.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 37 Numaralı Sicil (H. 1047 / M. 1637 - 1638)
cilt: 25, sayfa: 444
Hüküm no: 589
Orijinal metin no: [93a-2]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Perakende Rum taifesinin cizyelerini toplamakla vazifeli Mehmed’e güçlük çıkarılmaması fermanı

Akzâ kuzâti’l-müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, vârisü ulûmi’l-enbiyâ ve’l-mürselîn hüccetü’l-hakkı ale’l-halkı ecma‘în, el-muhtassu bi mezîdi inâyeti’l-meliki’l-mu‘în sâbıkan ( ) kadısı olup hâlâ ber vech-i arpalık Rodoscuk kazâsı mutasarrıfı olan ve Cisr-i Ergene -zîdet fezâ’iluhu- ve mefâhirü’l-kuzât ve’l-hükkâm me‘âdinü’l-fezâ’il ve’l-kelâm Vize ve Kırkkilise sancaklarında vâki‘ olan kadılar -zîde fazluhüm- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki zikr olunan kadılıkların kırk yedi senesine mahsûb olmak üzre perâkende Rum tâifesinin ikişer yüz beşer akçe maktû‘larının cem‘ine memûr olan kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân Mehmed -zîde kadruhû- hâlâ Dersa‘âdet’ime gelip arzuhâl sunup bundan akdem tâife-i merkūmun cizyeleri cem‘i için emr-i şerîf verilip, varıp cem‘ ve tahsîl eylemek istedikde zikr olunan kadılıklarda olan kefere tâifesinin ebâ-an-ced yerli olmayıp hâricden gelip kâr ü kisb edenlerden hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûn mûcebince cizyeleri taleb olundukda, ekseri evkāf-ı selâtîn ve hâss-ı hümâyûnum vezîr-i a‘zam re‘âyâsıdır yakīn kasabâtdan gelip tavattun eylemişlerdir deyû tahsîle mâni‘ olduğu i‘lâm eylemeğin imdi kadîmden ebâ-an-ced yerli olup asıl cizye cizyelerini verenlerden mâ‘adâ kâr ü kisb için gelip Rum tâifesinin gerek Havâss-ı hümâyûnum gerek vezîr-i a‘zam ve gerek mu‘âfiyet üzre evkāf-ı selâtîn ve bi’l-cümle hâricden kâr ü kisb edenlerden perâkende Ermeni tâifesinden gayrı ne makūle zimmî re‘âyâsı olursa, kâr ü kisbleri mukābelesinde hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnum ile fermân olan ikişer yüz beşer akçeyi cem‘ ve tahsîl ettirip vermekde ta‘allül üzre olanları aslâ kâr ü kisb ettirmeyip kadîmî yerlerine gönderilmek bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfim ile mezbûr kulum -zîde kadruhû- vardıkda, bu bâbda sâdır olan emrim üzre amel edip dahi kadîmden ebâ-an-ced yerli olup asıl cizyelerini veregelenlerden mâ‘adâ kâr ü kisb için Rum tâifesinin gerek Havâss-ı hümâyûnum ve gerek vezîr-i a‘zam gerek mu‘âfiyet üzre olan evkāf-ı selâtîn ve bi’l-cümle hâricden gelip kâr ü kisb edenlerden perâkende Ermeni tâifesinden gayrı ne makūle zimmî re‘âyâ bulunursa kâr ve kisbleri mukābelesinde hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet makrûnum ile fermân olan ikişer yüz beşer akçeyi mezbûr kuluma mîrî için cem‘ ve tahsîl ettirip vermekde inâd ve muhâlefet üzre olanları aslâ kâr ü kisb ettirmeyip kadîmî yerlerine gönderesin. Ammâ bu bâbda ziyâde ihtimâm edip hilâf-ı şer‘ ve kānûn ve mugāyir-i emr-i hümâyûn te’addî ve tecâvüzden ziyâde ictinâb ve ihtirâz eyleyesin şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın. Tahrîren fi’l-yevmi’t-tâsi‘ şehri Şa‘bâni’l-mu‘azzam li sene seb‘a ve erba‘în ve elf. Be makām-ı Kostantıniyye el-mahrûse.