.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 520
Hüküm no: 459
Orijinal metin no: [151a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hassa Tabbahlarından Mustafa Bey b. Halil’in Üsküdar’a bağlı Kadıköyü’ndeki bağlarını vakfetmesi

Hamd-i mevfûr ve şükr-i nâ-mahsûr ol vâkıf-ı umûr ve kâşif-i estâr-ı cumhûr cenâbına mu‘ayyen ve maksûrdur ki, dâr-ı cinânı e‘âl-i hasenât erbâbına lütf u ihsân eyledi, vasale-i salavât ol seyyid-i kâ’inât mefhar-ı mevcûdât makbûl-ı dergâh-ı ilâhiyye muharrem-i halvethâne-i lî-ma‘allâhi a‘nî Muhammedün Resûlullâh hazretlerinin merkad-i münevver ve meşhed-i mu‘attarına îsâr olunur ki, turuk-ı hayrâtı beyân ve sübül-i meberrâtı ayân eyledi ve dahi zümre-i âl ve evlâdı ve fırka-i ashâb ve ahfâdları meşâhidine nisâr olunur ki, herbiri vâkıf-ı esrâr-ı şerâyi‘ ve ve ahkâm ve kâşif-i estâr-ı hakāyik-i dîn-i Nebî aleyhi’s-salâtu ve’s-selâm olmağla nücûm-ı semâ’-i saâdet ve kevâkib-i felek-i izz ve rıf‘at-i dürerler -rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în- ammâ ba‘d, işbu vesîka-i sahîha-i şer‘iyye ve vesîka-i sarîha-i mer‘iyyenin tahrîr ve inşâsına bâdî ve tastîr ve imlâsına dâ‘î budur ki, Dârü’s-saltanati’s-seniyye Kostantıniyyetü’l-mahmiye -min külli’l-âfât ve’l-beliyye- mahallâtından mahalle-i merhûm Sultân Bayezid-i Veli sâkinlerinden işbu sâhibü’l-hayrât ve kâsibü’l-meberrât tabbâhân-ı hâssa zümresinden Mustafa Bey b. Halil vaktâ ki, hazret-i rabbü’-izzet cânibinden vâsıl olan atâyâ-yı celiyye hadd u adden efzûn olduğunu tefekkür edip sebeb-i ecr-i cezîl olacak savbına inân-ı azîmeti masrûf kıldıysa meclis-i şer‘-i şerîf-i enver ve mahfil-i dîn-i münîf-i ezhere hâzır olup vakf-ı âti’z-zikre li-ecli’t-tescîl mütevellî nasb eylediği habbâzân-ı hâssa zümresinden Habbâz Yusuf b. Abdullah mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip mahmiye-i Üsküdar muzâfâtından Kadıköyü demekle ma‘rûf karyenin kürûmu dâhilinde vâki‘ Çayırbağı demekle ma‘rûf bir tarafı Hasan Paşa hazretleri bağı ve bir tarafı vadi ve bir tarafı Saime Hatun bağı ve bir tarafı mezra‘aya müntehî olup ve yine karye-i mezbûre kürûmu dâhilinde vâki‘ Kızıltoprak demekle ma‘rûf bir tarafı Bâzârcı Ali bağı ve bir tarafı Saime Hatun bağı ve bir tarafı Dimo v. Yani bağı ve bir tarafı tarîk-i âm ile mahdûd mülk bağlarımı cemî‘ tevâbi‘ ve levâhıkıyla vakf-ı sahîh-i şer‘î ve habs-i sarîh-i mer‘î ile vakf ve habs edip mâdem ki kayd-ı hayâtda oldukça kendim mahsûlüne mutasarrıf olup kimesne mâni‘ ve dâfi‘ olmaya, kavs-ı kazâdan tîr-i ecel nâzil olup bi-irâdetillâhi’l-meliki’l-müte‘âl dâr-ı fenâdan dâr-ı bekāya irtihâl ve işbu câ-yı mihnetden civâr-ı rahmete intikāl edip kazâ-i nahb ve likā-i Rab ettiğimden sonra vakf-ı mezbûrun mahsûlü evlâdıma meşrût ola ve evlâdımın evlâdına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdına kezâlik meşrût ola, neslen ba‘de neslin ve fer‘an gıbbe aslin mahsûlüne mutasarrıf olalar ve ba‘de’l-inkırâz -ne‘ûzü billâhi min-kahri’l-feyyâz- vakf-ı sâlifü’z-zikrin mahsûlü li-ebeveyn karındaşlarım olan Abdurrahman ve Ali’ye ve evlâd ve evlâd-ı evlâdlarına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdlarına neslen ba‘de neslin ve fer‘an gıbbe aslin meşrût ola ve ba‘de’l-inkırâz -ne‘ûzü billâhi min-kahri’l-feyyâz- re’y-i hâkim ile üç nefer kimesneye ki Kur’ân-ı azîmü’ş-şân tecvîd ile okuyup kırâ’ate ehil olalar, herbirisine ikişer akçe vazîfe ile bir cüz’-i şerîf verile, anlar dahi birisi hazret-i Resûl-i ekrem -sallallâhü [aleyhi] ve sellem- rûhu için ve biri benim rûhum için her kim çenencibaşı? olursa vakf-ı mezbûra mütevellî ola ve her kim sarây-ı mezkûrda tabbâhân-ı hâssa başı olursa vakf-ı mezbûr[a] nâzır ola ve mütevellî-i merkūm her senede sâlifü’z-zikr olan kürûmunun mahsûlün bey‘ edip mahsûl-i mezkûrun semeninden cüzhânlara beher yevm ikişer akçe vazîfe verile ve mahsûl-i mezkûrdan kendi dahi tevliyeti mukābelesinde ikişer akçe vazîfeye mutasarrıf ola ve eğer mahsûl-i mezkûrun semeninden ziyâde olursa dahi bir cüz’-i şerîf ashâb-ı güzîn -rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în- ervâhı için okuda, kendi herkime dilerse re’y-i hâkim ile kırâ’ati tefvîz eyleye ve bu mezkûrîn cüzhânların ictimâ‘an kırâ’at eylemek mümkün olmazsa her birisi huzûrunda kırâ’at eyleyip dâr-ı âhiretde ecr-i cezîle nâil ola ve vâkıf-ı şefîk? -elbesallâhü te‘âlâ libâse’l-kerâmeti ve’t-tevfîk- hayâtda oldukça vakf-ı mezbûra hasbî mütevellî olup tebdîl ve tahvîl ve teksîr ve ibdâl ve istibdâli kendi yedinde olup merreten ba‘de uhrâ alâ mâ-yerâhû evlâ ve ahrâ mutasarrıf olup kimesne mâni‘ ve dâfi‘ olmaya deyip zikr olunan kürûmunu fâriğan târîh-i kitâbdan mukaddem ve tahrîr-i kitâbdan akdem mütevellî-i sâlifü’l-beyâna teslîm ol dahi tesellüm edip sâir mütevellîler gibi tasarruf etti dedikde mütevellî-i mezbûr dahi vâkıf-ı müşârun-ileyhi kelâm-ı meşrûhunda vicâhen tasdîk ettikden sonra vâkıf-ı azîzü’n-nevâl cânib-i vifâkdan semt-i şikāka teveccüh edip vakf-ı akār eimme-i meşâhîrden pişvâ-yı küll rehnümâ-yı sübül hümâm-ı efham İmâm-ı A‘zam hazretleri katında lâzım olmağın zikr olunan akārın vakfiyetinden rücû‘ ettim, mütevellî-i merkūm yedini ref‘ edip bana teslîm eylesin deyu da‘vâ edip mütevellî-i mezbûr dahi muvakkı‘-ı sadr-ı kitâb olan hâkime mürâfa‘a oldukda hâkim-i mûmâ-ileyh dahi re’y-i imâmeyn üzere lüzûmuna hükm-i şer‘î ve kazâ-i mer‘î taleb eyledikde hâkim-i müşârun-ileyh hazretleri dahi temhîd-i kavâ‘id-i hayrâtı ahrâ görüp âlimen bi’l-hilâf ve mürâ‘iyen li-mâ yecibu ri‘âyetühû fi’l-hükm bi’l-evkāf re’y-i imâmeyn üzere lüzûm-ı vakf-ı mezkûra hükm-i sahîh-i şer‘î ve kazâ-i sarîh-i mer‘î edip min-ba‘d vakf-ı mezkûr vakf-ı sahîh ve lâzım ve habs-i sarîh-i mütehattim olup nakz ve nakzına mecâl muhâl ve tağyîr ve tebdîline adîmü’l-ihtimâl oldu, “Fe-men beddelehû ba‘de mâ-semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû” ve ecrü’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-kayyûm.

Tahrîren fi’l-yevmi’t-tâsi‘ min-Saferi’l-hayr sene sitte ve selâsîn ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Tabbâh-ı Hâssa Mahmud b. ( ), İbrahim Çelebi b. ( ) er-râcil, Üstâd Behram b. ( ) el-mi‘mâr, Üstâd Mustafa b. ( ) Yenibahçe’den, Ahmed Efendi b. ( ) İmâm-ı Sarây-ı Atîk, Ali Bey b. ( ) el-bevvâb, Üstâd Mustafa b. ( ) es-Sâkin be-Silivrikapı, Osman Efendi b. ( ) el-imâm, Mehmed Çelebi b. Musa el-müezzin, Ali Bey b. Abdullah el-bevvâb ve gayruhüm.