Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626) cilt: 45, sayfa: 379 Hüküm no: 329 Orijinal metin no: [105a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Üsküdar Debbağlar mahallesinden Saâdet bt. Abdullah’ın vakfı olup vakfiyesi gereği azatlılarının tasarrufunda olması gereken eve Malkoç b. Abdullah’ın haksız yere el koyduğu
Ashâb-ı hâze’l-kitâb mahrûse-i Üsküdar’da mahalle-i cedîde-i ma‘mûre mahallâtından Debbâğlar mahallesinde bundan akdem vefât eden Saraylı demekle ma‘rûfe Saâdet bt. Abdullah nâm hatunun utekāsından Müstedâm b. Abdullah’ın sulbî oğlu olan ebnâ-i sipâhiyândan fahrü’l-akrân Mehmed Bey ve sulbiye kızı Fâtıma ve yine mezbûre Saâdet Hatun’un mu‘takası Gülahmer bt. Abdullah nâm utekā meclis-i şer‘-i şerîfde menzil-i âti’z-zikre meşrûtiyyet zu‘mu ile vâzı‘ü’l-yed olan Malkoç b. Abdullah üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm kılıp mahalle-i merkūmede vâki‘ şarkan Hanife Hatun vakfı ve kıbleten Derziler bölükbaşısı mülkü ve garben Kasâb Ahmed b. Hızır mülkü ve şimâlen tarîk-i âm ile mahdûd olup üç bâb tahtânî odayı ve cüneyneyi ve bi’r-i mâyı ve kenîfi müştemil olan menzil Hanife bt. Mustafa nâm hatunun mülkü olup mülk ve yed-i tasarufunda iken bin bir senesi Recebü’l-mürecceb’inin evâilinde üveği oğlu Mahmud b. el-Hâc Mehmed nâm kimesneye kırk bin akçeye bey‘-i bât ile bey‘ edip semenini Çeşmizîbâ nâm bir zerdûz câriye bahâsından merkūm Mahmud’a deyni olan kırk bin akçe ile mukāssa edip vech-i meşrûh üzere bey‘ ve mukāssa vâki‘ olduğu hüccet-i şer‘iyye dahi olup ba‘dehû mezbûr Mahmud dahi menzil-i merkūmu ba‘de’l-iştirâ tasarrufunda iken sitte ve elf senesi Zilka‘desi’nin evâilinde yirmi bir bin nakd akçeye merkūme Saâdet Hatun’a bey‘ edip bey‘ ettiği dahi hüccet-i şer‘iyye olunup merkūme Saâdet Hatun dahi menzil-i merkūmu sene-i mezbûre bin altı târîhinde ba‘de’l-iştirâ cemm-i gafîr mahzarlarında evvelâ kendi nefsine ba‘de vefâtihâ utekāsına ve evlâd-ı utekāsına ve evlâd-ı evlâd-ı utekāsına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâd-ı utekāsına ba‘dehüm Medîne-i Münevvere fukarâsına vakf-ı sahîh-i şer‘ile vakf ve tescîl-i şer‘î edip [105b] vakfiyyet üzere mutasarrıfe iken vefât ettikde biz utekāsı olmağıle menzil-i mezbûra dâhil olup nice yıldan beri mutasarrıflar iken merkūm Malkoç mücerred menzil-i mezkûrun vakfiyyesi zâyi‘ olmağla hâlâ fuzûlen vaz‘-ı yed edip tasarruf eden yedimizde mübâya‘a hüccetleri ve mübâya‘a hüccetlerinin mazmûnları kirâren ve mirâren şer‘an müsbet olduğuna temessükâtımız ve ondan gayri fetvâ-yı şerîfemiz vardır nazar olunup ber-mûceb-i fetvâ-yı şerîfe menzil-i mezbûr vech-i meşrûh üzere vakfolup süknâsı dahi bizim hakk-ı meşrûtumuz olduğu şer‘le sâbit oldukdan sonra merkūm Malkoç’un yedi kasr olunmak matlûbumuzdur deyu kelâmlarına mutâbık mübâya‘a hüccetlerini sitte ve elf senesinde mahmiye-i Üsküdar Efendisi olan a‘lemü’l-ulemâi’l-izâm Mevlânâ Abdulbâki Efendi’nin huzûrunda şer‘an mübâya‘a hüccetlerinin mazmûnları sâbit olduğu temessüklerini ve yedlerinde olan fetvâ-yı şerîfelerini dahi ibrâz edip mecmû‘u merkūm Malkoç’un muvâcehesinde kırâat olundukda fetvâ-yı şerîfenin mazmûn-ı latîfinde Hind’in utekāya ve evlâd-ı utekāya ba‘de’l-inkırâz Medîne-i Münevvere fukarâsına vakf ve teslîm ve tescîl-i şer‘î ettiği menzilini utekā kendilerine vech-i muharrer üzere vakf olunduğunu isbât ederler iken mücerred ellerinde vakfiyye zâyi‘ olmağla hâricden Amr ol menzil bana vakfdır deyip bi-gayr-i sübût-ı şer‘î utekāya tasarruf ettirmemeğe kādir olur mu deyip sâbıkā Şeyhülislâm müftiyü’l-enâm olan fazîletlü Esad Efendi hazretlerinde istiftâ olundukda olmaz deyu cevâb-ı bâ-savâb buyurulmuş olup vâki‘ hâl dahi merkūm Malkoç’dan suâl olundukda münâza‘un-fîh olan menzil hâlâ ben içinde meşrûtiyyet üzere sâkin olduğum menzilin muhavvata-i dâhiliyyesidir ve sâkin olduğum menzil dahi muhavvata-i hâriciyyesidir mecmû‘u aslında bir menzil olup merkūme Hanife Hatun muhavvateyn-i mezbûreteyni ma‘an evvelâ kendi nefsine ba‘dehâ zevci olduğuma binâen bana ve benden sonra Medîne-i Münevvere fukarâsına vakfedip hâlâ hakk-ı tasarrufu bana teveccüh etmeğin mecmû‘una vaz‘-ı yed edip tasarruf ederim deyip ol dahi bin dört senesini târîhi ile müverraha bir sûret-i vakfiyye ibrâz edip ve merkūm Mahmud’un menzil-i mezbûru mezkûre Saâdet Hatun’a bey‘ ettiğine mukır ve mu‘terif olup lâkin merkūme Hanife’nin vakfettiğinden mukaddem münâza‘un-fîh olan menzilini bin bir senesinde mezkûr Mahmud’a bey‘ ettiği müşârun-ileyh Abdulbâki Efendi’nin huzûrunda mübâya‘a hüccetinin mazmûnu sâbit olduğu temessüklerinin mazmûnlarını ve bin altı senesinde merkūme Saâdet Hatun ba‘de’l-iştirâ menzil-i merkūmu vech-i meşrûh üzere vakfettiğin inkâr edicek utekā-i mezbûreden takrîrlerine mutâbık beyyine taleb olundukda udûl-i müslimînden el-Hâc Mustafa b. Abdullah ve Hüseyin b. Yusuf ve el-Hâc İbrahim b. Abdullah nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘-i şerîfe hâzırûn olup gıbbe’l-istişhâd edâ-i şehâdet-i şer‘iyye kılıp fi’l-hakīka merkūme Saâdet Hatun vech-i meşrûh üzere menzil-i mezbûru [106a] menzil-i mezbûru mülk ve yed-i tasarrufunda iken bizim huzûrumuzda ve bizden gayri cemm-i gafîr mahzarlarında evvelâ kendi nefsine ba‘de vefâtihâ utekāsına ve evlâd-ı utekāsına ve evlâd-ı evlâd-ı utekāsına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâd-ı utekāsına ba‘dehüm Medîne-i Münevvere fukarâsına vakf-ı sahîh-i şer‘iyle vakf ve tescîl-i şer‘î dahi eyledi. Vakf ve tescîl olduğuna ve münâza‘un-fîh olan menzilin süknâsını utekā-i merkūmûn Mehmed Bey ve Fâtıma ve Gülahmer’in hakk-ı meşrûtları olduğuna dahi şâhidleriz şehâdet dahi ederiz dediklerinde gıbbe’t-tezkiye ve’t-ta‘dîl şehâdetleri hayyiz-i kabûlde vâkı‘a olup mûceb-i şehâdetleri ile yedlerinde olan fetvâ-yı şerîfeleri muktezâsınca münâza‘un-fîh olan menzilin vakfiyyet ve sıhhatine ve süknâsı utekā-i mezbûrûnun hakk-ı meşrûtları olduğuna hükm-i şer‘î olunup merkūm Malkoç dahi ibrâz ettiği sûret-i vakfiyyede menzil-i münâza‘un-fîhin hudûdu mezkûre ve muharrere olmayıp mezkûr Hanife münâza‘un-fîh olan menzili vakfettiği takdîrce mezkûr Mahmud’a bey‘i vakf târîhinden mukaddem olduğu mazmûn-ı hüccetlere mahalle-i mezbûre imâmı Mustafa Efendi b. Hızır ve Mehmed b. Abdullah şehâdetleri ile şer‘an sâbit ve zâhîr olup bi’l-cümle sûret-i vakfiyye-i merkūme ile vechen mine’l-vücûh amel ve ihticâc kābil olmamağın merkūm Malkoç’un kasr-ı yedine tenbîh olundu.
Fî-evâsıtı Cumâdelâhire [li-sene] isneyn ve selâsîn ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Muslihiddin Efendi b. Ali el-mu‘allim, Hasan Çelebi b. Hüseyin el-mi‘mâr, Mehmed Çelebi b. Abdülgani, Ahmed b. Hızır, Mustafa b. Yahya, Abdurrahman [b.] Hamza ve gayruhüm.
|