Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 19 Numaralı Sicil (H. 1028 - 1030 / M. 1619 - 1620) cilt: 24, sayfa: 167 Hüküm no: 156 Orijinal metin no: [25b-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hayrünnisa Hâtun bt. Mehmed’in Mustafa, Abdülbâki ve Pîr Mehmed Efendi b. Mehmed adlı şahıslardan alacağı olması
Vilâyet-i Anadolu’da nefs-i Taşköprü sâkinelerinden fahrü’l-muhadderât Hayrünnisa Hâtun bt. Mehmed tarafından husûs-ı âti’l-beyânı da‘vâ ve talebe ve bey‘ ve şirâya ve ahz ve kabza ve sulh ve ibrâya şer‘an vekîli olan zevci fahrü’l-müderrisîn Mehmed Efendi b. Mustafa nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde işbu hâmil-i hâze’l-kitâb Mustafa ve Abdülbâkī ve zahrü’l-vülât Pîr Mehmed Efendi b. Mehmed mahzarında bi’l-vekâle takrîr-i kelâm edip mezbûr Pîr Mehmed Efendi’nin halîlesi olup bundan akdem müteveffât oldukda verâseti zevc-i metrûkü müşârün-ileyh Pîr Mehmed Efendi’ye ve mezkûr Pîr Mehmed Efendi’den hâsıl olmuş sadrî evlâdı mezkûrân Mustafa ve Abdülbâkī ve Hayrünnisa nâm sagīrlere münhasıra olan Fâtıma bt. Ali nâm hâtunun terekesinden olmak mülâhazasıyla müşârün-ileyh Pîr Mehmed Efendi asâleten ve velâyeten vâzı‘u’l-yed olduğu medîne-i Ebâ Eyyûb-i Ensârî -râdiye anhu Rabbühü’l-Bârî-’de Zal Mahmud Paşa Câmi‘-i şerîfi kurbunda Bey mahallesinde vâki‘ bir tarafdan kâtib Mustafa Çelebi b. Ahmed mülküne ve kıdvetü’l-ulemâ Musa Efendi b. Derviş Mehmed mülküne ve Mustafa b. Abdullah nâm bevvâb-ı sultânî mülküne ve bir tarafdan Ahmed b. Abdülbâkī menziline ve iki tarafı tarîk-i âma müntehî ve mahdûd olan mülk menzil müvekkile-i mezbûrenin vâlidesinden kendiye irs-i şer‘î ile intikāl etmiş mülk-i mevrûsu olmak üzre sâbıkan medîne-i mezbûrede hâkimü’ş-şer‘ olan a‘lemü’l-ulemâ’i’l-izâm efdalü’l-fuzalâi’l-fihâm Abdullah Efendi b. Ali Efendi huzûrunda müvekkile-i mezbûre tarafından menzil-i mezbûru da‘vâ ve talebe vekîl olup vekâleti bimâ hüve nehci’s-sübût şer‘an sâbite olan Ali Efendi b. Abdülkādir müvekkile-i mezbûre Hayrünnisa’nın olmak üzre da‘vâ-yı istihkāk ettikde müşârün-ileyh Pîr Mehmed Efendi dahi istihkāk-ı mezkûru ikrâr edicek ikrâr-ı mu‘teber-i mukırrın nefsi üzerine hüccet olup gayrı üzerine hüccetden kāsır ve gayr-ı müessir olmağla müşârün-ileyh Pîr Mehmed Efendi’nin ikrâr-ı mezkûru kendi hakkında hüccet-i müessire ve sıgār-ı mezkûreler haklarında gayr-ı müessire olmağın menzil-i mezkûrdan müşârün-ileyh Pîr Mehmed Efendi’nin vâris olmak mülâhazasıyla asâleten vaz‘-ı yed ettiği rub‘-ı şâyi‘i vekîl-i mezbûr Ali Efendi’nin talebi ile hâkim-i müşârün-ileyh müvekkile-i mezbûre Hayrünnisa’ya hükm ve teslîme tenbîh edip ve velâyeten vaz‘-ı yed ettiği selâse-i erbâ‘ı müvekkile-i mezbûrenin olduğu şer‘an sâbit olunca sıgār-ı mezkûrlar için velâyeti hasebiyle müşârün-ileyh Pîr Mehmed Efendi yedinde ibkā olunmuş idi el-hâletü hâzihî vekâlet-i mahkiyem hasebiyle müvekkile-i mezbûreye müşârün-ileyh Pîr Mehmed Efendi ikrârıyla menzil-i mezkûrdan hükm olunan rub‘ hisseyi ba‘de’l-kabz müşârün-ileyh Pîr Mehmed Efendi’ye dokuz bin nakd-i fıddî-i Osmânî râyic fi’l-vakt akçeye bey‘-i bâtt-ı sahîh-i şer‘î ile bey‘ edip teslîm-i mebî‘ kılmış iken ve menzil-i merkūmdan mevkūfen ale’l-beyân olan selâse-i erbâ‘ı hâlâ sagīrân-ı mezkûrân Mustafa ve Abdülbâkī bülûğa erişip âkiller olmağla da‘vâ ve taleb ve isbât sadedinde iken beynimize müslimûn-ı muslihûn tavassut edip es-sulhu seyyidü’l-ahkâm fehvâsınca selâse-i erbâ‘ı da‘vâ ve talebden ferâğım mukābelesinde mezbûrân Mustafa ve Abdülbâkī nâm kimesneler ile ve sagīre kızı Hayrünnisa tarafından velâyeten müşârün-ileyh Pîr Mehmed Efendi ile üç bin akçe üzre akd-i sulh inşâ edip husûs-ı mezkûru da‘vâ ve talebden ibrâ-i âmla ibrâ ve iskāt-ı hâs ile iskāt etmiş iken hâlâ mukābele-i bey‘de olan dokuz bin akçeyi ve bedel-i sulh olan üç bin akçeyi vermede ta‘allül ederler alıverilmesin taleb ederin deyicek gıbbe’s-suâl eğerçi menzil-i mezkûrdan rub‘-ı şâyi‘i iştirâ edip mebî‘-i mezkûru ahz ve kabz ve selâse-i erbâ‘ı için sulh ve ibrâyı tasdîk ve kabûl ettik. Lâkin bey‘a ve sulh ve ibrâya mezkûre Hayrünnisa nâm hâtunun vekîli idiğine beyyine ikāmet etmeyince bey‘ ve sulh ve ibrâ mukābelesinde olan semen-i ma‘hûdu vermeziz dediklerinde mezbûreyi ilm-i şer‘î ile ârifân olan mefharü’l-müderrisîn Ahmed Çelebi b. Mustafa ve Mehmed Efendi b. Abdülkerim nâm kimesneler hâzırân fi’l-meclis olup edâ-i şehâdet-i şer‘iyye kılıp mezbûre Hayrünnisa bt. Mehmed tarafından husûs-ı mezbûru da‘vâ ve talebe ve bey‘ ve şirâya ve sulh ve ibrâya ve ahz ve kabza zevci mezbûr Mehmed Efendi’yi vekîl nasb ve ta‘yîn etmişdir bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahi ederiz dediklerinde şehâdetleri ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiyye hayyiz-i kabûlde ve mahall-i irtizâda vâkı‘a oldukdan sonra vekâlet-i mesfûrenin sıhhatine hükm-i şer‘î lâhık olmağın mukābele-i bey‘den olan dokuz bin akçenin ve bedel-i sulh olan üç bin akçenin teslîm ve edâsına tenbîh olunup ba‘dehû vekîl-i mezbûr semen-i ma‘hûdun ahz ve kabzına mukır ve mu‘terif olmağın mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olunup yedlerine vaz‘ ve def‘ olundu ki lede’l-hâce kātı‘-ı kīl ü kāl ve dâfi‘-i işkâl ola.
Hurrire fi’l-yevmi’s-sâdis ve’l-ışrîn min Rebî‘ilâhir li sene tis‘a ve ışrîn ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Fahrü’l-kuzât Celâleddin Efendi, Mustafa Ağa b. Hasan el-Cündî Hüsameddin Efendi b. Ahmed el-Müderris, Ahmed Bey b. Şaban, Ahmed Çelebi b. İbrahim, Mehmed b. Hasan el-Müezzin, İbrahim Çelebi b. Mustafa, Mahmud b. Ali el-Bevvâb, Mustafa Çelebi b. Mehmed, Mustafa Çelebi b. ( ) el-İmâm, Mustafa b. ( ) el-Kâtib, Mehmed Çelebi b. Hasan, Vâlihîzâde Mustafa Efendi el-Üskübî, Ahmed Efendi b. İbrahim Ağa an Badracık, İsmail Efendi b. Hasan el-Kadı, Mehmed Çelebi b. İbrahim, es-Seyyid Şeyh Mehmed Efendi b. Hüsameddin el-Müsta‘id ve gayruhüm mine’l-hâzırîn.
|