|
Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 37 Numaralı Sicil (H. 1047 / M. 1637 - 1638) cilt: 25, sayfa: 93 Hüküm no: 57 Orijinal metin no: [8a-3] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Âişe bt. Yahya’ya hibe edilen eve Emine bt. Abdullah’ın müdahale etmemesi
Da‘vâ-yı âti’l-beyânın mahallinde istimâ‘ı için savb-ı şer‘den mevlânâ Mustafa Efendi irsâl olunup ol dahi Havâss-ı Refî‘a kazâsı müzâfâtından Terkos nâhiyesine tâbi‘ Yassıviran nâm karyeye varıp zeyl-i kitâbda muharrerü’l-esâmî olan müslimîn mahzarlarında akd-i meclis eyledikde karye-i mezbûre sâkinlerinden iken bundan akdem fevt olan Osman Subaşı nâm müteveffânın ümm-i veledi olan Emine bt. Abdullah nâm hâtun mahfil-i kazâda müteveffâ-yı mezbûrun ammi kızı Âişe bt. Yahya nâm hâtun muvâcehesinde takrîr-i da‘vâ edip karye-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan merhûm Ali Paşa câmi‘-i şerîfi ve bir tarafdan Receboğlu nâm kimesne çayırı ve iki tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd olup mezbûre Âişe Hâtun’un taht-ı tasarrufunda olan menzil müteveffâ-yı mezbûr Osman Subaşı’nın mülk-i sarîhi olup fevt oldukda verâseti oğlu Mehmed nâm sagīre ve kızı Fâtıma nâm sagīreye münhasıra oldukdan sonra sagīrân-ı mezbûrân dahi fevt olduklarında verâsetleri bana münhasıra olmağın bi hasebi’l-irsi’ş-şer‘î menzil-i mezbûr bana intikāl eylemiş iken hâlâ mezbûr Âişe bi gayrı vechin tasarruf eder suâl olunup bi hasebi’ş-şer‘ ihkāk-ı hak olunmak matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl mezbûre Âişe cevâbında [8b] fi’l-hakīka menzil-i mahdûd-ı merkūm müteveffâ-yı mezbûr Osman Subaşı’nın mülk-i sarîhi olup lâkin hâl-i hayâtında ve kemâl-i sıhhatinde târih-i kitâbdan otuz sene mukaddem bana hibe-i sahîha-i şer‘iyye ile hibe ve temlîk ve teslîm etmeğin mülk-i mevhûbum olup ilâ hâze’l-ân mülkiyyet üzre tasarrufumdadır deyicek müdde‘iye-i mezbûre Emine Hâtun hibe-i merkūmeyi münkire olıcak merkūme Âişe Hâtun’dan hibe-i mezkûra beyyine taleb olundukda udûl-i ricâlden Mahmud Çelebi b. Mehmed ve Mehmed b. Receb nâm kimesneler li ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup istişhâd olunduklarında, fi’l-hakīka müteveffâ-yı mezbûr Osman Subaşı hâl-i hayâtında bizim huzûrumuzda kirâren ikrâr edip menzil-i mezbûru ammim kızı mezbûre Âişe için iştirâ edip mezbûre Âişe’ye hibe-i sahîh-i şer‘iyye ile hibe ve temlîk edip benim vechen mine’l-vücûh alâkam yokdur deyip bizi husûs-ı mezbûra vech-i meşrûh üzre işhâd eylemiş idi ve ile’l-ân mezbûre Âişe’nin tahtı tasarrufundadır. Biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyû edâ-i şehâdet-i şer‘iyye etmeğin ba‘de şerâiti’l-kabûl şehâdetleri hayyiz-i kabûlde vâkı‘a olduğunu mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ba‘dehû meclis-i şer‘de vukū‘u üzre ihbâr etmeğin mezbûre Emine Hâtun bî-vech mu‘ârazadan men‘ birle mâ vaka‘a ketb olundu. Hurrire fi’l-yevmi’s-sâdis ve’l-ışrîn min Cemâziyelevvel li sene seb‘a ve erba‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Mustafa b. Mehmed Efendi el-İmâm, Ali Halîfe b. Mustafa el-Müezzin, Habib Beşe b. Kasım, Mehmed Çelebi b. Osman, Mustafa b. Abdullah, Ömer b. Abdullah, Ahmed b. Mustafa, Hasan b. Abdullah, Ahmed b. Abdullah.
|