.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 460
Hüküm no: 410
Orijinal metin no: [130b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Veli Hoca’nın Sultan Mehmed Han Camii yakınındaki evini vakfetmesi

Mâ zübire fî-hâzihi’l-vakfi’l-şer‘iyyeti’s-sahîfeti’l-ânifiyyeti’l-mer‘iyye min-asli’l-vakfı şerâitihî ve’l-habsi ve zevâbitihî sahha ledeyye ve sebete beyne yedeyye ve innî kadaytü bi-sihhatihî ve lüzûmihî âlimen bi’l-hilâfi beyne’l-eimmeti’l-eslâf mürâ‘iyen yecibu i‘tibâruhû fi’l-hükmi ve’l-kazâ harrerehü’l-fakīr Hacı İbrahim b. Pîr Ali el-kassâmü’l-askerî bi-medîneti Kostantıniyye.

Sebete mazmûnuhû indî alâ-vechi’s-sâhibi’ş-şerâiti’l-vâkıfi’l-menzili’l-meşrût el-emru hâkimi’ş-şer‘iyye el-abdü’l-fakīr ileyhi subhânehû ve te‘âlâ bi-inâyetihî Halil b. Mustafa el-me’mûr bi-istimâ‘i’l-me’mûr bi-emri men lehü’l-emrü’ş-şer‘î -ufiye anhümâ-

Hamd-i sipâs-i mevfûr ve şükr-i bî-kıyâs-ı gayr-ı mahsûr ve hazret-i hak ve mâlik-i mülk-i mutlak sâni‘-i kadîm ve mübdi‘-i hakîm vâkıf-ı hâl-i ins ü cân ve râzık-ı mahlûk-ı her dû-cihân te‘âlâ kibriyâuhû ve kâffe-i masnû‘âtı kudret-i şâmile ve hükm-i kâmilesi ile imkândan kazâ-i vücûda getirip nev‘-i insâna mesâlik-i ma‘âşı ta‘lîm ve menâhic-i me‘âdı tefhîm etmekle tecdîd-i merâsim-i hayrâta lâyık ve te’kîd-i me‘âlim-i hasenâta hakīk eyledi ve ulûf-ı salavât-ı nâ-mahdûd ve sunûf-ı teslîmât-ı gayr-ı ma‘dûd hâtime-i silsile-i mürselîn muktedâ-yı evvelîn ve âhirîn efdal-i efrâd-ı beşer şefî‘-i ehl-i rûz-ı mahşer a‘nî hazret-i Muhammed Mustafa aleyhi mine’s-salâti mâ-hüve’l-evlâ ravza-i raziyye ki kâffe-i enâmı dâr-ı İslâm’a da‘vet ve menâhic-i hakk-ı mübîne irşâd ve hidâyet edip nice sâhib-i himmeti [131a] makāsıd-ı âmâline îsâl ile hoş-hâl eyledi ve dürer-i rahmet-i ilâhî ve gurer-i mağfiret-i nâ-mütenâhî min-kıbeli’l-azîzi’l-gaffâr ve min-cenâbi’l-afuvvi’s-settâr zümre-i ashâb-ı yakīn ve fırka-i ehibbâ ve esdika-i sadâkat-karîn üzere olsun ki herbiri tarîk-i hakka hâdî ve sübül-i tevfîka münâdî olup câi-i mâi-i? dîn ve vâlî-i livâ-i efdal yakīn olmuşlardır -rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în- ve ba‘d, erbâb-ı ukūl ve efhâma zâhir ve ashâb-ı tabâyi‘-i müstakīmîne bâhirdir ki bu cihân-ı gaddâr ve dünyâ-yı mekkâr medâr-ı bevâr ve bünyadı gāyet nâ-pâyidâr olup mahall-i ikāmet ve sürûr-ı câ-yı râhat ve hubûr değildir, lâ-cerem insân-ı kâmil oldur ki, ibâdât-ı hakdan bir an gāfil olmayıp hâl-i âfiyetde fırsat elde iken mecâri-yi umûrunda tefekkür-i tâm ve tefâsîl-i ahvâlinde tedebbür ve ihtimâm edip mübtedâ-i fıtratdan müntehâ-yı menziletine varınca hazret-i rabbi izzet esmâuhû dur üzerine ne mikdar fevâid-i ni‘am ve avâid-i birr u kerem feyezân ve cereyân eylemişdir, ayn-i tahkīk ve nazar-ı enîk ile mütâla‘a ve mülâhaza kılıp bu menzil-i karîbü’l-irtihâlde sâdır olan a‘mâl ve ef‘âl icmâl-i tefâsîl-i âtiye ve misâl-i suvere bâkiyedir. İmdi besâir-i selîm erbabı ve tabâyi‘-i müstakīm ashâbı îsâr ve bezl-i bâl ve ektâr-ı savâbih-i? a‘mâl ile makdûrunu hayrât-ı azîme ve meberrât-ı cesîmeye sarf edip a‘mâli münkatı‘ ve ibâdâtı mürtefi‘ olmayıp alâ-hey’etihî tehiyyeti muhavver ve fî-cennetin âliye mübtehic ve mesrûr ola bi-fazlillâhi te‘âlâ çûn bu kazâyâ-yı vâzıhatü’l-medlûl ve mukaddemât-ı vâcibetü’l-kabûle binâen bu vesîka-i enîka-i sahîha-i şer‘iyyenin tâlibi ve hayrât ve hasenâtın sâhibi zübde-i zümre-i e‘âlî ve güzîde-i erbâb-ı me‘âlî kesîrü’l-himmeti ve’l-vakār sâhibü’d-devleti ve’l-i‘tibâr muttasıf-ı bi-envâ‘i’l-mehâsin beyne’l-ibâd min-ahâlii eşrefi’l-bilâd el-hamdü lillâhi rabbi’l-erbâb mâlikü’r-rikāb ve’s-salâtü ve’s-selâmu alâ-efdali men ûfiye bi-hikmetin ve fasli’l-hitâb ve alâ-âlihî ve ashâbihî hayri’l-âl ve hayri’l-ashâb ammâ ba‘d, bu vesîka-i sahîha-i şer‘iyyenin sâhibi mahmiye-i İstanbul’da Veli Hoca vakf ettiği menzili Sultan Mehmed Hân Câmi‘i kurbünde vâki‘ lede’l-ahâlî ma‘lûmetü’l-hudûd olan bir tarafı Ta‘lîmhâne-i Şehzâde Sultan Mehmed ve bir tarafı imârete muttasıl ve bir tarafı Yusuf Çavuş mülküne ve bir tarafı tarîk-i âmma muttasıl olan fevkānî ve tahtânî üç ocak-ı menzili ve kitâbhâne ve bi’r-i mâ’î ve bir kîlârı ve muhavvatayı müştemil olup taht-ı tasarrufumda olan mülk menzilimi vakf-ı sahîh-i şer‘î ve habs-i sarîh-i mer‘î ile vakf ve habs edip süknâsını evvelâ kendi nefs-i nefîsine şart eylediği mâdemki kayd-ı hayâtda ola evlâdlarım Derviş Mehmed ve Hacı Mehmed nâm kimesneler ve evlâd-ı evlâdlarına ve evlâd ve evlâdına batnen ba‘de batnin ve karnen ba‘de karnin ve isre karnin ve ba‘de’l-inkirâz Medîne-i Münevvere’ye vakf ola ve meşrûtu olan evlâdlarımın evlâdları mütevellîsi olup yedinde oldukça ta‘mîr ede, hâricden kimesne dahl ve ta‘arruz eylemeye, menzil-i mezbûrun tarîk-i âmma muttasıl bir selâmlık odasın yevmî iki akçe ile kendi rûhum için …? berât-ı pâdişâhî ile meşrûtu olup ve Tebâreke sûresini Veli Hoca rûhu için müdâvemet edip rûhu için hibe ede, Dârüssaâde ağası hasbî nâzırı olup yevmî iki akçe ile rûhum için vakf ettiğim bir odaya evlâdımdan ve vârisimden kimesne dahl [ve] ta‘arruz etmeyeler, vakf-ı mesfûrun emri tamâm oldukdan sonra vâkıf-ı mezbûr vakf-ı meşrûhdan rücû‘ edip İmâm-ı A‘zâm ve hümâm-ı efham hazret-i İmâm Ebî Hanife -rahmetüllâhi te‘âlâ- katında lüzum mün‘adimdir deyu temellük edip kemâkân yine mülküne idhâl murâd ettikde mütevellî-i mezbûr muhâsama-i sahha ve mücâdele edip eğerçi İmâm-ı A‘zam katında lüzûm mün‘adim ise lâkin İmâmeyn-i hümâmeyn hazret-i İmâm Yusuf [131b] ve İmâm Muhammed -rahmetühümallâhü te‘âlâ- katlarında vakf ve lüzûm-ı vakf mütelâzimîn ve müte‘ârifîndir deyu sadr-ı kitâbda tevkī‘-i vâki‘ olan hâkime mürâfa‘a olup hüküm taleb ettikde hâkim-i mûmâ-ileyh dahi i‘lâm beyninde vakıf husûsu için vâki‘ olan hilâfete âlim olduğu hâlde cânib-i lüzûm-ı vakfı evlâ görüp imâmeyn-i müşârun-ileyhimâ kavilleri üzerine evvelen sıhhat-i vakfa ve sâniyen lüzûmuna hükm-i sahîh-i şer‘î ile hüküm edip mahkûme olmağa mecma‘un-aleyh olup min-ba‘d nakz ve nakīzine mecâl muhâl ve tağyîr ve tebdîline imkân münteni‘ü’l-ihtimâl oldu, “Fe-men beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıf ale’l-aliyyi’l-kerîm, cerâ zâlike.

Ve hurrire fî-evâili Muharremi’l-harâm li-sene hamse ve semânîn ve tis‘a mi’e.

Şühûdü’l-hâl: Hacı Hasan b. Hudâverdi el-imâm, Pîr Ahmed b. Pîr Veli, Ferhad b. Abdullah, Ali b. Mehmed, Hasan b. Hüseyin, Yusuf Çavuş-ı Dergâh-ı Âlî, Ali Çelebi b. eş-Şeyh Abdullah, Rıdvan Halîfe b. ( ) el-hatîb, Ali Beşe b. Abdullah er-râcil, Hasan Beşe b. Ahmed, Hüseyin Ağa b. Abdullah er-râcil ve gayruhüm.