|
Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626) cilt: 45, sayfa: 248 Hüküm no: 188 Orijinal metin no: [63a-1, Arapça] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Ali b. Sinan’ın vakfiyesi
Mâ fîhi min-asli’l-vakfi ve’ş-şürûti cerâ ındî ale’n-nesakı’l-muharreri’l-mebsût fe-hakemtü bi-sıhhatihî ve lüzûmihî fî-husûsihî ve umûmihî âlimen bi’l-hılâfi’l-cârî beyne’l-eimmeti’l-eşrâf ketebehü’l-fakīr ileyhi sübhânehû Hasan b. Musa el-Kassâmü’l-askerî -ufiye anhümâ-
Sebete mazmûnu hâzihi’l-vesîka ındî ale’l-hasmi’ş-şer‘î bi-şehâdeti Mehmed Reis b. Nuh ve Süleyman Reis b. Ahmed harrerehü’l-fakīr Şa‘bân b. Hanefî el-müvellâ bi-mahkemeti Kasımpaşa hılâfeten -ufiye anhümâ-
Elhamdü li-men lehü’l-hamdü ve’s-senâü ve’s-salâtü alâ-nebiyyihî Muhammedin eşrafü’l-verâ ve alâ-âlihî ve sahbihî nücûmi’l-hedyi, ammâ ba‘d. İşbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden hüccet-i sahîha-i şer‘iyye ve vesîka-i sarîha-i mer‘iyyedir. Sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât Ali b. Sinan insanın yediklerinin onu ifnâ ettiğini, tasadduk ettiklerinin ibkā ettiğini idrâk ettiğinde meclis-i şer‘a hâzır olup işbu vakıf ikrârının kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, hâric-i mahmiye-i Galata’da vâki‘ Kasımpaşa kasabası mahallâtından Seyyid Ali Çelebi mahallesinde kâin, ulvî ve süflî birer bâb hâneyi, tahtânî iki bâb hâneyi müştemil bahçeyi, kenîfi ve su kuyusunu hâvî, hudûdu bir tarafından vâkıf-ı mezbûr vakfı ile, bir tarafından Müslüman kabristanı ile, iki taraftan da tarîk-ı âm ve vâdi ile mahdûd bulunan cemî‘ menzilini cümle tevâbi‘ ve levâhıkı ve kâffe-i menâfi‘ ve merâfıkı ile niyet-i sâfiye ve taviyet-i vâfiye üzere habsedip vakfettiğini ikrâr ve i‘tirâf eyledi. Menzil-i mezbûrda süknâyı mâdâm ki hayâtda ola evvelâ nefs-i nefîsesine, sonra evlâd-ı evlâd-ı evlâdına, ba‘de’l-inkırâz Medîne-i münevvere fukarâsına şart etti… Hâl bu minvâl üzere iken vâkıf-ı mezkûr vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam Hazret-i Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri yanında lâzım değildir diyerek vakfiyyetten rücû‘ edip menzil-i mezkûrun silk-i mülküne idhâlini talep ve mütevellî-yi mezkûrdan istirdâd eyledi. Mütevellî redden imtinâ‘ edince hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûrunda murâfa‘a edip tarafeynden hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menzil-i merkūmun vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr, bey‘i, hibesi ve îrâsı câiz olmayacak şekilde, müseccel, müebbed bir vakıf olarak bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm.
Cerâ zâlike ve hurrire fî-evâili Şevvâli’l-mükerrem li-sene selâse aşara ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Mehmed b. Ramazan, Nasuh b. Ali, Mustafa b. Süleyman, Hüseyin Çavuş b. Abdullah, Süleyman b. Reîs-i sultânî, Hüseyin [b.] Abdullah en-neccâr, Yusuf b. Ali, Ali Reis b. Ahmed, Mehmed Reis b. Nuh, Haydar b. Abdullah el-müezzin, Mustafa b. Abdullah, Yusuf Bey b. Ferhad el-kâtib, Hasan b. Abdullah, Sinan Efendi b. Ahmed ve gayrühüm
|