Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626) cilt: 45, sayfa: 502 Hüküm no: 448 Orijinal metin no: [144b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Divan-ı Hümayun katiplerinden Hüseyin Efendi’nin Samatyakapısı ve Davudpaşa’daki dükkanlarına ait vakfiyesi
Mâ hurrire fîhî min-asli’l-vakfi ve şurûtihî sebbete ledeyye ve ittezaha beyne yedeyye ve hakemtü bi-sıhhatihî ve lüzûmihî âlimen bi’l-hilâfi beyne’l-eimmeti’l-eşrâf ve ene’l-müftekir ilâ-eltâfi rabbi’l-beriyye Mustafa el-me’mûr bi-istimâ‘i hâzihi’l-kaziyyeti min-kıbeli men lehü’l-velâyete ale’t-tevâifi’l-askeriyye -ufiye anhümâ ve gufire lehümâ-
Vakfiyetün şer‘iyyetün e’l-medlûl cerrathu bi-en yetelakkıye bi’l-kabûl harrerehü’l-fakīr Mehmed el-Kādî bi-askeri Rumeli -ufiye anhümâ-
Hamd-i nâ-mahdûd ve senâ-yı nâ-ma‘dûd ol vâkıf-ı ahvâl-i ins [ü] cân ve hâlik-i her dû-cihân mâlikü’l-mülk ve’l-melekût Rabbü’l-izzeti ve’l-ceberût cellet hikmetühû ve allet kelimetühû hazretlerinin dergâh-ı azamet-penâhlarına ref‘ olunur ki, nüsha-i insânı ketm-i ademden ahsen-i takvîm üzere ibdâ‘ ve imlâ ve ebda‘-i üslûb-ı kavîm üzere ihtırâ‘ ve inşâ edip mesâlik-i ma‘âşı ta‘lîm ve menâhic-i mi‘âdı tefhîm eyledi ve sad-hezâr dürer-i salât u selâm ve gurer-i tahiyyet ve peyâm-ı huceste-nizâm ol âfitâb-ı evc-i levlâke ve mâhitâb-ı semâ’ ve mâ-erselnâke müstenid-i mesned-ıstafâ Muhammed Mustafa -sallallâhü te‘âlâ aleyhi ve sellem- mâ-taharreke’ş-şimâl ve tenessem hazretlerinin ravza-i raziyyelerine nisâr ve hatîr-i behiyyelerine îsâr olunur ki, ümmetini dîn-i kavîme hidâyet ve tarîk-i müstakīme delâlet eyledi ve sürûd-ı bî-girân ve dürûd-ı bî-pâyân cemâhîr-i âl u evlâd ve ashâb u ahfâdları ervâh-ı tayyibelerine olsun ki herbiri tarîk-i hakka hâdî ve sebîl-i tevfîka münâdîlerdir -rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în- işbu sahîfe-i sahîha-i şer‘iyyetü’l-metâvî ve nemîka-i enîka-i mer‘iyyetü’l-fehâvî terkîb ve imlâsına bâ‘is ü bâdî budur ki, Dârü’s-saltanati’s-seniyye mahmiye-i Kostantıniyye -suyyinet ani’l-fiten ve’l-beliyye- mahallâtından Atmeydanı kurbünde vâki‘ Nahılbend mahallesinde sâkin sâbıkā Harem-i muhterem-i gerdûn-nişân-ı sultânî Dîvân-ı hümâyûn-ı refî‘ü’ş-şânı hâkānîde kâtib-i bevvâbîn olan sâhibü’l-hayrât ve râgıbü’l-meberrât zü’l-kadri’l-etemm mâlikü’l-ilm râsihü’l-kalem el-mahfûfu bi-sunûfi avâtıfi’l-mülki’l-mecîd Hüseyin Efendi b. el-merhûm Bayezid vaktâ ki bâ-âlem-i pür-ibere ayn-ı i‘tibâr ile nazar edip umrânı harâb hâsılı turâb binâsı dirîğü’l-fenâ ve gınâsı pür-cevr ü inâ mukīmi şeref-i irtihâl ve na‘îmi hatır-ı zevâlde olup dinarının âhiri nâr ve dirheminin sonunda hemm âşikâr olduğu kemâ yenbagī mülâhaza ve tefekkür ve hasbemâ yelîk mürâkabe ve tedebbür edip ahvâl-i âhiret takayyüd-i emr-i mühim belki vâcib ve mütehattim idiğini ale’l-yakīn bilmek ile meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihü’l-imâd ve mahfil-i dîn-i münîf-i râsihü’l-evtâdda kendüler bi’z-zât ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı sarîh-i mer‘î kılıp rûz-ı haşr u cezâ ve yevm-i neşr ü likāda cümle halk-ı hufât ve urât defter-i hasenât ve seyyi’ât hesâbında iken sâye-i hayrât ve zıll-ı sadakātim tahtında müsterîh ve müstazıll olmak için silk-i mülk-i sahîhimde muntazam ve münharıt olan emlâkimden mahmiye-i merkūme hısnı ebvâbından Samatyakapısı dâhilinde vâki‘ bir tarafı Ahmed b. Nasuh dükkânı ve etrâf-ı selâsesi tarîk-i âm ile mahdûd ve mümtâz olup birbirine muttasıl olan dokuz bâb mülk dükkânlarımı ve yine mahmiye-i mezbûrede Davud Paşa Câmi‘-i şerîfi kurbünde vâki‘ bir tarafı Meryem Hatun mülkü ve bir tarafı Raziye Hatun mülkü ve bir tarafı tarîk-i âm ve bir tarafı hâs ile mahdûd olan altı bâb mülk dükkânlarımı ve Edirnekapısı kurbünde Hadice Hatun mahallesinde vâki‘ bir tarafı Moskov v. ( ) ve etrâf-ı selâsesi tarîk-i âm ile mahdûd bir bâb şîruganhâneyi hasbeten lillâhi te‘âlâ vakf-ı sahîh-i şer‘î ile vakf-ı müebbed ve habs-i [sarîh-i] muhalled eylediğimden sonra ahkâm-ı vakfı ihkâm ve te’yîd ve mebânî-i hayrı esâs ve te’bîd üzere teşyîd ve temhîd için sâir evkāfıma mütevellî nasb u ta‘yîn eylediğim utekāmdan olup [145a] Dergâh-ı Âlî bevvâblarından olan zahrü’l-eşbâh Yusuf Bey b. Abdullah’ı bu vakfıma dahi mütevellî edip emlâk-i mezbûreyi şevâgilden hâliye ve mevâni‘-i kabzdan âriye olduğu hâlde teslîm edip şu vech üzere ta‘yîn-i şurût ve tebyîn-i kuyûd eyledim ki, akārât-ı mezbûreyi mâdem ki hayâtda olam, kendim mutasarrıf olup hâsıl olan rey‘ ve gallesini mesârıf-ı lâzımeye sarf edem ve ba‘de “küllü nefsin zâ’ikatü’l-mevt ve küllü hayyin yülâkīhi’l-fevt ve lâ-şekke inne’l-emre kezâlik ve inne cemî‘a mâ-sıvallâhi fe-hüve hâlikün” mısdâkınca emr-i Yezdân ile melekü’l-mevt girîbân-ı hayâtımı çâk ve cism-i nâ-tuvânımın menzilgehini hâk edip sem‘-i rûh-ı revânım “yâ eyyühe’n-nefsü’l-mutma’inne irci‘î ilâ-rabbiki râzıyeten marziyye” nidâsını gûş ve dest-i sâkī-i ecelden câm-ı fenâ-encâmı nûş ve kârbâr-ı kevni bi’l-külliye ferâmûş eylediğimde zikr olunan dekâkîn ve şîruganhâne mütevellîsi yediyle ecr-i misilleri ile îcâr olundukdan sonra hâsıl olan icârâtından mukaddemâ vaz‘ eylediğim on eczâ-i şerîfeye beş cüz’ dahi zam olunup kırâ’at-ı Kur’ân-ı azîmü’ş-şâna kādir ve ilm-i tecvîdde mâhir beş nefer kimesneye yevmî ikişer akçe vazîfe verilip mezbûrlar dahi her gün ba‘de salâti’l-fecr ta‘yîn olunan mahalle ol on nefer kimesneler ile cem‘ olup rûhum için birer cüz’-i şerîf tilâvet edeler ve mahmiye-i mezbûrede Sarıgöz Hamâmı demekle ma‘rûf hamâm kurbünde vâki‘ Çıkrıkçı Kemal Mescidi’nde biri babam merhûm-ı mezbûr Bayezid b. Abdullah ve biri li-ebeveyn karındaşım Mustafa rûhları için her gece iki şem‘-i revgan îkād olunmak için vakf olunup tevliyyeti meşrûtam olmağla makbûzum olan iki bin akçenin rıbhı şem‘-i revgan bahâya çıkmağla vefâ etmemeğin kendi vakfımın mahsûlünden kifâyet mikdârı verilip vaz‘ olunduğu üzere her gece birer akçelik şem‘-i revgan alına ve yine merhûmeyn-i mezbûreyn rûhları için tilâvet olunan eczâ-i şerîfeye vakf olunup hâlâ makbûzum olan beş bin akçenin ve kezâlik meşrûtiyet üzere mütevellî olduğum vâlidem merhûme Huban Hatun rûhu için hergün kırâ’at olunan nısf cüz’-i şerîfin vazîfesi için vakf olunan dört bin dört yüz akçenin dahi irbâhı ber-mûceb-i şart-ı vâkıf eczâhânânın vazîfe-i mu‘ayyenelerine vefâ etmemekle akārât-ı mezbûre icârâtından herbirinin vakfına imdâd olunup vakfiyelerinde mastûr olduğu üzere herbirinin şerâiti yerine getirile ve kendi medfenimde sulehâdan bir kimesne hergün Kur’ân-ı azîm ve furkān-ı kerîmden rûhum için bir aşr yer tilâvet edip yevmî bir akçe vazîfeye mutasarrıf ola ve mesârıf-ı mezbûreden sonra sulbiye kızım safiyyetü’s-sıfât aliyyetü’z-zât Âişe Hatun mukaddemâ olan evkāfım mahsûlünden ta‘yîn eylediğim beş akçeden mâ‘adâ bu vakfım gallesinden dahi hayâtda oldukça yevmî beş akçe vazîfe verilip bi-emri’llâhi te‘âlâ civâr-ı rahmet-i rahmânda câygîr olduklarında vazîfe-i mezbûreye evlâdlarının zükûr ve inâsı bi’s-seviyye mutasarrıflar olup ve ba‘de’l-inkırâz -el-iyâzü billâhi min-kahri’l-feyyâz- cümle evkāfımın mesârıf-ı mu‘ayyenesinden fazla kalan rey‘ ve galle ile vazîfe-i mezbûre yed-i mütevellîde hıfz olunup mürûr-ı eyyâm ve kürûr-ı a‘vâm ile evkāf-ı mezbûrenin lâzım gelen meremmet ve imâretine sarf olunup ve tevliyyet ve nezâret hayâtda oldukça tasarrufumda olup vefâtımdan sonra Dârüssaâde ağası her sâhibü’l-izzi ve’t-temkîn mukaddemâ olan evkāfıma olduğu minvâl üzere bu vakfıma dahi nâzır ve mu‘în olup ve müşârun-ileyh Yusuf Bey’e bu vakfımdan dahi bir akçe vazîfe ola, ba‘dehû kendi evlâdımın ve utekām evlâdının aslahı bulunmadıkça cümle evkāfıma nâzır-ı mûmâ-ileyh ma‘rifetiyle tevliyet-i mezbûre vazîfe-i mu‘ayyenesi ile bir mu‘temedün-aleyh kimesneye tevcîh olunup ve şurût-ı mezbûrenin tebdîl ü tağyîr ve taklîl ü teksîri merreten ba‘de uhrâ kendi yedimde ola dedikde mütevellî-i merkūm dahi meclis-i şer‘de akārât-ı mezbûreyi kabz ve tesellüm edip mütevellîlerin sâir evkāfda tasarrufları gibi tasarruf eylediğini bi’t-tav‘i’s-sâf ikrâr u i‘tirâf edip vâkıf-ı mesfûr -e‘azzallâhü’l-melikü’ş-şükûr-’un kelimât-ı meşrûhasını bi’l-müvâcehe tasdîkden sonra vâkıf-ı mûmâ-ileyh mahzarında [145b] inân-ı kelâmı semt-i âhara sârif ve zimâm-ı vifâkı taraf-ı şikāka âtıf olup vakf olup imâm-ı muhtâr sirâcü’l-ümmet muktedâyü’l-eimme fenn-i hikmetde guyigâ lokman-ı bağ-ı fıkıh içre lâle-i nu‘mân hümân-ı a‘zam imâm-ı efham hüve’l-imâm ellezî şerrefehallâhü bi’ş-şerefi’l-a‘lâ ve şürife bihi’d-dünyâ ke-şeceretin tayyibetin asluhâ sâbitün ve fer‘uhâ fi’s-semâ’i imâmünâ Numan b. Sabit el-Kûfî -âmelehullâhu bi-lafzihi’l-celî ve’l-hafî- bi-re’yi münîr ve mezheb-i hatîrlerinde gayr-ı lâzım olmağın vakf-ı mezbûrdan rücû‘ meşrû‘ olmağla zikr olunan vakıfdan rücû‘ eyledim, mütevellî-i mezkûr dahi musakkafât-ı mezkûrenin cümlesinden kasr-ı yed edip bana teslîm etmek taleb ederim dedikde mütevellî-i mezbûr dahi cevâb-ı savâb ve hitâb-ı müstetâba şürû‘ edip vakf-ı mezbûr imâmeyn-i hümâmeyn-i haremeyn-i kamkāmeyn İmâm Ebû Yusuf es-Sânî ve İmâm-ı Sâlis Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî mezheb-i şerîflerinde sıhhat-i vakf ile lüzûm tev’emân ve mütelâzimân olmağın re’y-i imâmeyn üzere vakf-ı mezbûrdan rücû‘ gayr-ı meşrû‘dur deyu redden imtinâ‘ edip işbu sadr-ı kitâbı muvakkı‘ olan cenâb-ı vâlâ-nisâb haber-i rabbânî bahr-i samadânî râfi‘-i râyât-ı dîn müvezzi‘-i âyât-ı şer‘-i mübîn -edâmallâhü te‘âlâ efzâlehû ve hakkak? bi’l-hayri âmâlehû- hazretlerinden re’y-i imâmeyn üzere lüzûm-ı vakfa [hükm-i] şer‘î ve kazâ-i mer‘î taleb eyledikde hâkim-i nâfizü’l-ahkâm hâsım-ı hâzim bâniyü’n-nıkz ve’l-ebrâm bu bâbda nazar-ı fâik-i enîk ve teemmül-i lâyık-ı hakīk edip temhîd-i kavâ‘id-i hayrı evlâ ve teşyîd-i mebânî-i vakfı ahrâ görüp âlimen bi’l-hilâf ve mürâ‘iyen limâ-yecibü ri‘âyetühû fi’l-hükm bi’l-evkāf re’y-i imâmeyn üzere lüzûm-ı vakf-ı mezkûra hükm-i sahîh-i şer‘î ve kazâ-i sarîh-i mer‘î edip vakf-ı mezkûr vakf-ı sahîh-i lâzım ve habs-i sarîh-i mütehattim olup nakz ve nakzına mecâl muhâl ve tebdîl ve tağyîri münteni‘ü’l-ihtimâl oldu, “Fe-men beddelehû ba‘de mâ-semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıfı ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm.
Tahrîren fî-evâhiri Recebi’l-mürecceb li-sene hamse ve selâsîn ve elf.
Şühûdü’l-hâl: İsmail Ağa b. eş-Şeyh İbrahim Efendi Müteferrika-i Dergâh-ı Âlî, İshak Ağa b. eş-Şeyh İbrahim Efendi Müteferrika-i Dergâh-ı Âlî ve gayruhüm mine’s-sâbıkīn ilâ-âhirihî.
|