.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 347
Hüküm no: 303
Orijinal metin no: [92b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İstanbul’da Ayasofya-i kebir mahallesinden Mevkufatî Zülfikar Efendi’nin vakfiyesi

Hamd-i müebbed ve şükr-i muhalled ol vâkıf-ı zamâyir ve kâşif-i serâyir hazretinin dergâh-ı akdes ve bârgâh-ı mukaddesine ref‘ olunur ki hallâk-ı âlem ve rezzâk-ı benî âdem ve salavât ve âfiyât-ı ol zübde-i mevcûdât ve umde-i mahlûkātın merkad-i münevver ve meşhed-i mu‘attarına ihdâ olunur ki şefî‘-i usât-ı ümmet ve kıble-i erbâb-ı himmetdir ve bakiyye-i nakiyye-i kelâm ve selâm âl ve evlâd-ı kirâm ve ashâb-ı fihâmlarının merâkıd-ı aliyye ve meşâhid-i celîlelerine nisâr olunur ki her biri mütevellî-i cihâd-ı dîn ve nâzır-ı şer‘-i mübîndir rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în ammâ ba‘d; işbu kitâb-ı müşgîn-nikāb tahrîre dâ‘î ve bu sakk-i ârî ani’ş-şekki satîre bâ‘is ve bâdî oldur ki; mahmiye-i İstanbul’da Câmi‘-i şerîf-i Ayasofya-i kebîr mahallesi sâkinlerinden sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât fahrü’l-a‘yân Zülfikār Efendi b. Abdüddeyyân nâm serrâc-ı sultânî el-mevkūfâtî sâbıkā fi’d-devleti’l-hakânî meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde vakf-ı âti’l-beyâna li-ecli’t-tescîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği fahrü’l-akrân Hürrem Bey b. Abdülmennan nâm kâtib mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip vaktâ ki bu dâr-ı dünyâ-i bî-sebât ve bî-bekā olup na‘îmi ma‘raz-ı zevâlde ve mukīmi şeref-i irtihâlde olduğunu mülâhaza kılıp “es-sadakatü fidyetün li’l-me‘âsî yevme yu’hazu’l-mücrimûn bi’n-nevâsî” mefhûmu dahi ma‘lûmu olup ahsen-i sadakāt ve efdal-i meberrât avâyid-i müstemirre ve fevâyidi müstakırre olan sadaka-i câriye olmağı niyet-i vâfiye ve taviyet-i sâfiye ile mahalle-i merkūmede vâki‘ iki tarafı merhûme Âişe Sultan Vakfı ve bir tarafı Kumru Hatun Vakfı ile ve bir tarafı tarîk-i âm ile mahdûd olup dâhiliyye ve hâriciyye iki muhavvatayı muhtevî olup muhavvata-i dâhiliyyesi fevkānî beş bâb oda ve iki sofa ve dahlîz ve fevkinde bir küçük köşk ve tahtânî bir matbah ve bir mahzeni ve bir mahtab ve fırın ve bi’r-i mâ ve cüneyneyi ve bir kilâr ve hamâm dahlîzi ve muhavvata-i hâriciyyesi fevkānî dört bâb odalı ve iki sofa ve dahlîzi ve kenîf ve şehnişîn ve tahtânî üç bâb odayı ve bir otlukhâne ve tahtında bir matbah ve bir arpa anbârı ve bir bâb oda ve bir ahır-ı sagīr ve bi’r-i mâ ve bir ahır-ı kebîr ki dâhiliyyede vâki‘ odaların tahtında vâki‘ olmuşdur. Bu cümleyi müştemil olan mülk menzilimi bi-cümleti’t-tevâbi‘ ve’l-levâhık vakf-ı sahîh-i şer‘î ve habs-i sarîh-i mer‘î ile vakf ve habs edip şöyle şart eyledim ki menzil-i merkūmda evvelâ kendim sâkin olup ba‘dehû evlâdım ve evlâd-ı evlâdım ile’l-inkırâz sâkin olalar ve ba‘de’l-inkırâz utekām ve evlâd-ı utekām ve evlâd-ı evlâd-ı utekām ile’l-inkırâz sâkin olalar ve ba‘de’l-inkırâz menzil-i merkūm yed-i mütevellî-i merkūm ve ecr-i misl-i icâre-i mu‘accele ve müeccele ile îcâr olunup her sene hâsıl olan ücret-i müeccelesinin zikri âtî olan yevmî beş buçuk akçe vazîfe-i mu‘ayyeneden mâ‘adâsının nısfı fukarâ-i Haremeyn-i Muhteremeyn’e verilip nıfs-ı âharı dahi zikri âtî masrafa sarf oluna icâre-i mu‘accelesinin dahi kezâlik nısfı fukarâ-i mezbûrîni verilip nısf-ı âharı ile zikr olunan ahırların fevkinde olan binâ-i mevcûd kal‘ olundukdan sonra tûlen ve arzen yedi be-hesâb-ı şatrancî yetmiş zirâ‘ arsanı üzerine evlâd-ı Arab’dan iki nefer süknâya muhtâc a‘mâ bi’l-ebsâra meşrûtiyyet üzere sâkin olmak için iki bâb tahtânî ocaklı odalar binâ olunup arsasıyla mecmû‘an a‘mâlara meşrûta olup evlâd-ı Arab’dan iki nefer süknâya muhtâc a‘mâ iki bâb odanın biri birinde bilâ-icâre sâkin olup gayri a‘mâ sâkin olmaya ve biri mukābele-i süknâya yevmî üç İhlâs-ı şerîf tilâvet edip sevâbını rûhuma ihdâ edeler ve zikr olunan odalar binâsından fazla kalan akçenin nısfı mezkûr olan a‘mâlara ale’s-seviyye taksîm olunup nısf-ı âharı mütevellî yedinde hıfz ve odaların lâzım gelen meremmet ve binâlarına sarf oluna ve dahi şart eyledim ki menzil-i merkūmda evlâdım ve utekākam ve evlâdları ale’t-tertîb şart eylediğim vech üzere zikr olunan ale’s-seviyye sâkin olalar veyâ bir biri rızâlarıyla âhara ecr-i misli ile îcâr edip hâsıl olan icâresini beynlerinde ale’s-seviyye taksîm edeler ve meremmet-i lâzımesini kendi mâllarından edeler kudretleri olmazsa müfettiş-i evkāf-ı Haremeyn-i Muhteremeyn [93a] hâkim-i hâsim ma‘rifetiyle icâresine mahsûb olmak üzere meremmete kādir kimesneye îcâr edeler. Bâ‘de’l-hesâb cümlesi ke’l-evvel murâdları üzere mutasarrıf olalar ve dahi şart eyledim ki; Ahırkapı kurbünde Memi Çelebi Mescidi’nde her kim imâm olursa meşrûtiyyet üzere huzûrunda bi-eyyi vaktin şâe? yevmî bir akçe vazîfe ile sırran ve cehren bir sûre-i Duhan tilâvet edip sevâbını efendim merhûm Kasım Efendi’nin rûhuna ihdâ eyleye ve yine imâm-ı merkūm huzûrunda kezâlik meşrûtiyyet üzere yevmî bir akçe vazîfe ile bir sûre-i Mülk tilâvet edip sevâbını hâcem merhûm Ramazan Efendi’nin rûhuna ihdâ eyleye ve mescid-i merkūm müezzini kezâlik meşrûtiyyet üzere huzûrunda yevmî iki akçe vazîfe ile bir sûre-i Yâsîn-i şerîf tilâvet edip sevâbını rûhuma ihdâ eyleye ve menzil-i merkūmeye müstakīm ve dîndâr kimesne yevmî bir buçuk akçe vazîfe ile mütevellî alıp istikāmet üzere hizmet-i lâzımesini edâ eyleye ve bu zikr olunan yevmî beş akçe vazîfeyi hâl-i hayâtında ba‘dehû evlâdım ve utekām ve evlâdları şart ve ta‘yîn ettiğim üzere her biri nevbetinde mukābele-i süknâda mahalline edâ eyleyeler zinhâr hilâfı olmaya ve dahi şart eyledim ki menzil-i merkūmun icâre-i müeccelesinin nısfı bâlâda mezkûr olan vech üzere fukarâ-i Haremeyn-i Muhteremeyn’e edâ olundukdan sonra nısf-ı âharının dahi nısfı zikr olunan odalarda sâkin olan Arab a‘mâlarına verilip onlar dahi beynlerinde ale’s-seviyye taksîm edeler ve nısf-ı âharı yine mütevellî yedinde hıfz olunup odaların meremmetine sarf oluna ve dahi şart eyledim ki menzil-i merkūmun menzil-i merkūmun vakfiyyetine halel gelmiyecek kadar tebdîl ve tağyîri ve teksîr ve tevfîrleri kendi yedinde ola ve şart eyledim ki menzil-i merkūmun tevliyeti sâbıkā Dârüssaâde ağam olan el-Hâc Mustafa Ağa’nın serrâcbaşısı olan sâhibü’l-hayrât ve’l-meberrât fahrü’l-ekâbir ve’l-e‘â[zım] Hasan Çelebi b. Ali nâm müteferrika-i Dergâh-ı âlî’nin mahmiye-i İstanbul’da vâki‘ evkāf şâyi‘atü’l-evsâfina mütevellî olan kimesneye meşrûta olup gayri adam mütevellî olmaya deyip menzil-i mezbûru mütevellî-i merkūma teslîm eyledim ol dahi kabz ve tesellüm edip sâir mütevellîler gibi tasarruf eyledi dedikde vâkıf-ı mezbûru ikrâr-ı meşrûhunda mütevellîyi mezkûr vicâhen tasdîk ve şifâhen tahkîk ettikden sonra vâkıf-ı mezbûr takrîr-i da‘vâ edip vakf-ı mezbûrun sıhhatinde iştibâh yokdur lâkin İmâm-ı Azam ve hümâm-ı akdem Ebû Hanife el-Kûfî mezhebinde sıhhat-i lüzûmu müstelzim olmayıp rücû‘ emr-i meşrû‘ olmağın menzil-i mezbûru istirdâd ederin dedikde gıbbe’s-suâl mütevellî-i mezbûr cevâbında İmâm-ı mûmâ-ileyh mezhebinde sıhhat-i lüzûmu müstelzim olmayıp rücû‘ emr-i meşrû‘ olmağın menzil-i mezbûru istirdâd ederin mufârık olmamağın onların mezhebleri üzere hükm-i şer‘î taleb edip menzil-i mezbûru teslîmden imtinâ‘ edicek hâkim-i muvakkı‘-ı kitâb tûbâ-leh hüsnü-meâb cânib-i vakf-ı mezbûre nazar ve mubtıl-i hayr olmakdan hazer İmâmeyn-i müşârun-ileyhâ mezhebleri üzere hükmettikden sonra min-ba‘d vakf-ı mezbûr vakf-ı lâzım olup tebdîl ve tağyîri adîmü’l-ihtimâl olup “Fe men-beddelehû ba‘de mâ-semi‘ahu fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû innellâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm.

Cerâ zâlike ve hurrire fî-evâsıtı Şa‘bân li-sene ihdâ ve selâsîn ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Musa Efendi b. Musa el-imâm, el-Hâc Yahya b. Mehmed es-serrâc, Mehmed b. Mustafa el-bevvâb, Mehmed Ağa b. Abdullah Birâder-i Hafız Paşa, Hasan Çelebi b. Mehmed Birâderzâde-i Hafız Paşa, Osman Efendi b. Süleyman Kâtib-i dîvân, Mustafa Çelebi b. Hasan el-kâtib.