.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 395
Hüküm no: 340
Orijinal metin no: [111a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hoca Gıyaseddin mahallesinden Peykbaşı Mustafa Ağa b. İbrahim’in Muhtesib Karagöz mahallesindeki mülkünün vakfiyesi

Mâ-zübire fî-hâzihi’s-sahîfeti’ş-şer‘iyye ve hurrire fî-metâvî hâtîke’l-vesîkâti’l-mer‘iyye min-asli’l-vakfi ve’ş-şürûti ve vücûhi’l-mesârif ale’n-nemati’l-mebsût vazaha küllühû ledeyye ve sahha dakkuhû ve celluhû beyne yedeyye ve innî hakemtü bi’s-sıhhati ve’l-lüzûm fi’l-husûsi ve’l-umûmi âlimen bi’l-hilâfi’l-cârî beyne’l-eimmeti’l-eslâf ve mürâ‘iyen li-mâ yahtimû ri‘âyetühû fî’t-tescîli’l-evkāf ve ene abdü’l-fakīr ilellâhi’l-ganî Seyyid Mehmed b. Seyyid Mehmed el-Hüseynî el-Kādî bi-Dâri’s-saltanati’s-seniyyeti Kostantıniyyetü’l-mahmiye -afâ anhümâ ve gafere lehümâ Rabbü’l-beriyye-.

Envâ‘-i hamd bî-hadd ü esnâf şükr-i lâ-yu‘ad hazret-i vâhid-i hak ve feyyâz-ı mâlik-i mutlak vâkıf-ı hâl-i ins ü cân ve râzık-ı mahlûk-ı her dü cihân olan vâcibü’l-vücûd mümteni‘ü’l-misâl te‘âlâ kibriyâuhû cenâbına mahsûr ve fâizü’l-cûd müttesi‘ü’n-nevâl tevâlâ âlâuhû hazretlerine maksûrdur ki; âmme-i mevcûdât ve kâffe-i masnû‘âtı kudret-i şâmile lâ-yezâl ve hikmet-i kâmile bî-ihtilâl ile ketm-i adîmden kazâ-i vücûda getirip zümre-i insânı mazhar-ı kemâlât-ı safahât-ı azîme ve mehâsin-i a‘mâl ile tabâyi‘-i selîme sâhibi edip menâhic-i hayrât müeyyed-i bî-tevfîk ve cezâ-i sadakāt-ı muhalledeye hakīk kıldı ve ulûf-i midhat-i bî-nüfûz ve senâ-i amîmü’l-vürûd ve sunûf-ı ukūd cevâhir-i zevâhir-i salât ü selâm-ı nâ-ma‘dûd ol fâtiha-i nüsha-i pür nûr-ı dîn ve hâtime-i silsile-i mürselîn efdal-i efrâd-ı beşer şefî‘-i rûz-ı mahşer habîb-i Hüdâ Hazret-i Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem- bi-adedi men-samete ve tekelleme rûh-ı mutahhar ve merkad-i münevverlerine olsun ki cumhûr-ı enâmı ve da‘vet-i âmm-ı izzet fercâmla dârü’s-selâm-ı islâma getirdikden sonra ümmetü uli’n-nehmetlerine inşâ-i hayrât ve vakf-ı akār ve müsakkafât ile ittizâd-ı zâd-ı şeref-i ukbâ ve yevmü’t-tenâd emrinde ictihâd edip bezl-i emvâli ehâdis ve îsârı ile ihtâr ve ihbâr etmekle ta‘ât-ı mâliyye ve bedeniyenin her birini ihrâza tâlib ve mesvibât-ı sadakāt-ı muhallede tahsîline râgıb kıldı ve cümle âl ü evlâd-ı kirâm ve zümre-i ashâb ve ahfâd-ı zevi’l-ihtirâmları merâkıd-ı aliyye ve meşâhid-i seniyyelerine ki her biri ednâs-ı beşeriyetden beri ve mesâlik-i necâtın rehberi olup mütevellî-i cihât-ı dîn-i mübîn ve nâzır-ı şerî‘at-ı seyyidü’l-mürselîn olmağla tufân-ı bihâr-ı dalâletden sebeb olup sefâin-i necât-ı ümmet olmuşlardır rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în ve alâ-men-tebi‘ahüm bi-ihsâni ilâ-yevmiddîn ba‘de erbâb-ı elbâba rûşen ve zâhir ve ashâb-ı idâneye ayân ve bâhirdir ki bu cihân-ı gaddâr ve dâr-ı bî-karâr medâr-ı bevâr ve bünyâdı gāyet nâ-pâyidâr olup mahall-i ikāmet ve sürûr ve cây-i râhat ve hubûr değildir. Lâ-cerem insân-ı kâmil hakdan bir an gāfil olmayıp hâl-i âfiyetinde ve kemâl-i sıhhatde mâl-ı âkibeti sıdk u îkān ve huzûr-ı iz‘ân ile teemmül edip “ed-dünyâ mezra‘atü’l-âhire” kelimet-i fâhiresi fehvâsınca mezra‘a-i dünyâda tohm-ı hayrâtı zirâ‘at ve bezr-i hasenâtı harâset edip sadakāt-ı dâimetü’l-istimrârı ve hasenât-ı câlibetü’l-hasenâtı saâdât-ı uhreviyeye mukzî ve siyâdât-ı ukbâyı muktezî olup sebeb-i zikr-i müstetâb ve bâ‘is-i du‘â-i müstehâb olacak nesne savbına inân-ı âzimeti ma‘tûf ve zimâm-ı himmeti masrûf eyleye pes çûn bu kazâyâ-yı vâzıhu’l-medlûl ve mukaddemât-ı vâcibü’l kabûle binâen Dârü’s-saltanati’s-seniyye mahmiye-i Kostantıniyye’de serhayl zümre-i mütesaddikīn merhûm Hoca Gıyaseddin mahallesi sâkinlerinden olup atebe-i aliyye-i sultâniye ve südde-i seniyye-i hâkāniyede bi’l-fi‘il Peykbaşı olup bu kitâb-ı hurşîd-tâb ve celîlü’l-kadrın tahrîrine bâ‘is ve bâdî ve bu hitâb-ı müşgîn nikāb ve cemîlü’l-bedrin tastîrine hâs ve nâdî olan sâhibü’l-hasenâti’l-meşkûre ve tâlibü’l-hayrâti’l-mebrûre ve râgıbü’l-ücûr minellâhi’l-meliki’l-kerîm Mustafa Ağa b. İbrahim meclis-i şer‘-i kavîm ve mahfil-i dîni müstakīme bi-nefsihî hâzır olup âti’t-tafsîl olan vakf-ı bî-adîli tescîl için mütevellî nasb eylediği zahrü’l-ahâlî Osman Bey b. Hamza mahzarında tebyîn-i merâmda bu vechile takrîr-i kelâm edip yine mahmiye-i mezbûrede Muhtesib Karagöz mahallesinde vâki‘ bir tarafdan el-Hâc Mustafa b. Mehmed mülkü ve bir tarafdan mezkûr Karagöz vakfı ve bir tarafdan Rabia Hatun vakfı ve bir tarafdan tarîk-i âmile mahdûd olup şirâ-i şer‘ ile mülkü mahzım olan menzili an-esâs müceddeden kendi helâl mâlımla vakfolmak için binâ edip temhîd-i erkânında it‘âb-ı bâl ve teşyîd-i bünyânında izhâb-ı mâl eylediğim on altı bâb fevkānî ve on altı bâb tahtânî müteehhilîn odalarını bi-cümleti’t-tevâbi‘ ve’l-levâhık ve kâffeti’l-menâfi‘ ve’l-merâfık niyet-i hâlise ve taviyet-i sâfiye bir ile hasbeten lillâhi te‘âlâ ve haseneten li-rûhi resûlihi’l-mu‘allâ vakf-ı müebbed ve habs-i muhalled edip şöyle şart eyledim ki hücerât-ı merkūme âdet-i ma‘hûde ve kāide-i meşrû‘a-i mahmûde üzere ecr-i misli ile îcâr olunup hâsıl olan icâresi ve tevliyeti hayâtda olduğumca kendi nefsime meşrûta olup bana dünyâdan [111b] rihlet ve civâr-ı rahmet-i Rahman’da hûr ü cinânla hem sohbet olmak müyesser olıcak zikr olunan hücerâtın icâresi ve tevliyeti hâlâ taht-ı nikâhımda olan hayrünnisâ Râziye bt. Abdullah hatuna meşrûta ola mâdâm ki hayâtda oldukca ba‘de vefâtihâ icâre-i mezbûre Medîne-i Münevvere şerrefehâllâhu te‘âlâ ile’l-yevmi’l-kıyâme fukarâsına olup her sene hâsıl olan icâre yed-i mütevellî ile cem‘ olunup Surre’ye ilhâk oluna ve Medîne-i mezkûre evkāfına her kim mütevellî olursa hücerât-ı merkūmeye ol mütevellî ola ve Dârüssaâde ağası hasbî nâzır ola ve tasarrufâtı felek-i gaddâr ve tebdîlât-ı dehr-i nâ-hemvârdan icâre-i mezkûreyi mesârif-i meşrûhaya sarf mütekarrer olursa fukarâ-i müslimîne sarf oluna ve hücerât-ı merkūmeyi fâriğan ani’ş-şevâgil mütevellî-i mezbûr Osman’a teslîm ettim ol dahi kabz ve tesellüm edip evkāfda sâir mütevellîler gibi vakfiyyet üzere bürheten mine’z-zamân tasarruf eyleyip ahz-ı vazîfe eyledi dedikde mütevellî dahi vâkıf-ı merkūmun ikrâr-ı mârru’z-zikri vicâhen tasdîk ve vâkıf-ı ârif mütevellî-i mezkûrun cümle kelâmını şifâhen tahkîk edip emr-i tevâfuk ve tesâdüf tamâm ve kelâm-ı cânibeyn encâm bulıcak vâkıf-ı pür-me‘ârif kelâmını da‘vâ-yı rücû‘a sârif olup vakf-ı akār bi’l-ittifâk sahîh olup lâkin İmâm-ı Azam ve hümâm-ı efham sirâcü’l-ümme ve muktedâyü’l-eimme Ebû Hanife Numan b. Sâbit el-Kûfî -cûziye hayrü’l-cezâ ve kûfiye- mezheb-i sedîdlerinde lüzûm ve te’bîdden ârî olmağın akār mârrü’l-vasfı silk-i mülküne idhâl murâd edip hücerât-ı merkūmeyi mütevellîden istirdâd edicek mütevellî-i merkūm İmâmeyn-i hümâmeyn ve bedreyn-i tamâmeyn mezheb-i bedî‘lerinde sıhhat lüzûmu müstelzim ve müstetbi‘ olmağın vakf-ı mezbûrdan rücû‘ memnû‘ ve lüzûm ve te’bîd maktû‘adır deyu mukābele kılıp tevkī‘-i refî‘-i zîver-i sadr-ı kitâb olan hâkim-i hâsim ve’l-ecnâb fezâilü’l-kitâb ibkāhullahu te‘âlâ fi’l-ahkâm mebde’d-duhûr ve’l-ahkāf [ahkāb] hazretlerine murâfa‘a olduklarında hâkim-i hayyir-i habîr sehhelallâhu aleyhi külle asîr fikr-i dakīk ve teemmül-i hakīk buyurup cânib-i mütevellîde rüchân-ı kavî ve bürhân-ı celî müşâhede edicek zikr olunan hücerâtın vakfiyyetinin ve zımnında olan kuyûd ve şürûtun sıhhat ve lüzûmuna ol iki imâm-ı celîlü’ş-şân ve kaviyyü’l-bürhân mezheb-i şerîfleri üzere hükm-i şer‘î ve kazâ-i mer‘î buyurup min-ba‘d vakf-ı merkūm vech-i ma‘lûm ve üslûb-ı mersûm üzere vakf-ı sahîh ve lâzım olup nakz ve nakzına mecâl muhâl ve ibtâle zafer mümteni‘ü’l-ihtimâl oldu. “Fe men-beddelehû ba‘de mâ-semi‘ahu fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû innellâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm.

Cerâ zâlike fî-evâsıtı Zilhicceti’ş-şerîfe li-sene seb‘a ve ışrîn ve elf. Mine’l-hicreti’n-nebeviyye aleyhi efdalü’t-tahiyye

Şühûdü’l-hâl: Sadrü’l-ulemâi’l-izâm Mehmed Efendi eş-Şeyh Hasan Efendi b. Yusuf el-imâm, el-Hâc Ahmed b. Mehmed el-imâm, Pîrî b. Abdullah Bey hâssa, Neclü’l-müvellâ el-merhûm Hüsameddin eş-şehîr bi-Kara Çelebizâde, es-Seyyid Ali Çelebi b. Hüsnüllah, Süleyman b. Abdullah Peyk-i hâssa, Hasan b. Ali Peyk-i hâssa, Ali b. Abdullah Peyk-i hâssa, Hasan b. Ali Bey hâssa, Hasan b. Mehmed Peyk-i hâssa, Abdülcelil b. Hasan Peyk-i hâssa, Kalender b. Oruc Peyk-i hâssa, Hüseyin b. Mehmed Peyk-i hâssa.