Bab Mahkemesi 3 Numaralı Sicil (H. 1077 / M. 1666 - 1667) cilt: 17, sayfa: 198 Hüküm no: 178 Orijinal metin no: [23b-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Ceyhun bt. Abdullah’ın ölen Ebûbekir Ağa’nın câriyesi iken çocuğu olmakla hür olduğunun ve kızının da babasının nesebine geçtiğinin tespiti
İşbu elâ gözlü, açık kaşlı, kasîrü’l-kāme Rûsiyyetü’l-asl râfi‘atü’l-kitâb Ceyhun bt. Abdullah sadriye sagīre kızı Lütfiye[’ye] taraf-ı şer‘-i şerîfden vasî nasb olunmağla vesâyeti kabûl ettikden sonra meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihü’l-imâd ve mahfil-i dîn-i münîf-i râsihü’l-evtâdda rakīk olmak üzre kendiye ve sagīre-i mezbûre[ye] vâzı‘atü’l-yed olan Rukiye bt. Hüseyin nâm hâtun tarafından husûs-ı âti’l-beyâna vekîl olduğu zâtını ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân Veli b. Mehmed ve Yusuf b. İbrahim nâm kimesneler şehâdetleriyle şer‘an sâbit olan Mustafa b. Mehmed nâm kimesne mahzarında da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip bundan akdem mahmiye-i İstanbul’da Sancakdâr Hayreddin mahallesinde sâkin iken vefât eden Ebûbekir Ağa b. Abdullah târih-i kitâbdan yedi sene mukaddem medîne-i Edirne’de mâlikimden semen-i ma‘lûma beni iştirâ ettikden sonra mahmiye-i mezbûreye getirip vaty ve ihbâl edip ba‘dehû âhar diyâra gittiğinden sonra benden işbu sagīre kızım mezbûre Lütfiye tevellüd edip ba‘dehû mezbûr Ebûbekir Ağa âhar diyârdan gelip sagīre-i mezbûre için bendendir deyû târih-i kitâbdan üç ay mukaddem hayâtında da‘vet edip ba‘dehû fevt oldukda ben ümm-i veledi olmağla mu‘taka olup sagīre-i mezbûre dahi kızı olup hürre iken müteveffâ-yı mezbûrun kayın anası Şâkire bt. Abdullah nâm hâtun beni hâmil iken fuzûlen Terzi Osman Çelebi’ye semen-i ma‘lûma bey‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’t-tesellüm semen-i ma‘lûma müvekkile-i mezbûreye bey‘ etmekle müvekkile-i mezbûre bana ve sagīre-i mezbûreye rakīk olmak üzre bi gayrı hakkın vaz‘-ı yed eder suâl olunup üzerimizden kasr-ı yedine tenbîh ve sagīre-i mezbûrenin müteveffâ-yı mezbûrdan nesebinin sübûtuna hükm olunmak matlûbumdur dedikde, gıbbe’s-suâl vekîl-i mezbûr cevâbında mezbûre Şâkire mevsûfe-i mezbûreyi sagīre-i mezbûreye hâmil iken mülkü olmak üzre semen-i ma‘lûma mezbûr Terzi Osman Çelebi’ye bey‘ ve teslîm edip mezbûr Osman Çelebi dahi ba‘de’l-iştirâ ve’t-tesellüm bin yetmiş dört Şa‘bân’ı evâhirinde müvekkile-i mezbûreye semen-i ma‘lûma bey‘ ve teslîm edip müvekkile-i mezbûre dahi iştirâ edip mülkü olmak ile vaz‘-ı yed ederim deyip mevsûfe-i mezbûre mukaddemâ mezbûr Ebûbekir Ağa’nın mülkü olduğu ma‘lûm değildir deyicek müdde‘iyye-i mezbûreden müdde‘âsını mübeyyine beyyine taleb olundukda mahmiye-i mezbûrede Koca Mustafa Paşa mahallesi sükkânından Ahmed Çelebi b. Ramazan ve Ahmed Beşe b. Mehmed nâm kimesneler li ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘-i şerîfe hâzırân olup istişhâd olunduklarında fi’l-hakīka müteveffâ-yı mezbûr Ebûbekir Ağa mevsûfe-i mezbûreyi târih-i kitâbdan yedi sene mukaddem medîne-i mezbûrede mâlikinden semen-i ma‘lûma iştirâ ve kabz edip ba‘dehû mahmiye-i mezbûreye getirip kendi menzilinde iskân edip ba‘dehû âhar diyâra gidip geldikden sonra târih-i kitâbdan üç ay mukaddem hayâtından sagīre-i mezbûre için mevsûfe-i mezbûreden mütevellid kızımdır deyû da‘vet edip mevsûfe-i mezbûre dahi ümm-i veledi olduğunu bizim huzûrumuzda ikrâr ve bizi işhâd etmiş idi, biz bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyû her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye ettiklerinde şâhidân-ı mezbûrânı ta‘dîl ve tezkiyye için küttâb-ı mahkemeden mevlânâ Ahmed Efendi b. Hanîfî irsâl olunup ol dahi varıp her birini mahallelerinde ahâlîsinden sırren ve alâniyyeten suâl eyledikde Mehmed Efendi b. Osman ve Mesud Efendi b. Mehmed ve Terzi Halil Çelebi b. Mehmed ve Ahmed Beşe b. Nurullah ve Solak Mehmed Beşe b. Ramazan ve Mehmed b. Mustafa ve Ahmed b. Mustafa ve Berber Mehmed b. Nasuh ve Ali Beşe b. Abdullah ve Mehmed Çelebi b. Mustafa ve camcı Mehmed Çelebi b. Kenan ve Mumcu Mustafa Çelebi b. Mehmed nâm kimesneler ve sâirleri şâhidân-ı mezbûrânın her biri için adl ve makbûlü’ş-şehâdelerdir dediklerini mahallerinde tahrîr, ba‘dehû huddâm-ı mahkemeden ma‘an irsâl olunan Hüseyin b. Ebûbekir ile meclis-i şer‘-i hatîre gelip alâ vukū‘ihî inhâ ve takrîr ettikde şehâdetleri makbûle olmağın mûcebince mevsûfe-i mezbûrenin hürriyetine ve sagīre-i mezbûrenin müteveffâ-yı mezbûrdan nesebinin sübûtuna ba‘de’l-hükm mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’l-ışrîn min Cumâdelûlâ li sene seb‘a ve seb‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: El-Hâc Abdullah b. el-Hâc Ebûbekir, Mehmed Çelebi b. Abdullah, Şükrullah Bey b. Mustafa, Abdi b. Hüseyin, İbrahim Çelebi b. Ahmed.
|