istirdâd eyledi. Mütevellî mezbûr Hüseyin redden imtinâ‘ edince hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûrunda murâfa‘a edip tarafeynden hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menzil-i merkūmun vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr, bey‘i, hibesi ve îrâsı câiz olmayacak şekilde, müseccel, müebbed bir vakıf olarak bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû el-âyetü.

Cerâ zâlike ve hurrire fî-evâhiri şehri Saferi’l-hayr min-şuhûri sene hamse ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Ahmed b. Ali el-imâm, Mehmed b. Ahmed, el-müezzin, Kurd b. Abdullah, Ebulkasım b. Haydar, Mehmed b. Ömer, Piyâle b. Abdullah, Ferhad b. Abdullah el-müezzin, Mehmed b. Ali el-mu‘allim, Mahmud b. Mehmed el-bevvâb, Ali b. Hasan el-bevvâb ve gayrühüm