.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 320
Hüküm no: 271
Orijinal metin no: [84a-2, Arapça]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hızır Bey’in Vakfiyesi

Fî-zemeni kıdvetü’l-müderrisîni’l-kirâm umdetü’l-muhakkıkīni’l-fihâm Yusuf Efendi b. ( ) el-me’mûr bi-teftîşi’l-evkāfi bi-medîneti Kostantıniyyeti’l-mahmiye an sihâmi’l-kazâi’l-mermiyye fî-evâhiri Saferi’l-muzaffer min-şühûri sene ihdâ ve selâsîn ba‘de’l-elf min-hicreti men lehü’l-mecdü ve’ş-şeref.

Hakemtü bi-sıhhati hâze’l-vakfi ve lüzûmihî âlimen bi’l-hilâfi’l-vâki‘ beyne’l-eimmeti’l-eslâf ve ene’l-fakīr Mustafa b. Pîr Mehmed el-Kādî bi-Kostantıniyyeti’l-mahmiyye -âmelehüma’llahü bi-hayri’l-eltâf

Elhamdü li-veliyyihî ve’s-salâtü alâ-nebiyyihî ve alâ-âlihî ve sahbihi’l-müte’eddibîne bi-edâihî ammâ ba‘d. İşbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh ve şer‘î bir hüccettir. Mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Takyeci mahallesinde sâkin Hızır Bey b. ( ) nâm kimse meclis-i şer‘-i şerîfe gelip şöyle ikrâr ve i‘tirâf eyledi ki, işbu vakıf ikrârının kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, mahalle-i emzburede vâki‘, tahtânî ve fevkānî birer bâb hâneleri, cüneyneyi, su kuyusunu ve kenîfi hâvî, hudûdu bir tarafından Ali Ağa mülkü, bir tarafından Peymâne Hatun bt. Abdullah mülkü, bir tarafından Ali Ağa bahçesi, bir tarafından tarîk-ı âm ile mahdûd bulunan cemî‘ menzilini cümle tevâbi‘i ve levâhıkı ve kâffe-i menâfi‘i ve merâfıkıyla niyet-i sâfiye ve taviyet-i vâfiye üzere habs ve vakfetti. Menzil-i mezbûrda süknâyı evvelâ mâdâm ki hayâtda ola nefs-i nefîsesine, ba‘de vefâtihî zevcesi Kâmile Hatun bt. Abdullah’a ve mu‘takası Kamer bt. Abdullah’a müddet-i hayâtlarınca şart eyledi. Sonra ikisinin evlâdına, evlâd-ı evlâdına, neslen ba‘de neslin zükûr ve inâsdan evlâd-ı evlâd-ı evlâdına şart etti. Ba‘de inkırâzi’l-kül menzil-i mezbûrun icâre-i mu‘tâde ile icâreye verilip hâsıl olan ücret-i kirânın Medîne-i münevvere fukarâsına irsâlini şart etti. Sonra menzil-i mezkûru, li-ecli’t-tescîl mütevellî nasbettiği Bevvâb-ı sultânî Ali Bey b. Hasan’a teslîm etti. O dahi tevliyeti hasebiyle tesellüm eyledi. Vâki‘ ikrâr mütevellî-i mezbûr tarafından vicâhen ve şifâhen tasdîk edildi. Hâl bu minvâl üzere iken vâkıf-ı mezkûr vakf-ı akār sahîh ise de İmâm-ı a‘zam ve hümâm-ı efham Ebû Hanîfe el-Kûfî indinde lâzım değildir diyerek vakfiyetten rücû‘ edip menzil-i merkūmun mülküne idhâlini talep ve istirdâd eyledi. Mütevellî-yi mezbûr bazı eimme indinde lâzımdır diyerek red ve teslîmden imtinâ‘ etti. Hâkim huzûrunda murâfa‘a olunduklarında hâkim-i muvakkı‘ a‘lâhu el-mütevakkı‘ rızâi mevlâhu, vakıf husûsunda eimme-i eslâf beynindeki ihtilâfı da bilerek vakıf cihetini evlâ görüp vakfın sıhhat ve lüzûmuna hükmetti. Menzil-i mezbûr bu sûretle tağyîr ve tebdîli aslâ câiz olmayacak şekilde lâzım, muhalled ve müseccel bir vakıf oldu. Fe-men beddelehu ilh.

Cerâ zâlike ve hurrire fî-evâhiri şehri Recebi’l-mürecceb min-şühûri sene selâse ve ışrîn ve elf el-hicriyye.

Şühûdü’l-hâl: Fahrü’l-eimme Hasan Efendi b. Şa‘bân, Ali b. Hasan, Hasan b. Hüseyin, Mehmed b. Yunus, Şa‘bân b. Mustafa, Mustafa Bey b. Abdi, Burak Bey b. Abdullah, Osman b. Bâli, Süleyman b. Mehmed, Osman b. Abdullah ve gayrühüm