.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 388
Hüküm no: 336
Orijinal metin no: [108b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Sarı Bayezid mahallesi imamı İbrahim Çelebi b. Mustafa’nın para vakfı ile Gıyaseddin mahallesinde bulunan mülkünün vakfiyesi

Sahha mâ-fîhî min-vakfi’l-akār alâ-kavli’l-muhtâr ve vakfi’n-nükūd alâ-re’yi’l-imâmi’l-ma‘hûd ketebehü’l-fakīr Ebu’l-meyâmin Mustafa -ufiye anh-

Mâ-üdrice fîhî ve üdrice fî-metâvîhi min-asli’l-vakf ve’ş-şürût ve ta‘yîni’l-mesârif alâ-nemati’l-mebsût veddaha küllühû ledeyye ve sahhe cemî‘uhû beyne yedeyye ve innî hakemtü fîhi bi’s-sıhhati ve’l-lüzûmi fi’l-husûsi ve’l-umûmi âlimen bi’l-hilâfi’l-cârî beyne’l-eslâfi ketebehü’l-fakīr ilellâhi’s-samed Hüseyin b. el-müvellâ Mehmed el-Kādî bi-Dâri’s-saltanati’s-seniyyeti Kostantıniyyeti’l-mahmiye -afa’llâhü anhu ve an-eslâfihi ve hassahüm bi-mezîdi eltâfihi-

Hamd-i fâyik ve senâ-i lâyık ol mâlikü’l-mülk ve’l-melekût Rabbü’l-izzeti ve’l-ceberût vâkıf-ı hâl-i ins ü cân râzık-i mahlûk-ı merd ü cihân cellet hikmetühû hazretlerinin dergâh-ı azamet penâhına lâyık ve sezâ ve hakīk ve ahrâdır ki inâyetü’s-sâni birle nüsha-i insânı ketm-i ademden ebda‘-i üslûb üzere ibdâ‘ ve imlâ ve ahsen-i takvîm üzere ihtirâ‘ ve inşâ edip mesâlik-i ma‘âşı ta‘lîm ve menâhic-i miâdı tefhîm eyledi ve sad hezâr salavât-ı zâkiyât ve teslîmât-ı selîmât ol sâhibi havz-ı mevrûd ve mukīm-i makām-ı Mahmud fâtiha-i nüsha-i pür nûr-ı dîn hâtime-i silsile-i mürselîn hazretlerinin ravza-i raziyye ve hatîre-i hazîrelerine nisâr ve îsâr olunur ki sâlik-i râh-ı hidâyet olan ümmet-i âlî nehmetini sırât-ı müstakīme delâlet etti ve dürer-i rıdvân-ı ilâhî ve rahmet-i rahmân-ı nâ-mütenâhî zümre-i âl-i ethâr ve sahb-i ahyârları ervâhına olsun ki her biri hâdi-yi tarîk-i dîn ve hâmi-yi menâhic-i şer‘-i mübîndir rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în ve ba‘d; erbâb-ı basîret ve intibâhdan mahrûse-i Kostantıniyye mahallâtından Sarı Bayezid mahallesinde imâm olan tâlibü’l-hayrât ve râgıbü’l-meberrâti’l-âmâl mağfiret-i rabbihi te‘âlâ İbrahim Çelebi b. Mustafa âmme-i tasarrufât-ı şer‘iyyesi câize ve kâffe-i teberru‘ât-ı mer‘iyyesi nâfize olduğu hâlde meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihü’l-erkâna hâzır olup bu vech-i vecîh üzere takrîr-i kelâm ve bu nehc-i bedî‘ üzere ta‘bîr ani’l-merâm etti ki dünyâ-yı mekkâr medâr-ı bevâr ve bünyâdı nâ-pâyidâr urûzu ma‘raz-ı in‘idâm ve büyûtu saded inhidâmda olup mahall-i ikāmet ve cây-i karâr değil idiğini iz‘ân edip “mâ indeküm yenfizü ve mâ-indellâh bâkin” mefhûm-ı latîfi kalbime münsâk olmağın silk-i mülk-i sahîhimde intizâr üzere olan emvâlinden dokuz buçuğu bir dirhem-i şer‘î üzere kat‘ olunmuş râyic fi’l-vakt on iki bin nakd akçe ve sımt-ı hakk-ı sarîhde inhirât üzere olan emlâkden mahrûse-i mezbûre mahallâtından Gıyaseddin mahallesinde vâki‘ kıbleten Sinan b. Abdullah mülkü ve şarkan ve şimâlen merhûm ve mağfûrun-leh Mehmed Paşa b. ( ) Vakfı ve garben Ya‘kub b. Abdullah Vakfı ile mahdûd olup cânib-i şarkîsinde ulvî ve süflî iki bâb beyti ve bir tut ağacını ve cânib-i garbîsinde kezâlik ulvî ve süflî iki bâb beyti ve muhavvata ve kenîfi müştemil ve hâvî olan menzili tevâbi‘ ve levâhıkı ile ifrâz ve ikmâl-i imtiyâz ile mümtâz kıldıkdan sonra hasbeten lillâhi te‘âlâ ve haseneten li-rûhi resûlihi’l-mu‘allâ vakf ve habs edip şöyle şart eyledim ki; menzil-i mârru’z-zikirde hayâtda oldukca ben sâkin olup kimesne mâni‘ ve dâfi‘ ve müzâhim ve münâzi‘ olmaya bu dünyâ-yı pür iberden [109a] kazâ-i nahb ve vatar edip dâr-ı âhirete intikāl ve irtihâl ettiğimde menzil-i mezbûrun cânib-i şarkîsinde zikr olunan tut ağacı kurbünde vâki‘ olan ulvî ve süflî iki bâb beytde Nâzenîn bt. Abdullah nâm zevcem ve cânib-i garbîsinde vâki‘ olan ulvî ve süflî iki bâb beytde Fâtıma bt. Veli nâm zevcem sâkine olup ba‘de vefâtihâ utekām ba‘dehüm li-ebin ve li-üm ammi oğlu olup bi’l-fi‘il kasaba-i Kandıra’da müderris olan fahrü’l-müderrisîni’l-kirâm Üsküdarî Ahmed Efendi b. Resul ba‘dehu evlâdı ve evlâd-ı evlâdı ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdı neslen ba‘de neslin ve fer‘an gıbbe’l-asl ile’l-inkırâz sâkin olalar ve ba‘de’l-inkırâz “el-iyâzü min-zâlike billâhi’l-azîzi’l-feyyâz” re’y-i hâkimü’ş-şer‘ ve ma‘rifet-i mütevellî ile sulehâdan birine îcâr olunup rey‘i Medîne-i Münevvere ve taybe-i tayyibe-i muhtereme fukarâsına irsâl oluna ve meblağ-ı mezbûr her sene onu on bir hesâbı üzere tüccâr-ı kaviyyü’l-iktidâr ehl-i servet-i yesâr ile mu‘âmele-i şer‘iyye olunup erbâb-ı dîvân ve ashâb-ı câh ve ekâbir ve a‘yân ve sipâha verilmeyip muhâlata-i ribâ ve ziyâ‘ ve tevâdan hazer oluna tâlib-i mâl olunanlardan mümkün olursa rehn-i kavî ve kefîl-i melî alına olmaz ise hâl iktizâ ettiği üzere biri ile iktifâ oluna ve hâsıl olan rey‘ ü nemâdan yevmî bir akçesi vazîfe-i tevliyet olup mâ‘adâsını mütevellî yediyle menzil-i mârrü’l-vasfın imâret ve meremmetine sarf ve harc oluna ve dahi şart eyledim ki; hayâtda oldukca vakf-ı mezbûra ben mütevellî olup benden sonra mezbûre Nâzenîn ba‘dehâ mûmâ-ileyh Ahmed Efendi ve ba‘dehû evkāfa bi-re’y-i hâkim ile her kim mütevellî olursa ol mütevellî olup vazîfe-i mu‘ayyene-i tevliyete mutasarrıf ve hizmet-i lâzıme-i tevliyet ile mukayyed ola deyu kuyûd ve şerâit ve mesârif ve zavâbıta temhîd ettikden sonra vâkıf-ı mezkûr sadr-ı kitâbı îsâr-ı aklâm anberin fâm-ı saâdet karînleri ile tahliyye ve tezyîn eden fâsıl fâzıl kâmil ve âlim-i âdil bî-mu‘âdili’l-mevlâ li-ecli’l-efham ve’t-tahrîri’l-e‘azzi’l-ekrem vahîdü asrihî ve evânihî, ferîdü dehri ü zamânihî eyyedehullâhu te‘âlâ bi-envâ‘i te’yîdihî ve ca‘ale târife mecdihî ke-telîdihî hazretlerinin huzûr-ı fezâil eliflerinde zikr olunan meblağ ve akārı li-ecli’t-tescîl mütevellî nasb ettiği Mevlânâ Mehmed b. Fâyik’e teslîm edip ol dahi bi-hasebi tevliyet kabz ve tesellüm ve sâir mütevellî-i evkāf gibi menzil-i mezbûr ve meblağ-ı sâlifü’l-evsâfı berây-ı tasarruf edip ta‘yîn olunan vazîfe-i tevliyeti ahz u kabz etti deyip mütevellî-i mezbûr dahi minvâl-i meşrûh üzere tesellüm ve tasarrufuna i‘tirâf edip emr-i ikrâr bi’l-vakf ve’t-teslîm bu minvâl üzere ikmâl ve tetmîm olundukdan sonra vâkıf-ı sâlifü’l-beyân inân-ı kelâmını semt-i rücû‘a atf ve zimâm-ı merâmını savb-ı istirdâda sarf edip bu vech üzere ta‘bîr ani’l-merâm etti ki vakf-ı mezbûrdan akār ki vakfiyyetinin eğerçi sıhhatinde hilâf yokdur lâkin İmâm-ı Azam ve hümâm-ı akdem ve efham sirâcü’l-ümme tâcü’l-eimme Hazret-i İmâm Ebî Hanife Numan b. el-Kûfî -cûziye hayrü’l-cezâ ve kûfiye- mezheb-i şerîflerinde sıhhat-i müfârık ani’l-lüzûm olduğu emr-i ma‘lûmdur ve vakf-ı derâhim ve denânîr ise eimme-i nahârîr ve müctehidîn-i meşâhîr re’y-i münîr ve mezheb-i hatîrleri üzere bâtıl ve sıhhat ve kabûlden âtıldır. Binâen alâ-zâlik ben dahi vakf-ı akār-ı mezbûrdan rücû‘ ve meblağ-ı mezkûru istirdâd semtine sâlik olup menzil-i mezbûru ve meblağ-ı mesfûr bilâ-noksân velâ-kusûr bana def‘ ve teslîm [109b] olunup mütevellî-i mezbûr zamân-ı tasarrufunda vazîfe-i tevliyet deyu ahz ettiği meblağın ecr-i mislinin zâyidi dahi bana âiddir taleb eylerim deyip mütevellî-i mezbûr dahi cevâb verip eğerçi sıhhat-i vakf İmâm-ı Azam hazretleri katında lüzûmu müstelzim değildir lâkin İmâm-ı Rabbânî Ebû Yusuf eş-şehîr bi-İmâmi’s-sânî vâkıf mücerred “vakaftü” demekle lâzım olduğuna câzim olup İmâm-ı Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî hazretleri mütevellîye teslîm olunmağla lüzûmu târî olduğuna zâhib olup ol iki imâm-ı celîlü’ş-şân mezheb-i şerîfleri üzere münâza‘un fîhâ olan madde-i akār vakfına lüzûm ârız olmuşdur ve vakf-ı nükūdda eğerçi hilye-i sedâd ve mezheb-i meşhûr ve ma‘hûd üzere nâ-mevcûddur lâkin hümâm-ı cennet makar Hazret-i İmâm Züfer’den dâric-i medâric-i rahmet-i Bârî imâm-ı ensârî hazretlerinin rivâyeti <> üzere <> fî-zamâninâ kuzât-ı enâm ve vülât-ı İslâm ol rivâyet ile hamele-i müvellâ oldukları menâşir-i sultânîde musarrahdır deyip hâkim-i mûmâ-ileyh hazretlerinden İmâmeyn hazretleri re’yi üzere vakf-ı menzil-i mezbûrun lüzûmuna ve rivâyet-i mezbûr üzere vakf-ı meblağ-ı mastûrun sıhhatine hükm taleb edicek hâkim-i muvakkı‘ü’l-kitâb vaka‘a lillâhi te‘âlâ menâşir-i a‘mâle bi-hüsni’l-sevâb hazretleri cânib-i hayrâta nazarı ahrâ görmeğin âlimen bi’l-hilâfi vakf-ı menzil-i mezbûrun lüzûmuna ve vakf-ı meblağ-ı merkūmun sıhhatine hükmettikden sonra vâkıf-ı mezbûr semt-i âhara sülûk ve ubûr edip hükm-i hâkim ile vakf-ı akār-ı mezbûr hilye-i lüzûm ile müstahil ve şevâib-i nakz ve tahvîlden müstahil oldu lâkin vakf-ı meblağ-ı mezbûrda hükm-i mezbûr ile hâsıl olan ancak sıhhatden mukaddemâ beyân olunan üzere İmâm-ı Azam hazretleri katında sıhhat lüzûmu müstelzim olmadığı cihetle kābil-i rücû‘ olmağın rücû‘ edip mütevellî-i mezbûrdan istirdâd ederim deyicek mütevellî-i mezbûr dahi eğerçi İmâm-ı Azam hazretleri katında hâl bu minvâl üzeredir lâkin akārda beyân olunan vech üzere inde’l-İmâmeyni’l-hümâmeyn lüzûm dahi lâzım olmuşdur. Mezheb-i İmâmeyn üzere lüzûm-ı vakf-ı meblağ-ı mezbûre ve zamân-ı tasarrufunda vazîfe-i tevliyet deyu ahz ettiği meblağ hakkı olduğuna ve sâir şürût ve kuyûdun sıhhatine hükm taleb ederim deyicek hâkim-i mûmâ-ileyh hazretleri dahi lüzûm-ı vakf-ı meblağ-ı mezbûre ve zamân-ı tasarufunda vazîfe-i tevliyet deyu ahz ettiği meblağ hakkı olduğuna ve sâir şurût ve kuyûdun sıhhatine hükm buyurup zikr olunan menzil ve meblağ vakf-ı lâzım ve müseccel olup min-ba‘d tağyîr ve tebdîl ve nakz ve tahvîle mecâl kalmamışdır. Her kim tağyîrine sâ‘î ve tahvîline mütesaddî olur ise a‘mâli mahbût ve ahvâli nâ-mazbût olup rûz-ı hesâbda envâ‘-i azâb ve esnâf-ı ıkāb ile mu‘azzeb ve mu‘âkab ola.

Tahrîren fi’l-yevmi’l-ışrîn min-Muharremi’l-harâm li-sene hamse ve aşere ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Umdetü’l-a‘yân Mehmed Ağa b. Abdülmennan el-müteferrika, Ali Halîfe b. ( ) el-imâm Rıdvan [b.] Abdullah, Süleyman Bey b. Abdullah, Hasan Çelebi b. Hüseyin el-hâfız, Hasan Efendi b. Mustafa el-müderris, Veli b. Bâli, Ahmed b. el-Hâc Hüseyin, Zekeriya b. Hoca Hüsrev ve gayruhüm.