|
Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626) cilt: 45, sayfa: 329 Hüküm no: 282 Orijinal metin no: [86b-3, Arapça] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Muslu Çelebi b. Ahmed’in vakfiyesi
Elhamdülillâhi vâkıfü mevâkıfi’l-hayrât ve râfi‘u mevâkı‘ı’l-meberrâti’l-hasenât ve efdalü’s-salavât ve ekmelü’t-tahiyyât alâ-seyyidi’l-halâ’ik Muhammedin şefî‘u’l-asât fî yevmi’l-arasât ve alâ-âlihî ve eshâbihî zevi’l-makāmâti’l-âliyât ammâ ba‘d. İşbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh ve şer‘î bir hüccettir. Sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât râgıbü’s-sadakāt fahrü’l-akrân Muslu Çelebi b. Ahmed dünyâ-yı deniyyenin fâni, âhiretin bâkī olduğunu idrâk ettiğinde meclis-i şer‘-i şerîfe gelip şöyle ikrâr ve i‘tirâf eyledi ki, işbu akdin kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Altımermer mahallesinde kâin, dâhilî ve hâricî muhavvatalı, muhavvata-i hâriciyyesi, dört bâb fevkāni hâneyi, üç sofayı, mutfağı, ahırı, ahıra bitişik bir odayı, diğer ahırı, zât-ı eşcâr-ı müsmire hadîkayı, muhavvata-i dâhiliyyesi iki bâb fevkānî hâneyi, altlarında kiler bulunan iki sofayı, hadîkayı, su kuyusunu ve kenîfi müştemil olan, hudûdu bir tarafından İsmihan Bey mülkü, bir tarafından Ebûbekir mülkü, bir tarafından tarîk-ı âm ile mahdûd bulunan cemî‘ menzilini ve bahçesini cümle tevâbi‘i ve levâhıkıyla habs ve vakfetti. Menzil-i mezbûrda süknâyı evvelâ mâdâm ki hayâtda ola nefs-i nefîsesine şart etti. Ba‘de vefâtihî evlâdına, evlâd-ı evlâdına, ile’l-inkırâz evlâd-ı evlâdına, sonra Hadice Hatun bt. ( ) nâm zevcesine şart etti. Sonra fukarâ-yı Haremeyn-i şerîfeyne şart etti. Sonra menzil-i mezkûru, li-ecli’t-tescîl mütevellî nasbettiği kimseye teslîm etti. O dahi tevliyeti hasebiyle tesellüm eyledi. Vâki‘ ikrâr mütevellî-i mezbûr tarafından vicâhen ve şifâhen tasdîk edildi. Hâl bu minvâl üzere iken vâkıf-ı mezkûr vakf-ı akār sahîh ise de İmâm-ı a‘zam ve hümâm-ı efham Ebû Hanîfe el-Kûfî indinde lâzım değildir diyerek vakfiyetten rücû‘ edip menzil-i merkūmun mülküne idhâlini talep ve istirdâd eyledi. Mütevellî-yi mezbûr bazı eimme indinde lâzımdır diyerek red ve teslîmden imtinâ‘ etti. Hâkim huzûrunda murâfa‘a olunduklarında hâkim-i muvakkı‘ a‘lâhu el-mütevakkı‘ rızâi mevlâhu, vakıf husûsunda eimme-i eslâf beynindeki ihtilâfı da bilerek vakıf cihetini evlâ görüp vakfın sıhhat ve lüzûmuna hükmetti. Menzil-i mezbûr bu sûretle tağyîr ve tebdîli aslâ câiz olmayacak şekilde lâzım, muhalled ve müseccel bir vakıf oldu. Fe-men beddelehu ilh.
Cerâ zâlike ve hurrire fî-evâsıtı Cumâdelûlâ li-sene ihdâ ve selâsîn ve ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Mehmed b. Ahmed el-imâm, Hasan b. Şa‘bân el-imâm, Mehmed b. Abdülkadir el-müezzin, Abdülaziz b. Mehmed el-müezzin, Mehmed b. Ahmed el-cündi, Mehmed b. Abdullah el-cündî, Ali b. Abdullah er-râcil, Ahmed b. Abdullah er-râcil, İbrahim b. Abdullah, Yusuf b. Abdullah, Ca‘fer b. Abdullah, Mustafa Bey el-bevvâbü’s-sultânî, Mehmed Bey es-sultânî, Yusuf b. Abdullah, el-Hâc Kābil b. Abdullah ve gayrühüm
|