Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 19 Numaralı Sicil (H. 1028 - 1030 / M. 1619 - 1620) cilt: 24, sayfa: 203 Hüküm no: 208 Orijinal metin no: [31a-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Osman Bey b. Abdülmennân’ın dükkânlarını vakf etmesi
Hamd-i cemîl-i bî-gāye ve şükr-i cezîl-i bilâ-nihâye ol vâkıf-ı hafâyâ ve esrâr ve vâsıf-ı evliyâ ve ebrâr olan Hâlık-ı kirdigâr ve Râzık-ı perverdigâr -celle celâlühû ve âmme nevâlühû- hazretlerine olsun ki ibâdetden sulehâ-i ağniyânın mesâlikin fukarâya vifâk ve sadakāt-ı zerî‘ayı duhûl-i cennât-ı zât-ı derecât kıldı ve cevâhir-i salavât-ı lâyıka ve revher-i teslîmât-ı fâika ol sultân-ı cumhûr-ı kātıbe-i evliyâ ve ünvân-ı menşûr-ı kāide-i asfiyâ Resûl-i Kibriyâ Muhammed Mustafa hazretlerinin -aleyhi’s-salavât ve’s-selâm- rûh-ı pür-fütûh ve mutahhar ve Ravza-i tâhir ve münevverlerine îsâr ve nisâr olunur ki âmme-i mü’minîn ve kâffe-i muvahhidîni tarîkat-i sadakāt ve hakīkat-i meberrâta hâdî oldu. Sallallâhu aleyhi ve alâ men etemmallâhu Ve ba‘de sebeb-i tahrîr-i kitâb-ı şer‘î ve bâ‘is-i tasvîr-i hitâb-ı mer‘î oldur ki hadâik-i sultâniyyeden medîne-i Ebâ Eyyûb-i Ensârî -râdiye anhu Rabbühü’l-Bârî- kurbunda vâki‘ Davud Paşa bahçesinin bi’l-fi‘l ustası olan sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât râgıbü’l-meberrât ve’s-sadakāt fahrü’l-akrân Osman Bey b. Abdülmennân mahfil-i şer‘-i şerîf-i refî‘ü’l-bünyânda âti’l-beyân olan vakfa li ecli’t-tescîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği Ahmed Efendi b. Ali el-İmâm mahzarında takrîr-i kelâm edip Hazret-i Ebâ Eyyûb-i Ensârî -radiye anhu Rabbühü’l-Bârî- arâzi-i mevkūfesinden medîne-i merkūmede Topçubaşı mahallesinde zikri sebk eden bahçe kurbunda vâki‘ bir tarafdan mezkûr bahçeye muttasıl bozahâne damlalığı ve bir tarafdan arz-ı hâliye ve tarafeynden tarîk-i âma ve mekābir-i müslimîn ile mahdûd icâre-i mu‘accele ve senede yirmi akçe mukāta‘a ile taht-ı îcârımda olup sâbıkan vakf-ı mezbûr mütevellîsi Mustafa Ağa temessükü mûcebince mutasarrıf olduğum bennâ zirâ‘ı ile tûlen elli ve arzen altı zirâ‘ arz-ı hâliye üzre malımla nefsim için binâ ettiğim bir berber dükkânını üzerinde vâki‘ bir bâb odayı ve yine mezkûr dükkâna muttasıl ve mülâsık arsa ve binâsı mülküm bir bâb pazarcı dükkânı ve bir şerbetçi dükkânımı hasbeten lillâhi te‘âlâ vakf ve haps edip mütevellî-i mûmâ-ileyhe teslîm eyledim ol dahi kabz ve tesellüm edip sâir evkāf mütevellîleri gibi tasarruf eyledi ve şöyle şart eyledim ki zikr olunan oda ve dükkânları mütevellîsi ecr-i misli ile îcâr edip ve hâsıl olan ecrinden senede hadâyik-i sultâniyyeden hâs bahçede vâki‘ mescid-i şerîfin kandillerine beş vakıyye revgan-ı zeyt mâh-be-mâh verilip yılda ol takdîrce altmış vakıyye revgan-ı zeyt olur ve bu revgan-ı zeyti kandillere yakan müezzine yevmî bir akçe vazîfe verile ve fazla olan meblağ-ı hayâtda olduğumca kendim tasarruf edem ve benim vefâtımdan sonra evlâdım ve evlâd-ı evlâdım ve evlâd-ı evlâdım batnen ba‘de batnin ve karnen ba‘de karnin ilâ mâ tenâselû mutasarrıf olalar ve ba‘de’l-inkırâz mescid-i merkūmda müezzin olan iki kimesneye yevmî birer akçe vazîfe verilip mukābelesinde birisi kable salâti’l-ışâ sultân-ı enbiyâ Muhammed Mustafa -salavâtullahi te‘âlâ ve aleyhi selâmühû- hazretlerinin rûh-ı mutahharaları için yüz salavât-ı şerîfe ve çehâr-yâr-ı güzîn -rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în- rûh-ı şerîfleri için üçer İhlâs-ı şerîf tilâvet ede ve birisi ba‘de salâti’l-ışâ bir sûre-i Mülk tilâvet edip sevâbın benim rûhuma hibe ede ve bu iki cüz’lük vazîfelerini dahi mâdemki ben hayâtdayım kendim verem benim fevtimden sonra mütevellîler versin bu cümlesinin vezâifi sâir evkāf gibi mâh-be-mâh verile deyû akārâtın kirâlarından hâsıl olan meblağ şart-ı vâkıf üzre mürtezika-i vakfa hakları edâ olundukdan sonra ziyâde kalan meblağ oda ve dekâkîn meremmâtına sarf oluna ve zikr olunan mesârifden fazlası her senede hadîka-i merkūmede hizmet eden hâs bahçe imâmı mütevellî ola -el-iyâzü billâhi te‘âlâ- mürûr-ı ezmân hasebiyle hark olup veya bir tarîkle mesârif-i mezbûreye halel târî olursa zikr olunan oda ve dükkânların gılâlı Haremeyn-i şerîfeyn fukarâsına tevzî‘ oluna deyû tertîb-i vakf ve şerâit eyledikden sonra mütevellî-i mezbûr dahi vâkıf-ı mezbûru cemî‘ kelimât-ı meşrûhasında bi’l-muvâcehe tasdîk eylediğinde mûmâ-ileyh Osman Bey takrîr-i kelâm edip vakf-ı akār muktedâ-yı kibâr olan İmâm-ı A‘zam hümâm-ı akdem Ebû Hanife Numan b. Sâbit el-Kûfî -cûziye hayre’l-cezâ ve kûfiye- mezheb-i şerîfi üzre gayr-ı lâzım olup ve bir cihet için mevkūfe arz üzre ihdâs olunan binânın cihet-i uhrâya vakfiyyeti ba‘zı meşâyih-ı kirâm katında menkūlât kısmından olmağla sahîh olmadığı ecilden zikr olunan oda ve dükkânları mülküme istirdâd ederin deyip mütevellî-i merkūm muvakki‘-i sadr-ı kitâb olan hâkim-i hâsim huzûrunda müterâfi‘ân ve husûs-ı kaziyyede fasl ve hasme talebât [tâlibân] olduklarında mütevellî-i merkūm cevâbında eğerçi vakf-ı akār hakkında İmâm-ı A‘zam hazretleri re’y-i şerîfleri üzre sıhhat-i lüzûmu menî‘ değildir lâkin İmâm Ebû Yusuf hazretleri katında vâkıfın mücerred vakaftü kavli ve İmâm Muhammed hazretleri katında mütevellîye teslîmi ile vakfa lüzûm târî olup ve cihet-i binâdan bir cihet için mevkūfe arz üzre olan binânın cihet-i uhrâya vakfının sıhhatinde dahi eğerçi ba‘zı meşâyih-i kirâmın hilâfı vardır ba‘zı âhar sıhhatine zâhib olmuşlardır minvâl-i muharrer üzre İmâmeyn-i hümâmeyn hazretleri re’y-i şerîfleri ve ebniye-i mezkûrenin sıhhat-i vakfiyyetine tecvîz edip meşâyih-i kirâm mezheb-i latîf üzre vakf-ı mezbûrun sıhhat [ve] lüzûmuna hüküm taleb ederin deyicek hâkim-i müşârün-ileyh -efâzallahu ni‘amehû aleyh- hazretleri cânib-i vakfa nazar edip âlimen bi’l-hilâf vakf-ı mezbûrun sıhhat [ve] lüzûmuna hükm-i şer‘î ve kazâ-i mer‘î kılıp vakf-ı mezbûr alâ cemî‘i’l-mezâhib lâzım ve lâzib oldu "fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû [31b] inna’llâhe semî‘un alîm" ve ecrü’l-vâkıfı ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm cerâ ve (...) (...) li sene tis‘a ve ışrîn ba‘de’l-elf min hicreti men lehü’l-izzü ve’ş-şeref
Şuhûdü’l-hâl: İbrahim Çelebi b. İsmail el-Kâtib, Ahmed Çelebi b. Mehmed Çelebi el-Kâtib, Mehmed Çelebi b. Mehmed Çavuş, el-Hâc Osman b. ( ) el-Haffâf, Ali b. Maksud Çukadâr, Mehmed Çelebi b. ( ), Mehmed Beşe b. Abdullah el-Acemî, Mustafa Beşe b. Abdullah, Sinan çavuş b. Mustafa, Veli Beşe b. Ramazan Çukadâr, Mustafa Beşe el-Acemî ve gayruhüm mine’l-hâzırîn.
|