Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626) cilt: 45, sayfa: 525 Hüküm no: 463 Orijinal metin no: [152a-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Soğanağa mahallesinden Ayşe bt. Derviş Efendi’nin aynı mahalledeki hamamını vakfetmesi
Mâ sutire fî-tayyi hâze’l-kitâbi’l-cârî alâ-nehci’s-sıdk ve’s-savâb mine’l-vakf ve’ş-şurût ale’l-nemati’l-mebsût cerâ ledeyye ve sahha beyne yedeyye fe-hakemtü bi-sıhhatihî ve lüzûmihî fî-husûsihî ve umûmihî âlimen bi’l-hilâfi’s-sâdır ani’l-eimmeti’l-eşrâf fî-ahkâmi’l-evkāf ve ene’l-fakīr Mehmed b. Şeyhülislâm Mehmed el-Kādî bi-Dâri’s-saltanati’s-seniyye Kostantıniyyeti’l-mahmiye -ufiye anhümâ-
El-hamdü lillâhi vahdehû ve’s-salâtü alâ-men lâ-nebiyye ba‘dehû ve alâ-âlihî ve ashâbihî hayri’l-berere ammâ ba‘d, işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîr ve imlâsına bâdî oldur ki, mahmiye-i İstanbul’da Soğanağa mahallesinde sâkine olan fahrü’l-muhadderât zahrü’l-muvakkarât ve râgıbetü’l-meberrât Âişe bt. el-merhûm Derviş Efendi el-Defterî nâm hatun tarafından vakf-ı âti’z-zikri ikrâra ve ale’l-vechi’l-âtî da‘vâ-ı rücû‘a vekâleti hasm-ı şer‘î-i câhid mahzarında İbrahim Çelebi b. Abdurrahim Efendi ve Mehmed Çelebi b. Ahmed Efendi şehâdetleri ile şer‘an sâbit olan fahrü’l-müderrisîni’l-kirâm Mevlânâ Mehmed Efendi b. Ali meclis-i şer‘de müvekkile-i mezbûrenin vakf-ı âtîye li-ecli’t-tescîl ve’t-tekmîl mütevellî nasb eylediği zevci umdetü’l-ulemâi’l-muhakkıkīn zübdetü’l-fudalâi’l-müdekkıkīn hâlâ hânım sultân müderrisi olan Mevlânâ Ali Efendi b. Muslihiddin Efendi mahzarında bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip mezkûre Âişe Hatun mahalle-i mezbûrede vâki‘ etrâf-ı selâsesi kendi mülkü ve taraf-ı âharı Coşu Bey demekle meşhûr Mehmed Efendi nâm kimesne mülkü ile mahdûd hamâmını sene selâse aşer ve elf târîhinin Rebî‘ülâhiri’nin evvelinde hasbeten lillâhi’l-cemîl vakf ve tesbîl edip mütevellî-i mesfûra teslîm, ol dahi kabz ve tesellüm edip sâir evkāf mütevellîleri mutasarrıf oldukları gibi ol dahi vakf-ı mezbûra mutasarrıf oldu ve müvekkile-i mûmâ-ileyhâ Âişe Hatun şöyle şart eyledi ki hamâm-ı mezbûr ale’l-vechi’ş-şer‘î îcâr olunup hâsıl olan cümle-i icâre hayâtda oldukça kendi nefs-i nefîsesine sarf oluna, ba‘de vefâtihâ Medîne-i Münevvere’de binâ olunacak on bâb hücreyi müştemil olan Dârü’l-hadîs’de sâkin olan on nefer talebeye yevmî birer akçe ve müderris ve muhaddis olan recül-i âlime yevmî yirmi akçe verile, anlar dahi mukābelesinde li-vechillâhi te‘âlâ ulûm-ı dîniyeden tefsîr ve hadîs ve fürû‘ ve usûlden eyyâm-ı tahsîlde ne müyesser olursa müdârese edip esnâ-i dersde benim rûhum için hayr du‘â ideler dedi ve yine müvekkile-i merkūm şart edip zikr olunan Dârü’l-hadîs’de mûmâ-ileyh Ali Efendi hayâtda oldukça vazîfe-i mezbûre ile müderris ve hasbî nâzır ola, ba‘dehû re’y-i hâkim ile bir âlim sâlih müderris ola ve yevmî üç akçe cihet-i tevliyyet ola ve tevliyyeti mâdemki hayâtdadır kendi nefsine meşrûta olup ba‘de vefâtihâ re’y-i hâkim ile bir mahall kimesne mütevellî ola ve vakf-ı mezbûrun merreten ba‘de uhrâ tebdîl ve tağyîri ve vezâif ve mesârıfının taklîl ve teksîri ve istibdâli kendi ve zevci yedinde olup vefât etmelerinden mukaddem kendileri Medîne-i Münevvere’ye gitmek müyesser olursa hamâm-ı mezbûr[u] [152b] bey‘ edip semeni ile Medîne-i Münevvere’de bedel alıp ve Dârü’l-hadîs binâ edeler ve eğer bi-emri’llâhi te‘âlâ el-mukaddir vefât edip hâli üzere? vasiyyet vasiyyet-i uhrâları ile tebdîl-i vakfiyet bulunmazsa hamâm-ı mezbûr kemâkân vakf ettiği üzere bâkī olup mahalle-i mezbûre imâmı ve cemâ‘ati hasbî nâzır olalar ve beher sene icâresini mütevellî cem‘ ve tahsîl edip sâbıku’z-zikr ulemâya irsâl eyleye ve eğer Dârü’l-hadîs binâsı müyesser olmazsa sâbıku’l-beyân ulemâ Ravza-i Mutahhara’da veya Mescid-i Şerîf-i Nebevî’nin münâsib olan mevzi‘inde müdârese edip beher sene müstahıkk oldukları vazîfelerin alalar ve eğer bi-emri’llâhi te‘âlâ mürûr-ı eyyâm ve kürûr-ı a‘vâm ile vakfa fütûr ve gallâtına kusûr gelip şerâit-i mezbûra ri‘âyeti müte‘azzire olursa hamâm-ı mezbûrun cümle rey‘i Medîne fukarâsına bezl oluna dedikde vekîl-i mezkûru ber-vech-i meşrûh sudûr eden ikrârında mütevellî-i müşârun-ileyh bi’l-müvâcehe tasdîk ettikden sonra vakf-ı akār muktedâ-yı eimme-i kibâr İmâm-ı A‘zam ve hümâm-ı akdem Ebû Hanife el-Kûfî katında mâdemki vakfiyetine hâkim hükm etmeye gayr-ı lâzım olmağın vekîl-i mezbûr bi’l-vekâle vakf-ı mersûmdan rücû‘ edip hamâm-ı mezbûru müvekkile-i mersûmesi için taleb eyledikde mütevellî-i müşârun-ileyh dahi vakf-ı akār hazret-i İmâm Ebî Yusuf katında mücerred “vakaftü” demekle ve İmâm Muhammed katında “vakaftü” deyip teslîm ile’l-mütevellî kalmağla lâzım olmağın anların kavilleri ile ihticâc edip hamâm-ı mezbûru vekîl-i mersûma redd ü teslîmden imtinâ‘ ve husûmet ve nizâ‘ edicek, vekîl-i merkūm ve mütevellî-i mûmâ-ileyh muvakkı‘-ı sadr-ı kitâb tûbâ-leh ve hüsn-me’âb olan hâkim-i âdil ve fâzıl-ı bî-mu‘âdil hazretlerine müterâfi‘ân ve husûs-ı mersûmda fasl u hasma tâlibân olduklarında hâkim-i müşârun-ileyh lâ-zâle müşârun-ileyh dahi cânib-i vakfı evlâ ve ahrâ görmeğin âlimen bi’l-hilâf vakf-ı mezbûrun lüzûmuna alâ-re’yi’l-imâmeyn hükm-i şer‘î ve kazâ-i mer‘î eyleyip hamâm-ı mezkûr vakf-ı lâzım ve habs-i mütehattim oldu, min-ba‘d nakz ve nakīsine mecâl muhâl ve ibtâl ve ihtilâli mümteni‘ü’l-ihtimâl oldu, “Fe-men beddelehû ba‘de mâ-semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm” ve ecru’l-vâkıfetü ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm, cerâ zâlik ve,
Hurrire fî-sâlisi evveli Cemâzeyn min-şühûri sene erba‘a ve aşere ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Zahrü’l-müderrisîn Mevlânâ Mehmed Efendi b. el-merhûm Seyrek eş-şehîr Seyrekzâde, Mevlânâ Şükrullah Efendi b. Mahmud el-müderris, Mehmed b. Veli el-imâm bi’l-mahalleti’l-mezbûre, Ahmed b. Ali, Ali Bey b. Abdullah el-bevvâb, Osman Çavuş b. ( ) Kethüdâ-i Efendi-yi mezbûr, Durmuş b. Ömer el-müezzin, kâtibü’l-hurûf Mustafa b. Mehmed el-Nutkī? el-İznikî el-Kutbî el-müderris, Baki Çelebi b. Ali Efendi el-müderris, Seyyid Mehmed b. Seyyid Mustafa ve Hüseyin b. Mehmed ve gayruhüm.
|