.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 211
Hüküm no: 145
Orijinal metin no: [52a-1, Arapça]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ümmi Hatun bt. Hüseyin’in vakfiyesi

Hâmiden li-men tahayyeze dûne-künhi kemâlihi’l-ukūl ve musalliyen alâ-men bu‘ise ilâ-kâffeti’l-enâm li-yüzhira dîne’l-islâmi ve alâ-âlihî ve sahbihî, ammâ ba‘d. İşbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh ve şer‘î bir hüccettir. Mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Müneccim Sa‘dî mahallesinde sâkine sâhibetü’l-hayrât Ümmi Hatun bt. Hüseyin nâm zevcesi kıbelinden âti’z-zikr vakıf ikrârına, tescîle ve rücû‘ da‘vâsına vekâleti kendisini ma‘rifet-i şer‘iyye ile tanıyan Ali Çelebi b. Halil ve Ramazan b. Mahmud’un şehâdeti ile sâbit olan Râcil Kasım Beşe b. Abdullah meclis-i şer‘-i şerîfe gelip şöyle ikrâr ve i‘tirâf eyledi ki, müvekkile-i mezbûresi işbu vakıf ikrârının kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, mahalle-i mezbûrede vâki‘, süflî ve ulvî bir bâb hâneyi, ahırı, dükkânı, gölgeliği, kenîfi ve muhavvatayı müştemil, hudûdu bir tarafından Kamer Hatun bt. Abdullah mülkü, bir tarafından Mehmed b. Abdullah el-Ahres mülkü, iki tarafından tarîk-ı âm ile mahdûd bulunan cemî‘ menzilini cümle hudûdu ve kâffe-i hukukuyla niyet-i hâlise ve taviyet-i vâfiye üzere habsedip vakfetti. Menzil-i mezbûrda süknâyı mâdâm ki hayâtda ola evvelâ kendisine, vefâtından sonra zevc-i mezkûru Kasım Beşe b. Abdullah’a, sonra neslen ba‘de neslin utekāsına, evlâd-ı utekāsına, evlâd-ı evlâd-ı utekāsına ile’l-inkırâz şart eyledi. Nesilleri kesilince Medîne-i münevvere fukarâsına şart etti. Sonra menzil-i mezbûru mütevellîye teslîm eyledi. O dahî tesellüm edip sâir mütevellîler evkāfta nasıl tasarruf ettilerse öyle tasarruf eyledi. Hâl bu minvâl üzere iken vâkıfe-i mezbûre vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam Hazret-i Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri yanında lâzım değildir diyerek vakfiyyetten rücû‘ edip menzil-i mezkûrun silk-i mülküne idhâlini talep ve mütevellî-yi mezkûrdan istirdâd eyledi. Mütevellî redden imtinâ‘ edince hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûrunda murâfa‘a edip tarafeynden hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menzil-i merkūmun vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr, bey‘i, hibesi ve îrâsı câiz olmayacak şekilde, müseccel, müebbed bir vakıf olarak bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm.

Cerâ zâlike ve hurrire fî-evâili Muharremi’l-harâm min-şühûri sene erba‘a ve ışrîn ve elf.

Şühûdü’l-hâl: İsmail Efendi b. el-hatîb, Hızır b. Tâlib el-imâm, Hüseyin b. Ömer el-müezzin, Ali b. Halil, Rüstem Subaşı b. Abdullah, Mehmed Subaşı, Mustafa Halîfe b. Musa, Hüseyin b. Abdullah, Ahmed b. Abdullah er-râcil, Hamza b. Ali el-hatîb ve gayrühüm